| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 06.12.2017 |
HDP GRUBU ADINA SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ'ın mahkemesinden geliyoruz şimdi. Yarın da prefabrik bir hukuk anlayışıyla inşa edilen bir iddianameyle, dört yüz gün sonra, 20 kişilik prefabrik bir mahkeme salonuna bu görüşme sıkıştırılmak isteniyor.
Biraz önce grup başkan vekillerimiz yeterince ayrıntılı konuştular. Ben sadece bu korkunun sebebine ve muhtevasına dair birkaç şey söylemek istiyorum.
Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın Figen Yüksekdağ sizin bu kadar tedirgin olmanızı hak edecek kadar yüksek kalibreli, bu halkın yetiştirdiği erdemli 2 siyasetçidir. Selahattin Demirtaş ile sizin liderleriniz arasındaki fark, arabesk ile türkü arasındaki farktır.
Ağzınızı açıyorsunuz burada "Televizyonlarda saz çalarak..." diye, bu halkın en halis ürünü olan türküyü aşağıladığınızı bir dakika vehmetmeden, düşünmeden bunu söylüyorsunuz ve kendinizin bu siyasi hareketi bir arabesk şarkıyla başlattığını ıskalayarak yapıyorsunuz bunu. Sizin ile bizim aramızdaki fark, arabesk ile halis türkü arasındaki farktır aslında, bu yüzden tedirginsiniz, sizi anlıyoruz.
Aşkın Tuna'nın eseri "Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda" her grup toplantısında terennüm ettiriliyor, hiçbir zaman da o koroyu sağlıklı bir vokale dönüştüremiyorsunuz. Aşkın Tuna 1.400 tane şarkı sözü yazmış... (AK PARTİ sıralarından "sana ne" sesi) Bana ne değil efendim, arada çok önemli bir fark var. Elbette bir yetersizliktir der geçerdik ama siz bu kadar Selahattin Demirtaş'tan korkunca bunun patolojisini ortaya çıkarmak bizim görevimiz.
Dünyanın hiçbir yerinde 1.400 tane şarkı sözü yazan bir besteci özel bir besteci değildir, şahsına saygısızlık etmek istemem. 1.400 şarkı sözü yazılınca ona yazma denilmez, başka bir şey denilir yani seri üretime dönmüş. Selahattin Bey ne yapmış? Pir Sultan Abdal'dan bir türkü söylemiş, aradaki farka bakar mısınız, "Şu Karşı Yaylada Göç Katar Katar"ı söylemiş. Şimdi "Pir Sultan Abdal'ım, dağlar aşalım / Aşalım da dost iline düşelim / Çok nimetin yedim, helalleşelim / Geçti dost kervanı, eyleme beni." nere, "Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda" vıcık vıcık bir arabesk nere? Aradaki fark budur. (HDP sıralarından alkışlar) Korkunuzda haklısınız, tedirginliğinizde haklısınız, zorbalığınızda haklısınız.
Size bir önerim var, yine Aşkın Tuna'nın, yakında onu söyleyeceksiniz, özel sanatçılarımızdan Sayın Ebru Gündeş Hanımefendi söylemiş, söz yine bu "Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda"nın yazarına ait, "Sırnaşık Sevgilim", albümün adı da "Kurtlar Sofrası", ilginç. Diyor ki: "Seninle ne güzel anlaşıyorduk / Dertleri, sevinci paylaşıyorduk / Ne âlemi vardı beni aldatmanın?" Bu aldatma mühim. "Gül gibi geçinip biz gidiyorduk." Sözü devirince şiir olmuyor ama neyse. Devamı ilginç, "Şimdi sen benimle sakın uğraşma / Aşk bitti diyorum bana sırnaşma / Arkamdan çok fazla konuşuyorsun / Sırnaşık sevgilim, canımı sıkma." diyor.
Bütün bunlar gerçekten arabesk ile türkü arasındaki farktır. Bir türküde durup dururken ozan şöyle düşünmez: "Bu Çarşamba'yı ne alır acep, alsa alsa sel alır.", böyle olmaz. Çarşamba'yı yüzlerce kere sel alır da ondan sonra türküsü yakılır. Türkü yakılan bir şeydir. Bir türkünün niye yakıldığını bilmeyen nasıl söyleneceğini de bilemez. Repertuvarınızda bu halkın arı duru, halis bir tane türküsü olmadığı için bir arabeski millî marş etmişsiniz, ülkeyi de bu anlayışla yönetiyorsunuz. Türkü gibi günler gelecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Selahattin Başkanın mahkemesini bir vali yasaklayamaz, üstelik milletin aklıyla dalga geçerek "Terörün hedefi olmasınlar."mış diye. "Terörün hedefi olmasınlar." diyeyse burada, IŞİD'ciler 100'ü aşkın canı katlederken biraz hassasiyet gösterecektiniz. Onun için eş başkanlarımızı, ziyaretçilerimizi, siyasetçilerimizi, halkımızı hiçbir zeminde yalnız bırakmayacağız; türkü tadında bir dayanışma, türküler kadar halis bir direnişle sizi o arabesk mahrece mahkûm edeceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.