GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:25
Tarih:20.11.2017

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, Meclis Başkanı seçiminden sonra yeniden torbaya dönüyoruz arkadaşlar, 125 maddelik bir torbaya dönüyoruz biliyorsunuz.

Hükûmet uzun süredir ekonomide bir dikiş tutturamıyor. Biz diyoruz ki: Mesele ekonomik değil mesele siyasi ama Hükûmet hep ekonomik torba yasaları getiriyor karşınıza yani palyatif tedbirleri ortaya koyuyor. Ülkenin temel meselelerine bakmayan bir Hükûmetimiz var, gözünü kapatmış bir Hükûmetimiz var çünkü siyasi meselelerin tamamını saraya ve güvenlik bürokrasisine havale etmiş bir Hükûmetimiz var ve bir AKP çoğunluğuyla karşı karşıyayız maalesef. Gelen de hep torbalar oluyor arkadaşlar. Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda memleketin 2018 yılı bütçesini görüşüyoruz bir yandan, bir yandan da gelip bu 125 maddelik torbayla ilgili konuşmaya çalışıyoruz ve içinde 16 ayrı bakanlığı, 59 ayrı kanunu ilgilendiren maddeler var. Dediğim gibi, Hükûmet uzun süredir çözüm iradesinden uzaklaştı, memleketin temel meselelerini çözme iradesinden uzaklaştı ve güvenlikçi siyasete hapsoldu. Güvenlikçi siyasete hapsolan bir iktidar biliyorsunuz karşısındakini çivi olarak görüp çekiç elinde her şeye koşuyor ve maalesef kaos iklimine giriyor, geleceğe güven meselesini her gün tarumar ediyor ve günlük meselelerle meseleyi çözebileceğini zannediyor. Bu yasa tasarısında bu anlamda benzer yasalar karşımızda ve burada ilgili maddelerin dördüncü bölümüyle ilgili konuşmaya çalışacağım.

Bakın arkadaşlar, siyasi hataların sonucunu siyasetçiler çekmeli. Ama siyasi hataların sonucunu 80 milyona ödetmeye çalışan bir iktidar var karşımızda.

Değerli arkadaşlar, Sayın Mehmet Şimşek biliyorsunuz torba yasanın gerekçesini şöyle anlattı: "Arkadaşlar, biz 18 milyar TL'lik silah alacağız artı güvenlik bürokrasisi bizden para bekliyor. Ki yukarıda bütçe görüşülürken baktık kalemlere; İçişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, güvenlik bürokrasisiyle ilgili bütün kalemler yüzde 40, 50, 60 artmış durumda -öyle önermişler, umarım buradan öyle geçmez- ama diğer sosyal politikalarla ilgili bütün bakanlıklarda bakıyorsunuz enflasyonun altında bir artış var.

Değerli arkadaşlar, 18 milyar liralık silah alacağız ama Mehmet Şimşek "Bunu ya vergi olarak alacağız vatandaştan ya da borçlanacağız; biz vergi olarak almayı tercih ediyoruz." dedi ve biliyorsunuz ki bu vergileri de dar gelirli 80 milyona dönük vergi önerileriyle buraya getirdi. Şükür ki Plan ve Bütçe Komisyonunda bazı adımlarda geri adım attırdık. Mesela gelir vergisi konusunda orta gelirlilere artı yükler getiriyordu, motorlu taşıtlar vergisinde ise ölümü gösterip sıtmaya razı etti; taktik oydu çünkü. "Yüzde 60, 70 artıracağız deyin -ee?- Sayın Cumhurbaşkanı devreye girsin yüzde 40'a, 50'ye razı edelim." politikası güdüldü ve motorlu taşıtlar vergisinde böyle bir artış var. Sigara konusunda ise arkadaşlar, ciddi bir adım var onunla ilgili, onu da bilahare söyleyeceğim.

