| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 22.11.2017 |
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 106'ncı maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Şimdi, bu, 106'ncı maddede, esasında, önemli bir düzenleme yapılıyor. Yapılan düzenleme nedir? Bizim vergi sistemimizde bankalara bir imkân tanınıyor. Nedir? Özel karşılıkları gider yazma imkânı tanınıyor. Burada banka dışı finans kuruluşlarına da bu imkânı tanımaya yönelik bir düzenleme.
Aralık 2012'de bu Meclis bir kanun kabul ediyor. Kabul edilen kanun Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu diye 6361 sayılı Kanun. Bu kanunda, az önce ifade ettiğim gibi, 3 tane şirket türü, 3 tane bankacılık dışı finansman kuruluşu tanımlanıyor. Şimdi, az önce, 106'da bankacılığa verilen bir imtiyazın diğerlerine de verilmesi yönünde bir düzenleme yapılıyor ve "Bu olumlu." demiştim. Fakat burada bir şey yapılıyor -ki o çok olumsuz- 3 tane bankacılık dışı finans kuruluşundan faktoring şirketleri bir kenara bırakılıyor; bu, diğer 2'sine veriliyor, faktoring şirketlerine verilmiyor.
Şimdi, bizim devletimizin ve hükûmetlerin bütün dokümanlarında; kalkınma planlarında, seçim beyannamelerinde, hükûmet programlarında şöyle hükümler vardır: "Finansal sistemi derinleştireceğiz. Finansal sistemi çeşitlendireceğiz. Finansal sistemde rekabeti engelleyen şeyleri ve rekabet eşitsizliklerini gidereceğiz." şeklinde temel amaçlar vardır. Şimdi, burada buna bu anlamda baktığımızda, yapılan düzenleme ne kadar doğrudur diye baktığımızda, bu faktoring şirketleri dışarıda tutularak aslında bu temel amaçla çelişen bir düzenleme yapılmaya çalışılıyor.
Şimdi, tabii, diğer bir amaç da KOBİ'lerin ucuz ve kolay krediye erişiminin sağlanması, bu da bütün dokümanlarda yazar. Şimdi, faktoring şirketleri niye ayrılıyor? Faktoring şirketleriyle ilgili şöyle bir imaj var: İşte "Bunlar tefecilerdir." şeklinde bir düşünce var. Fakat bu 6361 sayılı Kanun'la aslında burada bir düzenleme yapılmış, yani daha önce 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde yapılan ikrazatçılığa son veren bir düzenleme yapılmış. Meclis burada bir kanun çıkartıyor fakat bugün yapılan düzenlemeyle bir unsur dışarıda tutuluyor.
Şimdi, faktoring firmaları, bu 6361 sayılı Kanun çerçevesinde esasında yeniden kurulması şeklinde, yeni izin alması şeklinde, BDDK'nin otoritesi altına alınıyor yani yeniden kuruluyor bu şirketler ve kurulum esnasında da 90 firma 60'a indiriliyor. Yani ahlaki açıdan, sermaye artışı açısından, kurucuların gözden geçirilmesi açısından konuya bakılıyor. Şimdi, dolayısıyla, BDDK tarafından bir denetim başlıyor bunlarda. Bu çerçevede mesela ne yapılıyor bu faktoring şirketleriyle? İşte, çek kırma kaldırılıyor, "Faturası olmayan hiçbir alacak finansmana konu edilemez." hükmü vardır, bu çerçevede hareket ediliyor. Yani bu çerçevede aslında Finansal Kurumlar Birliği bünyesinde kurulan... Fatura kayıt merkezi kuruluyor ve geçmişte tamamen faturasız yapılan, çek kırma, hatır çeki, hatır senedi çerçevesinde yapılan ve kayıt dışı yapılan işlemlerin tamamı burada kayıt altına alınıyor. Rakam vermek gerekirse Finansal Kurumlar Birliğinin fatura kayıt merkezi verilerine göre -ki buradaki veriler Gelir İdaresi Başkanlığının verileriyle de uyumludur, entegredir, birlikte çalışır- 130 milyar TL alacak temliki yoluyla finansman sağlanmış; bunun 6 milyar TL'si 18 banka tarafından verilmiş, çok düşük, 124 milyar TL'si 60 adet faktoring şirketi tarafından verilmiş. Bu 60 faktoring şirketinde yapılan işlemlerin yüzde 63'ü de banka iştiraki olan şirketler.
Şimdi, ne kadar burada KOBİ'ye finansman sağlamış? 139 bin KOBİ buradan kredi kullanıyor, alacağı var, alacağını temlik göstererek buradan kredi kullanıyor. 5,6 milyon adet fatura kesiliyor, bakın, hepsi fatura karşılığında ve kayıtlı. Yani kayıtlılık artarken sistemde bir anda şimdi burada bu imtiyazı bu şirketlere vermemek işi tabii başka bir noktaya götürecek dolayısıyla ekonominin kılcal damarlarına kadar giren bu kuruluşları örselememek gerekiyor.
Yine, son bir yıldaki verilere göre -bunun çok önemli bir istatistik olduğunu düşünüyorum- alacak temliki yoluyla yapılan finansmanın yüzde 53'ü açık hesap şeklinde yapılıyor yani geçmişte bu şirketler çeki götürüyordu, üzerine bir de ipotek teminat veriyordu, onun karşılığında çekini kırdırırken şimdi çek bile olmadan alacak temliki geçiyor, yüzde 53'ü açık hesap şeklinde. Dolayısıyla, KOBİ'lerin ciddi bir şekilde finansmana erişimini sağlayan bu şirketler burada örselenmiş olacak. Ha burada...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - Bir dakika daha...
BAŞKAN - Bir dakika daha vereyim size, tamamlayın lütfen Sayın Erhan Usta.
ERHAN USTA (Devamla) - Şimdi, burada tabii şundan kaygılanılabilir: "Efendim, faizler yüksek olur." Sistem şuna müsait yani Bankacılık Kanunu çerçevesinde buraya faiz limiti konulabilir. Nasıl kredi kartlarında faiz limiti konuluyorsa bir faiz limiti koyarsınız, bunların aşırı faiz almasının önüne geçebiliriz. Ancak, sisteme entegre olmuş, KOBİ'leri finanse eden bir finansman türüne burada negatif yönde bir ayrıcalık yapmanın ben çok ciddi sakıncaları olacağını düşünüyorum.
Üstelik bir de şöyle bir tuhaflık daha var: Yani bu alacak temliki yoluyla bu düzenlemede karşılıkların vergiden düşürülmesini bankalara veriyorsunuz, faktoring şirketlerine vermiyorsunuz. Faktoring şirketleri bu alacakları alamayıp bunu varlık yönetim şirketine devrederse varlık yönetim şirketine de veriliyor bu imtiyaz. Burada sadece bir tanesini... Biraz siyasi olarak konuya, topa girmemek için zannediyorum, burada bu şirketler dışarıda tutuluyor. Bunun ben ekonominin geleceği açısından çok olumlu olacağını düşünmüyorum. Bunun bir daha gözden geçirilmesi ve bu anlamda bizim önergemize destek verilmesini Genel Kuruldan talep ediyoruz, arz ediyoruz.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Usta.