| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 16.11.2017 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın dördüncü bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz dördüncü bölümde, arazi toplulaştırması, okul, yurt ve hastanelerde indirimli ya da ücretsiz su kullanımı, kooperatiflerle ilgili işlemler, kurum taşınmazlarının satışından doğan istisna kazançların düşürülmesi, elektronik haberleşme sektörüne ve iş sağlığına ve güvenliğine ilişkin düzenlemeler, kurumlar vergisi oranının yükseltilmesi ve yatırım indirimlerinin artırılmasına ve diğer konulara ilişkin hükümler yer almaktadır.
Kanun tasarısının genel gerekçesinde, ülkemiz ile diğer ülkeler arasında ekonomik, sosyal ve teknolojik alanlarda meydana gelen önemli etkileşimler nedeniyle mevzuatımızın çeşitli alanlarında düzenleme ihtiyacı olduğundan hareketle bu düzenlemelerin yapıldığı ifade edilmekte, vergiye gönüllü uyumu sağlamanın, vergi uygulamalarını kolaylaştırmanın, tahsilatta yetkinliği artırmanın ve bazı sektörlerin kamusal yükümlülüklerine yönelik yaşanan sorunların çözümlenmesinin hedeflendiği belirtilmektedir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın başında şunu ifade etmeliyim: Oldukça kapsamlı olan tasarıda birçok konu yer aldığı hâlde çalışanlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesine, oranı yüzde 25'lere varan genç işsizlerimize süratle iş imkânı sağlamaya yönelik anlamlı bir düzenleme maalesef yer almamaktadır.
Gazilerimiz için yapılan düzenlemeleri, yatırımı, üretimi ve istihdamı artırmaya dönük teşvikleri destekliyoruz. Ancak, şehit yakınlarının memur kadrolarına geçirilmemesini, taşeron işçilere, 4/B ve 4/C'liIere ve atanamayan öğretmenlere kadro verilmemesini eksik buluyoruz. Vergi oranlarının artırılmasını, terörle mücadele eden asker, polis, uzman çavuşlarımızın haklarında bir iyileşme yapılmamasını eleştiriyoruz. Terörle mücadelede önemli bir işlev gören uzman erbaşlarımızın çalışma şartlarının iyileştirilmesini, kadrolu hâle getirilmesini ve devlet tarafından kendilerine zatî silah verilmesini istiyoruz. 3269 sayılı Kanun'un, değişen şartlar kapsamında ve uzman çavuşlara yüklenen sorumluluklar dikkate alınarak, bu günün şartlarına göre ve mağduriyetleri giderecek şekilde yeniden düzenlenmesini gerekli görüyoruz.
Tasarıyla bir yandan motorlu taşıtlar vergisi ve kurumlar vergisinde artışa gidilirken bir yandan da belirli firmaların borçlarının silinmesi anlamına gelebilecek bir düzenleme yapılmasının, tasarının gerekçesine ve ruhuna aykırılık teşkil ettiği gibi sosyal adalet bakımından da uygun olmadığını düşünüyoruz. Vatandaşların vergi yükünü artıracak düzenlemeler yapılırken bazı sektörlere ve iktisadi faaliyet kollarına vergi indirimi istisnası ve borçlarına örtülü af getirilmesinin doğru olmadığını değerIendiriyoruz.
Bilindiği gibi vergileme, kamu harcamalarını finanse etmek için gelir yaratma fonksiyonu kadar, yapısında, oranlarında ya da bir vergi sistemi içindeki bileşimlerinde yapılan değişikliklerle sosyal ve iktisadi politikaların önemli bir enstrümanı olarak da kullanılmaktadır. Vergi sisteminin tasarımı ve değerlendirilmesinde kamu finansmanı için gelir yaratma, ekonomik faaliyetleri caydırmama ve ekonomik büyümeyi destekleme, en önemlisi de vergilemeden doğan yükü adil dağıtarak gelir dağılımını iyileştirme amaçları güdülmelidir. Ancak tasarıda öngörülen vergi düzenlemeleri bu hedeflerden çok uzaktır. Vergileri artırarak kayıtlı mükelleflere yeni yükler getirmek yerine vergi tabanı genişletilmeli, ekonominin ihtiyacı olan alanlarda yapısal reformlar hızlı ve kararlı bir şekilde başlatılmalı, vergi reformu daha kalıcı çözümlerle hayata geçirilmeli ve adaletli bir vergi sistemi tesis edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisinde büyüme göstergeleri iyi seyretmekle birlikte, iş gücüne katılımın yüksek olması nedeniyle büyüme talebi yeterli ölçüde karşılayamamaktadır. Büyüme rakamları her ne kadar olumlu görülse de büyümenin kimyası bozuktur ve dolar bazında millî gelir artırılamamaktadır. Yılın ilk yarısında yüzde 5,1'lik bir büyüme yakalanmasına rağmen işsizlik oranları hâlâ iki hanelidir. Üstelik, bu durum iş aramayanları kapsamamaktadır. İş bulma ümidini kaybedenler ve iş bulsa çalışabileceği hâlde iş aramayanlar hesaba katıldığında işsizlik oranı yüzde 16,5'e ulaşmaktadır.