Değerli arkadaşlar, silahta ısrar, güvenlik politikalarında ısrar sonucu hem maliye politikamız bozuldu... Bakın, Maliye Bakanı burada, kara kara düşünüyordur eminim çünkü AKP'nin tek bir çıpası vardı, bütçe disipliniydi. Bütçe disiplinini de güvenlikçi politikalar yüzünden büyük oranda kaybediyoruz. Hep söyledik "Barışın maliyeti yoktur. Barış için oturursunuz konuşursunuz ve 1 liralık maliyeti yoktur; tam tersine halka, topluma güven verirsiniz, o güvenle herkes işine aşına bakar, ekonominin çarkları döner ama savaşın maliyeti büyüktür." dedik. Nitekim Maliye Bakanı eminim kalemlerinde görüyordur savaşın maliyetini, güvenlikçi politikaların bedellerini.

S-400 füzelerini arkadaşlar, hani S-400 füzelerine milyarlarca dolar ödeyeceksiniz ya, gerçekten merak ediyorum, kime karşı alacaksınız bu S-400 füzelerini? Kim saldıracak bize? Kimde füze var ki bize saldırsın? Bugünlerdeki paranoya şu: NATO bize saldırdı, NATO tekrar bize saldırabilir. Müttefik olduğumuz bir kulübün bize saldırma meselesi, paranoyasıyla maalesef karşı karşıyayız. Bütün bunlar da güveni yok ediyor, istikrarı yok ediyor, bütçe açıklarını büyütüyor, faizleri artırıyor, enflasyonu artırıyor, borç sarmalını artırıyor. Bütün bu maliyetler -hani, vergiyi kısmen aldınız ya, alacaksınız bu torbayla; geri kalanı da borç olarak alacaksınız, faizleri yükseltiyor- kimden çıkacak? Özellikle dar gelirli büyük çoğunluktan çıkacak arkadaşlar. Vergiler asla o çok zengin yüzde 3-5'lik kesime dokunmuyor, onlara da tabii ki dokunuyor ama işlerinin azalması şeklinde dokunuyor; ama büyük çoğunluk borçlu arkadaşlar, o faizi dar gelirli ödüyor, savaş politikaları sonucu ortaya çıkan bütçe açıklarını ve onun sonucunda ortaya çıkan faizi dar gelirli ödüyor arkadaşlar.

Bakın, ilgili bölümle ilgili, 84 ila 104'üncü maddelerle ilgili konuşuyorum. Bazı maddelerle ilgili görüşlerimi söyleyeyim.

Mesela, Hazine, biliyorsunuz, 3 telekomünikasyon şirketiyle imtiyaz anlaşması yapmış durumda: Turkcell, Vodafone ve TELEKOM'la ilgili, uluslararası bir imtiyaz anlaşması. Hazine diyor ki bu anlaşmada: "Ben eğer ki bir vergi açığı bulursam bunu yüzde 300 farkıyla sizden alırım." Bakın, anlaşmaya herkes imza atmış. Ve nitekim Hazine açıklar bulmuş, ödenmemiş vergi bulmuş ve iddialı bu konuda, yüzde 300 cezasını da kesecek. Toplamda 4,5-5 milyar liralık vergi var. Ne yapıyor iktidarımız? "Ya, davalara da gitmeyelim arkadaş. Sen bu 5 milyar yerine bana 1 milyar ver, olayı kapatalım." diyebiliyor değerli arkadaşlar ve bunu da topluma yapılan, 80 milyona yapılan yapılandırmayla eş tutuyor. Değerli arkadaşlar, geliri çok iyi olan 3 şirket ile 80 milyon bir tutulur mu? Niye davaları sürdürmüyorsunuz? Niye bu davalar sonucunda çıkacak sonucu kamu vicdanında tartmıyoruz? Bırakın davalar devam etsin, ne çıkarsa şirketler ödesin. 5 milyarı 1 milyarla kapatmak hak mıdır? Değerli arkadaşlar, yargı kararını versin. Bu madde kamu vicdanını yaralar. Ve imtiyaz sözleşmesinin de üzerine çıkmış oluyorsunuz.

