GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 28 Kasım Tahir Elçi'nin ölümünün 2'nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:29
Tarih:28.11.2017

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yeni göreviniz hayırlı olsun, umarım bu ülkeye ve Türkiye halklarına barış getirir.

Evet, 25 Kasımı yeni geçirdik ve 25 Kasım... Kadına yönelik şiddetin en üst düzeyde olduğu bir dönemden geçiyoruz, ayda ortalama 35-40 kadının katledildiği, cinsel istismarın yüzde 700 kat arttığı bir dönemden geçiyoruz. Dolayısıyla, bu kadar şiddet sarmalının içerisinde Türkiye halkları olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak maalesef yeteri kadar sorumluluk getirmemenin sonuçlarını her gün ve her gün can kayıplarıyla yaşıyoruz. Bu erkek şiddetinin de son olmasını ümit ederek bu konuda mücadele eden bütün kadınları ve başta Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ'ın şahsında özellikle milletvekili ve belediye başkanı arkadaşlarımı ve Eş Genel Başkanım Sayın Selahattin Demirtaş'ı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Evet, tam iki yıl önce bugün, Sur'da tahrip edilen tarihî ve kültürel mirasa dikkat çekmek için Dört Ayaklı Minare'nin önünde basın açıklaması yapmak isteyen ve yapan da Sayın Tahir Elçi saat on-on bir sularında katledildi ve Tahir Elçi'nin yaşamını yitirmesinin üzerinden bugün tam iki yıl geçmiş oldu.

Konuşmama faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitiren bütün insanları saygıyla anarak başlamak istiyorum.

Sevgili Rakel Dink, Tahir Elçi katledildiğinde şöyle bir cümle kurmuştu: "Yaşı kaç olursa olsun, 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim." demişti ve o karanlık her geçen gün daha büyüyor ve o karanlık her geçen gün daha çok can alıyor.

Bu ülkede, bu Hükûmetin on beş yıllık iktidarı boyunca 227 faili meçhul cinayet yaşandı ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılacağı da bu iktidarın vaatlerinden biriydi; ilk iktidara geldiğinde faili meçhullerin olmayacağını, köye dönüşlerin olacağını, OHAL'in kaldırılacağını, bu ülkenin bir demokratik ülke rejimine dönüşeceğini söylemişti. Lakin son bir buçuk iki yıldır OHAL devam ediyor ve şimdi bahsettiğim gibi, on beş yılda 227 faili meçhul cinayet olmuş arkadaşlar. Eğer o faili meçhul cinayetler olmamış olsa idi bugün Hrant Dink, Tahir Elçi yanımızda ve hayat mücadelelerine, yine insan hakları mücadelelerine devam etmiş olacaktı.

Tahir Elçi Türkiye'deki insan hakları mücadelesinin yapı taşlarından biridir. Faili meçhulleri, zaman aşımı tahliyesiyle karşı karşıya olan dosyaları canlandırarak failler hakkında kamu davaları açmış ve takipçisi olmuştu. 1990'lı yıllarda Şırnak'ın Koçağılı ve Kuşkonar köylerinin savaş uçaklarıyla bombalandığı, 33 insanın yaşamını yitirdiği olayda gösterdiği üstün başarı sayesinde, AİHM'nin verdiği mahkûmiyet kararı hukuk ve insan hakları mücadelesine muazzam bir başarı olarak yazıldı. Diyarbakır Barosu Başkanı Sayın Tahir Elçi sokağa çıkma yasağının ilan edildiği yerlere giderek incelemeler yaptı, raporlar hazırladı. Sayın Tahir Elçi katledilmeden önce şöyle bir cümle kurmuştu: "Bu tarihî bölgede, birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekânında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz." demişti. Bu cinayetin aydınlatılması üzerine Mecliste muhalefet partileri olarak 18 tane soru önergesi verdik, 5 tane araştırma önergesi verdik ve soru önergelerinin hiçbir tanesi sağlıklı, sonuç alıcı bir şekilde cevaplandırılmadı. O yetmedi, Tahir Elçi yaşamını yitirdiği zaman dönemin Başbakanı ve bakanları aileyi aramış, baroyu aramış ve bu olayın, bu cinayetin çözüleceği konusunda söz vermişti. Peki, ne oldu? Baktığınızda, maalesef yüz iki haftadır henüz hiçbir sonuç alınmadığı gibi bu davaya bakan 2 başsavcı, 2 savcı da değişmiş oldu.

Eğer bu cinayet aydınlatılamazsa, ömrünü insan haklarını savunmaya adamış bir Kürt avukatın güpegündüz kendi şehrinin kalbinde öldürüldüğünü ve bu sorumluların da bulunmaması hâlinde bunun bire bir Hükûmetin sorumluluğunda olduğunu şuradan defalarca söyledik, yine söylüyoruz.

Tahir Elçi cinayeti aslında faili meçhul bir cinayet değildir arkadaşlar, faili meşru bir cinayettir. Onu kendi programında işaret eden, ayar vermeye çalışan ve kendince ölçü vermeye çalışanlar bu cinayetten de sorumludur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Lütfen...

BAŞKAN - Sayın Yiğitalp, ek bir süre veriyorum, lütfen sözlerinizi toparlayınız.

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Onu linçe tabi tutanlar, onu kamuoyu önünde linç edenler, ölçü vermeye çalışanlar, ayar vermeye çalışanlar ve bunun üzerinden her gün tehdit savuranlar Tahir Elçi cinayetinden bire bir sorumludur. Tetiği çekmek değil, tetiği çektirmekle sorumludur ve dediğim gibi bu şiddet sarmalından ülkenin çıkması yine bizim elimizdedir. Eğer bu Meclis ileride adını barışı inşa eden bir Meclis olarak yazdırmak isterse bunu faili meçhul cinayetlerle yüzleşmeyle yapabilir ve buna da hakkı ve gücü vardır. İsterse bu Meclis böyle anılabilir ama istemiyorsa bu mevcut durumla ve az önce bahsettiğim gibi on beş yıllık iktidarda sadece faili meçhul ya da 227 faili meçhulün, cinayetin sessizliğiyle oturup anılabilir.

Ayrıca ben Birleşmiş Milletlerdeki 3 binin üzerindeki ölümlerden de bahsetmiyorum, zaten bu suç hanesinde fazlasıyla, yeteri kadar vardır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yiğitalp.