GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:24
Tarih:16.11.2017

NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve içeride rehin tutulan Değerli Eş Genel Başkanım, değerli vekil arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün, Anayasa Mahkemesi, daha önce verdiği içtihat kararıyla ters düşen bir karar verdi. Anayasa mahkemeleri, içinden geçilen sürece ilişkin ve kişiye göre hareket etmemeli, edemez. Bu, eşitlik durumunu da ortadan kaldırmaktadır. Anayasa Mahkemesi, bu kararıyla birlikte "Vekiller tutuklanabilir, ifade özgürlüğünü tanımıyorum. Aynı zamanda, bizim için bunların hiçbirinin bir anlamı da yoktur. Serbest seçim hakkını da tanımıyoruz." anlamında bir karar vermiştir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi siyasi iktidarın talebi doğrultusunda hareket etmiştir, kendi saygınlığına büyük bir darbe vurmuştur. Bizler Halkların Demokratik Partisi olarak demokratik mücadelemize devam edeceğimizi hepsinin de bilmesini isteriz.

Değerli arkadaşlar, özellikle, Türkiye'de, AKP'yle birlikte kutsal değerlere yönelik bir saldırı var. İnsanlar hayatını kaybediyor, insanların defnedilmesine ilişkin, o insanların defin işlemlerine bile karışılıyor. Çocuklarını mezarlara veren insanların mezar taşlarına saldırılıyor.

Bakın, 24 Kasım var önümüzde. Bir öğretmenden bahsetmek istiyorum. IŞİD'in 20 Temmuz 2015'te Suruç'ta yaptığı canlı bomba patlamasında Süleyman Aksu adlı hocamız hayatını kaybetti. Süleyman hocanın defin işlemlerinde iktidarınızın bölgedeki mülki amirleri tarafından zor şartlar çıkarıldı önlerine yani bunu yaparken bile çok zorlandılar. Ve annesinin kurduğu cümle vardır: "Yapılanlar, IŞİD'in yaptığı az görülecek ki oğlumu zor şartlarda toprağa verdim."

Neydi peki, Süleyman hoca hangi durumda... Kobanili çocuklarla dayanışmak için Suruç'a gitmişti.

"Ben oğlumu zor şartlarda okula götürdüm, okuttum, bir seviyeye geldi. Ondan sonra -bu cümlelerin hiçbir tanesi bana ait değildir- ben bir ev yaptım çocuğumun maaşıyla. AKP geldi o evi bir kibrit çöpüyle yaktı." 2016'da bu yapıldı. Daha sonra Süleyman hoca Suruç'ta hayatını kaybediyor. Onun arkadaşları ve öğrencileri ona bir mezar, bir anıt yaptırıyor. Ve o anıta -sosyal medyaya da bakın- üç defa saldırıldı.

Neden insanların kutsal değerleriyle oynuyorsunuz? Neden o annelerin yüreklerine ateşi bir kez daha düşürüyorsunuz? Bu kadar mı insanlıktan, insanlık değerlerinden uzaklaştık? Yani bu ülkede sizin dışınızda, AKP'nin dışında hiç kimsenin yaşamaya hakkı yok mu? Adaletse sadece sizin için mi geçerli olacak? Demokrasiyse sadece size ait mi olacak? Neden toplumun içerisine bu kadar büyük nefret tohumlarını ekiyorsunuz ki Irak'taki, İran'daki depremde, sizin "yeni nesil" dediğiniz bir hastane müdürü bile asla sarf etmemesi gereken bir cümleyi kullanıyor, "Hazır deprem olmuşken herkes gebersin, gebersinler de onlardan kurtulalım." diyor. Bugün toplumu getirdiğiniz nokta itibarıyla biz bu durumdayız. O nedenle, yargı da karar verirken bağımsız değildir; mülki amir de -Hakkâri'de, başka bir yerde- karar verirken AKP Hükûmetine bakmadan kararını veremiyor.

Dolayısıyla değerli arkadaşlar, zor bir süreçten geçerken önümüzdeki süreçte herkesin de bir hesabının olacağını bilmesini isteriz. Sizden önce de siyasi partiler bu ülkede egemen oldu, iktidar oldu ama yaptıkları yanlarına kâr kalmadı, sizlerin de yanına kâr kalmayacağını bilmenizi isterim.

Saygıyla Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)