Diğer bir konu, değerli arkadaşlar, 103 ve 104'üncü maddeler. Onlar, büyük endüstriyel kuruluşlara kazaların önlenmesi konusunda güvenlik raporunun hazırlanmasını emrediyor yasa ve diyor ki: "Bu güvenlik raporları hazırlanmazsa ben senin faaliyetini durdururum." Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Komisyona geldi ve dedi ki: "Arkadaş, ben bunları hazırlatamıyorum. Bunlarla ilgili benim gidip hazırlamam lazım ilgili kuruluşlarda." Ve şunu itiraf etmek durumunda kaldı: "Ben bu kuruluşların faaliyetlerini durduramam." Basit bir örnek verebiliriz: TÜPRAŞ'ın faaliyetini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı durdurabilir mi? Hani bu kadar araba benzin bekler, durduramaz. TÜPRAŞ örneğinde olan şirketler bunun gücünü kullanıyorlar ve o güvenlik raporunun hazırlanması yönünde ipe un seriyorlar. Ne dedi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı: "2018'in sonuna kadar bana süre verin, ben oraya gidip, bunları hazırlayayım." Ee, yapmazsa ne olacak Sayın Bakan? Ne yapacak, elinizde ne güç var? "Efendim, ben faaliyeti durdururum." Nasıl durduracaksın TÜPRAŞ'ın faaliyetini? Durduramazsın Sayın Bakan. Ne yapmamız lazım? Ortada bir para cezası yok. Koyun ciroya göre bir para cezası Sayın Bakan, bakın nasıl o güvenlik raporları hazırlanıyor. TÜPRAŞ'ta 4 işçi cinayete kurban gitti arkadaşlar daha bir ay önce. Bunun gibi pek çok işçi cinayetiyle karşı karşıyayız. İş güvenliğini birinci sıraya koymayan bir Meclis görevini yapmamış bir Meclistir. Bu anlamda, bu maddeye Komisyonda önerdik, maalesef adım atılmadı. Bu anlamda, arkadaşlar, bir para cezası, bir müeyyide koymamız lazım ki caydırıcı olsun, yoksa maalesef burada caydırıcılık içeren bir madde yok.

Diğer önemli bir madde 86'ncı madde, Sayın Bakan büyük önem veriyor. Gelir İdaresi Başkanlığının görevleri arasına vergi kayıp kaçağıyla mücadele için risk analizi merkezi kuracak Sayın Bakan, her türlü vergiyi toplamak için Risk Analizi Sistemi kuracak. Çok önemli bir madde, gerçekten önem veriyoruz ama Sayın Bakanın elinde "Nereden buldun?" diye bir yasa olmadığı sürece velev ki kaçağı buldu nasıl üzerine gidecek, velev ki serveti buldu nasıl üzerine gidecek? Bir de Sayın Bakan bu Risk Analizi Sistemi çok önemli bakın. Yalnız, yalnızca Türkiye sınırları içine bakmaması lazım bu Risk Analizi Merkezinin çünkü o paralar büyük oranda Malta'da, Panama'da. Bir yıl önce Panama belgeleri patladığında Sayın Bakana soru da sordum, "Bu Panama'yla ilgilenin Sayın Bakan." dedim, "Binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var orada, on milyarlarca, belki yüz milyarlarca dolar var orada." dedim, vergi cennetlerinde, Türkiye'den kaçırılmış vergi; yapmadı. Elbette Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yurt dışında da yatırım yapabilir ama vergi cennetlerinde yapmamalı arkadaşlar çünkü vergi cennetlerinde yapmadığı zaman, ora ile buranın vergi anlaşması var, her iki tarafa da vergi öder ama vergi cennetlerinde hiçbir dünya vatandaşına faydası olmayan, bir yerlerde birikmiş trilyonlarca dolar var. Maalesef, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından da kaçırılmış yüz milyarlarca dolar o vergi cennetlerinde yatıyor. Maalesef, Malta'da da Sayın Başbakanın akrabalarının da içinde olduğu pek çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının belgeleri çıktı. Sayın Bakan, size buradan çağrımdır; Risk Analizi Merkezi Malta ve Panama'da çalışma yapsın, ofis kursun, orada gitsin arasın. Türkiye'de zaten büyük çoğunlukların böyle bir serveti yok, burada dolaylı vergiler altında inim inim inliyorlar. Ama Risk Analiz Merkezi Malta, Panama ve diğer vergi cennetlerinde çalışmalı Sayın Bakan, hassaten size öneriyorum. İnanın orada büyük paralar ve büyük vergiler bulacaksınız.

