GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:26
Tarih:21.11.2017

ALİ ATALAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

"Memleketin sokaklarında güler yüzlü çocuklarız,

Kan yüzlü bulutlar canımızı alıyor,

Biz Mezopotamya çocuklarıyız,

Barış güvercinleriyiz,

Size göre ise bir can,

Bazen hatırlayın bizi,

Yüreğinizde yer açın bize."

Bu sözler Uğur Kaymaz adına yaptırılmış heykelin üzerinde yer alan sözler idi. "İdi" diyorum çünkü Kızıltepe'de Uğur Kaymaz'ın anısına yaptırılmış olan heykel geçtiğimiz haziran ayında, atanan kayyum tarafından kaldırıldı. Bundan tam on üç yıl önce 21 Kasım 2004'te Uğur Kaymaz ve kamyon şoförü olan babası Ahmet Kaymaz evlerinin önünde öldürüldü. Ölümlerinin üzerinden on üç yıl geçti, 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen Uğur, terörist olarak kamuoyuna yansıtılmak istenildi. Uğur'un ve babasının failleri hâlen bulunmuş değil, ortaya çıkarılmış değildir. Tabii, geride bir de acılı bir anne var. Kızıltepe Belediyesine bağlı Eğitim Destekevinde on iki yıl temizlik işçisi olarak çalışan anne Makbule Kaymaz geçen yıl bu tarihlerde yani oğlu Uğur'un ve eşinin öldürülmesinin yıl dönümünde bir KHK'yla işten çıkarıldı. Hükûmetten biri çıksın bize açıklasın: Oğlunu ve eşini kaybetmiş bu kadın neden işten atıldı? Avuçlarında güvercin bulunan 2 çocuk heykelinin kime, ne zararı vardı, bu heykel neden kaldırıldı? Ben şahsen anlam veremiyorum, anlam veren varsa buyursun, bize açıklasın.

Kürt toplumu için önemli şahsiyetlere ait heykeller, meydan ve park isimleri kayyumlar tarafından kaldırılmaya, değiştirilmeye devam ediliyor. AKP'nin halka hizmet anlayışı maalesef budur. Kürtlerin tarih bilinci ve belleğine saldırı sadece bununla sınırlı değil tabii ki. Bakın Şırnak'a, Cizre'ye, Nusaybin'e, Yüksekova'ya. Sokağa çıkma yasaklarından sonra yüzlerce evin yıkıldığı bu yerlerde TOKİ konutlarının yapımı hâlen sürüyor. Öncelikle belirtmek gerekir ki bu konutlar bölge halkının yaşam tarzı ve yerleşik kültüre uygunluk arz etmiyor, tamamen aykırıdır. Üstelik bu konutlar uzun vadeli borç yükü içermekte ve zorla imzalatılan belgeler karşılığında verilmektedir. Daha açık bir şekilde söylemek gerekirse, Hükûmet diyor ki: "Senin evin hasar gördü, bunu yıkıp onun yerine senin kültürüne aykırı, uygun olmayan tarzda bina inşa edeceğiz. O binadan sana vereceğim daire için de seni uzun vadeli borç yükü altında bırakacağım." Evi sağlam olan yurttaş ise -onun açısından durum daha vahim- sağlam ev için yıkım kararı çıkarılıyor, sonra da yurttaş TOKİ'ye mecbur bırakılıyor. Peki, bitti mi acaba bu yanlış siyaset? Hayır. Yurttaşa hasar gören ev eşyaları için ödeme yapılması karşılığında TOKİ konutlarından daire alınması şartı koşuluyor. Bu mu sayın AKP milletvekilleri, sayın AKP Hükûmet yetkilileri sizin adalet anlayışınız? Sokağa çıkma yasaklarıyla mağdur ettiğiniz halkı borç yükü altına sokmanız bir yana, hâlen oradan cenazeler, insan kemikleri çıkarılıyor. Nasıl bir ahlak anlayışı egemen ki cenazenin üzerine bina inşa ediliyor, bir de o cenaze sahiplerinin akrabaları o binalara yerleştirilmek isteniyor. Allah'tan korkun... Gerçi siz korkmuyorsunuz Allah'tan. Siz, bize göre, bu kafayla, değil belediyelere kayyum, her eve, her aileye kayyum atasanız da kazanamayacaksınız.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)