İşsizlikle birlikte ekonominin diğer önemli zayıf noktası enflasyondur. Mevcut durumda yüzde 11,2'ye yükselen TÜFE rakamları hem maliye politikasının hem de para politikasının esnekliğini sınırlamaktadır.
Ekonominin üçüncü zayıf noktası ise yapısal sorunlara uzun erimli bakılamamasının sonucunda süregelmekte olan cari açıktır. Dış ticaret dengesi ve turizm sektöründeki sıkıntıların cari dengeyi etkilemesi kaçınılmazdır. Ekim ayında dış ticaret açığı yüzde 74 oranında büyümüş, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 65'e gerilemiştir. Hatırlatmak isterim ki bu oran geçen yıl ekim ayında yüzde 75 idi.
2015-2016 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,7'si seviyelerine gerileyen cari açık yıl itibarıyla yüzde 4,6 seviyesine çıkmıştır. Bu durum, her yıl 40 milyar doları aşkın bir meblağı, maalesef, diğer ülkelerin istihdamını finanse etmek üzere dışarıya gönderdiğimiz anlamına gelmektedir. Bütün bunlar ekonomide işlerin istenilen düzeyde devam etmediğini, büyümenin ve istihdamın kalitesinin zayıf olduğunu göstermektedir. Normal şartlar altında yüzde 5'in üzerinde büyüme ve yıllık 1 milyonun üzerinde istihdam oluşturan bir ekonominin bu kadar çok zayıf karnının olmaması beklenir. Demek ki her yıl millî gelirimizin yaklaşık beşte 1'i ila dörtte 1'i arasındaki tutarlara ayırdığımız bütçemizin kalitesi de istenilen seviyelerde bulunmamaktadır.
Ekonomimizin yıllardır güçlü iki yönü olarak ifade edilen bütçe disiplini ve bankacılık sisteminin de son birkaç yıldır kırılgan bir seyir izlemekte olduğu görülmektedir.
Yüksek özel sektör borçluluğu dikkate alındığında bankacılık sistemimiz kaynak yetersizliğiyle karşı karşıyadır. Bu durum piyasa faizlerini yükseltmekte ve yatırım isteğini azaltmakta, büyümeyi de sınırlamaktadır. Mali disiplinden uzaklaşılması, bütçe açıklarının kapatılması için hazinenin borçlanma oranlarını yukarıya çekmektedir. Hazine, 100 liralık borç ödeyebilmek için 130 lira borçlanmak durumunda kalmaktadır. Bütçede yeterli disiplinin sağlanabilmesi hâlinde ise hem daha az borçlanmaya hem faiz oranlarının aşağıya çekilmesine hem de özel sektöre yatırımları için daha fazla kaynak ayrılmasına imkân sağlanabilecektir. Bu durum aynı zamanda enflasyonun dizginlenmesinde, doğru maliye politikaları ve kamu yatırımları ile büyüme ve istihdamın artmasında da etkili olabilecektir.
2017 yılı bütçesinde gerçekleşme tahmini 67,8 milyar TL tutarında olan toplam kamu sabit sermaye yatırımlarının, 2018 yılı bütçesinde 66,7 milyar TL'ye gerilemesi dikkat çekicidir. Bu hâliyle bütçenin yatırımcı olmayan, büyümeyi ve istihdamı sınırlayan bir yapıya evrildiğinin de sinyalleri verilmektedir.
Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 15'i hâlen yoksulluk riskiyle karşı karşıyadır. TÜİK'in 6 Ekim 2017'de yayımlanan "gelir ve yaşam koşulları" araştırmasına göre, eş değer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirin yüzde 60'ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk oranı yüzde 21,2 olmuştur. Gelir eşitsizliği bir önceki yıla göre artmıştır.
Değerli milletvekilleri, tasarı, idarenin ve ekonomimizin bazı ihtiyaçlarını giderecek düzenlemeler içermekle birlikte, yukarıda açıklanan ve Komisyon görüşmelerinde de ifade edilen içeriğe ilişkin hususlar bakımından sakıncalar taşımaktadır.
Yapılan düzenlemelerle, bütçe açığının kapatılmasının ve 2018 yılının ilk yarısındaki hazine yükümlülüklerini karşılayabilecek bir yapının bugünden oluşturulmasının, böylelikle de jeopolitik ve siyasi risklerin ekonomi üzerindeki etkilerinin azaltılmasının hedeflenmesi kuşkusuz anlamlı ve gereklidir. Bununla birlikte son dakika önlemler yerine vatandaşı mağdur etmeyecek uzun vadeli, kalıcı tedbirler alınması, şüphesiz ki daha güvenilir ve sağlıklı bir ekonomi tablosunu ortaya koyacaktır.
Bu düşüncelerle tasarının hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)