Sayın Bakan, değerli arkadaşlarım; bakın, Mehmet Şimşek önermişti gelir vergisi reformunu, Sayın Bakan sürekli söylüyor; Mehmet Şimşek önermişti rant vergisini, Sayın Bakan da söylüyor ama lafta kalıyor. Gelir vergisi reformunu yapmadan, rant vergisini, nereden buldun yasasını çıkarmadan, vergi cennetlerine bakmadan vatandaşları inim inim inletmek hak değildir arkadaşlar, dolaylı vergiler altında inim inim inletmek. Sigara vergisi üzerinden...

Bakın, bu 84 ile 104 arasında sigara vergisi de var arkadaşlar. Nedir? Adıyaman'da, Malatya'da, Muş'ta, Bitlis'te tütünde bir canlanma oldu son birkaç yıldır çünkü vergileri çok yükseltti Sayın Bakan. Ne oldu? Bir canlanma oldu, insanlar ekmek bulmaya başladılar. Ne oldu? Makaronda da yerli üretim başladı, içine koyup sarmaya başladılar, 3 liraya, 4 liraya sigara içmeye başladılar. Ne oldu? Sayın Bakan diyor ki: "Benim vergi kaybım var." Yabancı karteller de diyor ki: "Arkadaş, ya bunlar pazardan pay almaya başladılar, bugün yüzde 5, yarın yüzde 15. Ben burada kayıtlı ekonomiyim, yabancı kartel olarak bu piyasayı benim yönetmem lazım." Ne olacak? Yerli üretimin beline nasıl bir kazma vurulmuştu o 2000'lerde çıkan yasalarla, ikinci bir kazma daha vurmamız lazım. Ne olacak? Tütüne vergi gelecek, makarona yüzde 2 bin vergi gelecek ve bunun sonucunda "kooperatif kurun" denenler o kooperatifleri kuracaklar ama kartellere karşı başarılı olamayacaklar çünkü eşit değiller. Kocaman kartellerle küçücük kooperatiflerin rekabet etmesini nasıl bekliyorsunuz? Arkadaşlar ya, günde 10 liraya bir paket sigara alan bir vatandaş, ayda 300 lira yapar, asgari ücretli 300 liraya nasıl sigara içsin? Ya, bunu parayla da engelleyemiyorsunuz, bir yolunu buluyor. Asgari ücretli ancak 4 liraya, 5 liraya sigara içebilir. Sayın Bakana önerdik "Gelin, bu makaron vergisini, tütün vergisini geri çekin, makul seviyelere çekin, pozitif ayrımcılık yapın." dedik ama şimdiye kadar oralı olmadı. Umalım ki bu maddelerde bütün Meclis üyeleri vicdana gelsin ve yerli üretimi, o canlanmaya başlayan yerli üretimi desteklesin.

Çok önemli bir madde daha var, kitle fonlama platformları. İlkesel olarak karşı değilim ama ülkemizin hikâyesini de unutmayalım arkadaşlar. Vallahi ben çocukluğumda Banker Kastelli'yi hatırlıyorum. Binlerce insanlar gittiler "kitle fonlaması" diye Banker Kastelli'ye parasını verdiler, burada verenler de olmuştur belki, söyler mi bilmem. Sonra 1990'larda Kombassan çıktı, Yimpaş çıktı, binlerce insan koşa koşa oraya gitti paralarını verdi, batırdı arkadaşlar. Bizim kitle fonlama hikâyemiz bu. Elbette parası olanla fikri olanı buluşturmak önemli bir şeydir. Fikri olanlar parası olanlar tarafından finanse edilmeli ki o fikirler gelişsin ama iyi bir şekilde regüle edilmezse, iyi bir şekilde yönetilmezse, arkadaşlar, yeni Jet Fadıllar çıkabilir. Uyarıyorum buradan, bütün bürokrasiyi uyarıyorum, Komisyonda da uyardım, burada da uyaralım, kayıtlara geçsin.

Değerli arkadaşlar ezcümle -sürem de bitti- bugün dolar 3,93, faizler 14, enflasyon 12, bütçe açığı dikiş tutmuyor. Değerli arkadaşlar, böyle palyatif torbalarla sorunumuzu çözemeyiz, mesele siyasidir. Biz de siyasetçiler olarak oturup siyasetimizi yapmalıyız. Böyle çuvallarla meseleyi çözemeyiz.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Paylan.