| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 06.12.2017 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4'üncü madde şunu içeriyor: Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesinin adı bundan sonra "Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi" olacak, sadece "güzel" sıfatı eklenmiş. Doğrusu, bu konu, üstatlar arasında da tartışmalı bir mesele. Acaba, müzik, güzel sanatların içinde mi değil mi, ayrıca yazılmalı mı yazılmamalı mı? Ben bu işin uzmanı değilim ama bildiğim kadarıyla bu konuda netleşmiş bir durum yok. Güzel sanatların içinde olduğunu söyleyen düşünceler de var, ayrıca müziğin zikredilmesi gerektiği konusunda düşünceler de var ama esas itibarıyla bir itirazımızın olmadığını söylemek isterim.
Değerli milletvekilleri, dünden bu yana söylüyoruz: Bildiğiniz gibi bugün Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ'ın duruşması vardı, biraz önce duruşma sona erdi, 20 Şubata ertelendi. Yarın da Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın davası yapılacak. Bugün duruşmaya gittik. Öğlene kadar olan bölümde buradaki arkadaşlarla birlikte oradaydık, diğer milletvekili arkadaşlarımız hâlâ orada. Ortada bir duruşma olduğunu, adil bir yargılama olduğunu söylemeye kesinlikle hiç kimse cesaret etmesin çünkü tümüyle duruşma salonunun etrafı yüzlerce, hatta binlerce kolluk gücüyle çevrilmiş, duruşma salonu bir spor salonu gibi, fakat izleyiciler dışarıdan içeri alınmıyor, kesinlikle alınmıyor. Mahkeme başkanına duruşma avukatları tarafından iletildi: "Neden duruşmalara dışarıdan kimse alınmıyor?" Mahkeme başkanı "Hayır, girebilirler. Benim bu konuda talimatım olacak." dedi. Saat ondu ve talimat verdiğini söylediği saatten itibaren de, bizim çıktığımız saat bir civarında da hâlâ Sincan'da, kampüste aileler, ziyaretçiler, farklı kesimler duruşma salonuna alınmıyordu.
Değerli milletvekilleri, genellikle iktidar partisi milletvekilleri Anayasa'ya atıfta bulunuyor, ben de bir atıfta bulunayım. Anayasa madde 141'de mahkemelerin aleniyeti konusunda açık bir hüküm var: "Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmaların bir kısmının kapalı ya da tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir." Bir: Duruşmanın kapatılmasına karar verilmemiş. İki: Zaten ortada kamu düzenini ya da genel ahlakı etkileyen herhangi bir karar olmadığı için gerekçesi de yer almıyor. Üçüncüsü: Mahkeme "Ben talimat verdim." dediği hâlde duruşmalara izleyiciler alınmıyor. Bu Anayasa yürürlükte mi? Sözde evet ama uygulamada kesinlikle bu Anayasa'nın hiçbir hükmüne riayet edilmiyor.
Diğer yandan, yabancı, yabancı demek de doğru değil, yurt dışından gelen delegasyon, içinde çok sayıda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi milletvekillerinin olduğu, basın heyetlerinin olduğu, gözlemcilerin olduğu yüzlerce kişi mahkeme başkanının ve heyetinin kararıyla, ara kararla duruşmaya alınmadı. "Türkler alınabilir." dedi, Türk vatandaşları duruşma salonuna alınabilir; yabancı delegasyon ve yabancı basın mensuplarının güvenlik sebebiyle duruşmaya alınmamasına karar verildi. Şimdi, bugün yapılan yargılamanın sadece çok çok küçük, minik bir bölümünü söyledim. Şimdi, Figen Yüksekdağ 4 Kasımdan bu yana cezaevinde.
Anayasa'nın başka bir maddesini söyleyeyim, siyasi partilere ilişkin bir madde, o da 68'inci madde. Değerli milletvekilleri, 68'inci madde ikinci fıkra "Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır." diyor. Nerede vazgeçilmez unsur? Siyasi partiler, sadece iktidarda olunca mı demokratik yaşamın vazgeçilmez unsuru oluyor?
Duruşmaların aleniliğine uyulmuyor, siyasi partilerin çalışmaları engelleniyor, milletvekillerinin duruşma salonunda oturacağı yer bile tartışılıyor, başsavcı vekili koltukta oturmadan, gelip duruşmayı arkada izliyor, âdeta bir şeyi denetliyor ya da gözlemliyor ve buna bağımsız ve tarafsız yargı diyeceğiz. Hadi oradan, böyle bir tarafsız ve bağımsız yargı yok, hepimiz biliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.