GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:31
Tarih:30.11.2017

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu kürsüden konuşurken hep şunu ifade ediyoruz: Türkiye, hakikaten çok kıymetli bir coğrafyada, herkesin gözünün olduğu bir coğrafyada; bu nedenle de çok sayıda saldırıyla, komployla, vesaireyle karşı karşıya kalıyor. Bu bizim gerçeğimiz. Bu coğrafyada bütün bunları bilerek yaşamak ve bu anlayışla bu ülkeyi yönetmek lazım. Ancak bir de gerçekler var. Nedir o gerçekler? Gözlerimizin gördüğü, kulaklarımızın duyduğu gerçekler. Bütün yaşanan gelişmeleri komplolar üzerinden açıklamaya çalışmak bizi ileriye götürmez arkadaşlar, bizi geriye götürür ve karşılaştığımız problemleri de çözemez bir hâle geliriz.

Bakın, şu anda, Türkiye olarak bizlerin kafamızı kuma gömmemizin hiç kimseye, hiçbir faydası yok. Amerika'da dün kritik bir aşamaya evrilen, başlayan Reza Zarrab dosyasıyla ilgili, esasında Türkiye'nin bir an evvel bu konuda doğru bir yaklaşım tarzı geliştirmesi ve bir strateji oluşturması şart. Hemen sözlerime başlarken şunu ifade etmek isterim: "Bu konunun sorumlusu sırf AKP'dir veya AKP iktidarı bu meseleden ötürü yıpranıyor." diye bu meselenin altını çiziyor değilim. Aksine, hakikaten, üzücü bir tabloyla karşı karşıyayız ve Türkiye'nin olası zararları söz konusu, bunu teslim edelim. Bununla birlikte, muhalefete sürekli, âdeta düşman hukuku uygulayıp da sıkıştığınız zaman "Aynı gemideyiz." romantizmi etrafında da bize yaklaşmanızı açıkçası kabul edemiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu en fazla ifşa edebiliriz. Eğer bu gemi, Türkiye gemisi ise evet, aynı gemideyiz ama bu gemi sizin şahsi gemilerinizse, şahsi çıkarlarınızsa, şahsi çıkarlarınızın bu ülkeye verdiği zararlarsa biz o gemide yokuz arkadaşlar. Bu anlayış, aslında, bir anlamda şöyle bir anlayışı temsil ediyor: Yani Ruslar geldiğinde Nazilerin toplama kampındakilere dönüp de "Aynı gemideyiz arkadaşlar." demesi gibi bir şey bu. (CHP sıralarından alkışlar) Biz rüşvet almadık, rüşvet vermedik, yapılan kirli ilişkilere ortak olmadık, hepsinde adım adım sizi uyardık, dinlemediniz, suçladınız.

Bakın, bu meselenin özelinde şu gerçeği görmek lazım: İran'a ambargo uygulandığı vakit, Türkiye'nin bu ambargoyu delmek amacıyla çeşitli isimlerle anlaşma yapıp ticaret geliştirmesi başka bir şey, bu ambargodan -Türkiye'nin değil ama- şahsi menfaatler sağlama uğruna Türkiye'yi ateşe atmak ayrı bir şey. Burada, çok açık bir şekilde, Türkiye'yi yöneten AKP hükûmetlerinin bakanlarının yaptığı fahiş hatalar, işlediği suçlar nedeniyle Türkiye ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya. Bu meseleye girişildiği zaman -demin ifade ettim- Türkiye'nin cari açığı kapatılıyor olsa, Türkiye ciddi anlamda zenginleşiyor olsa Amerika'nın İran'a uyguladığı ambargo sonrasında, bu ayrı bir başlık altında ele alınabilirdi ancak böyle bir zenginleşme olmadığı gibi, bu işe girişenlerin de yönetim zafiyeti içerisinde olduğunun en büyük kanıtı da şudur: Değerli arkadaşlar, bu ambargoyu delen bankalara 2002 yılından beri hangi işlemler yapılmış? İçlerinde İngiliz bankası var, Fransız bankası var, Alman bankası var; milyarca dolarlık tazminatlar hükmedilmiş ve bu milyarlarca dolarlık tazminatlar tahsil edilmiş. Şimdi, Türkiye şayet böyle bir fotoğrafla karşı karşıya kalırsa bunun bedelini kim ödeyecek? Bizim gariban vatandaşımızın cebinden çıkan paralar... Buradaki bu bedeli kim üstlenecek? Bunun bir sorumlusu olmayacak mı?

Bakın, şu anda, gelin, yol yakınken bunu aklıselim bir şekilde ele alalım ve bir: Bu işe bulaşanları, kim olursa olsun, yargı önüne çıkartalım, bunu biz bir sağlayalım. İkincisi: Bu olayla ilgili de sürekli birilerini suçlayarak, muhalefeti suçlayarak bu işin sorumluluğunu örtemezsiniz. Çok açık bir şekilde, sizin yaptığınız yanlış işlemlerin, yapılan örtülü olayların Türkiye'ye verdiği zararlarıyla yüzleşilmesi söz konusu. Dolayısıyla biz şunu söylüyoruz: Evet, Türkiye'ye gelecek her türlü tehdit, saldırı; bu ekonomik olabilir, siyasi olabilir, askerî olabilir, bunların hepsinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak dimdik durmaya varız. Ancak yaşanan meselelerde siz, şahsi menfaat sergileyip de Cumhuriyet Halk Partisini suçlayarak, buradan aklanarak çıkamazsınız. Ben bu konuyu Genel Kurulun dikkatine sunuyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Emre.