GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:24
Tarih:16.11.2017

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, İstanbul Maratonu geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Ben, aslında, biraz bununla ilgili bir çağrı yapmak için de konuşmacı olmadığım hâlde konuşmak üzere çıktım. İstanbul Maratonu'nun 10 kilometresini ben de yarı koştum, yarı yürüdüm ama gerçekten epey zorlu bir şeyi tamamladım. O insanlarla beraber olmaktan mutlu oldum. Benim Kızım Okuyacak Projesi'yle koşmaya başladım ve orada Gezi direnişi sırasında kaybettiğimiz Ahmet Atakan'ın annesi Emsal Atakan'la koşuya başladık aslında ve sonrasında da ALİKEV Vakfıyla yani Ali İsmail Korkmaz Vakfıyla, Ali İsmail'in annesi Emel Korkmaz'la maratonu tamamladık. Şimdi, bu insanlar bu vakıflarla -hem Halkevleri Vakfı- Benim Kızım Okuyacak Projesi'yle geleceğe daha güzel şeyler bırakmak istiyorlar, Ali İsmail Vakfı da aynı şekilde. Ay sonuna kadar hâlâ o maratonla ilgili açtıkları kampanya destek almaya devam ediyor.

Bunun dışında İstanbul Maratonu'nda başka koşanlar da oldu. Aslında biraz hayatı gerçekten böyle yaşamak ve böyle güzelleştirmek mümkün. Ama onu görüyorum ki bizler bu Meclisin içerisine girdiğimiz zaman, bu turuncu koltuklar ve bu göz alıcı ışıklarla bazen kendimizi belki başka yerlerde zannediyoruz ama doğanın içerisine karıştığımızda tıpkı o maratondaki gibi farklı amaçlarla olsa da, birbirleriyle aynı düşüncede olmasalar da birbirini kırmadan koşabilen, birbirine çelme atmadan koşabilen ve aslında kendi fikirlerini yarıştıran, sonuna kadar bunu devam ettirebilen bir maratonu daha demokratik bir mecliste yaşamak mümkün. Tabii, bu herkesin düşüncesine saygı duymakla olabilecek bir şey, düşünceleri nedeniyle insanları hapsetmemekle olabilecek bir şey. Bugün bize yarın size. Çünkü bunun olmayacağının hiçbir garantisi yok. Bu ülke başbakanların idamını da gördü, bu ülke gencecik insanların idamını da gördü, bu ülke çok sayıda aslında sadece düşüncesini ifade ettiği için hapishanelerde yatan farklı kesimlerden -sağdan olsun soldan olsun- yazarları, şairleri gördü. Artık burası genç ölüler ülkesi olmaktan çıkmalı. Her cenahtan, ölüleri yarıştırmadan... Gerçekten Ali İsmail hep 19 yaşında kaldı; o güzel yüzüyle, gülüşüyle 19 yaşında kaldı. Ahmet Atakan da öyle ve onun dışında belki sizin, adını verebileceğiniz başkaları da. Çünkü ben biliyorum, buradan "Yasin Börü'yü anın." diye sesler de gelebilir; Yasin Börü de öyle. Biz ne zaman ki ölüleri yarıştırmaktan vazgeçeceğiz, biz ne zaman ki gerçekten birbirimize hani o İstanbul Maratonu'nda olduğu gibi dokunabileceğiz, çelme atmayacağız, sadece düşüncelerimizi ifade ettiğimiz için birbirimize nefret duymayacağız ama hiçbir zaman birbirimize silah çekmeyeceğiz, hatta silahlarımız olmayacak, hatta bu Mecliste bireysel silahsızlanmayı teklif eden kanun önerilerini kabul edeceğiz, bunları reddetmeyeceğiz, işte o zaman burası hakikaten halkların Meclisi olacak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olacak, gençlerin Meclisi olacak, kadınların Meclisi olacak, yaşlıları, emeklileri ve vergi ödeyemeyenleri, yoksulları düşünen bir Meclis olacak. Ben sizi bu hafta sonu birazcık bununla ilgili hayal kurmaya ve bu maratonu birlikte gerçekleştirebilmek için de, birazcık da olsa birbirimizi ötekileştirmeden, herkesin kendi hatalarına da yer yer göz atarak birer adım atmaya davet ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)