| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 16.11.2017 |
MUSTAFA MİT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 76'ncı maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye İstatistik Kurumu, kırmızı et üretiminin üçüncü çeyrek verilerini açıklamış bulunuyor. Resmî rakamlara göre Türkiye'nin toplam kırmızı et üretimi, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23,6 azalmıştır. Verileri detaylı incelediğimizde, kırmızı et üretimi içinde sığır eti üretiminin payı, üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29,4 düşmüş olduğu görülecektir. Aslına bakarsanız et üretimindeki azalışta, hayvancılık politikalarındaki belirsizlik ve her geçen gün artan ithalatın olumsuz etkisi inkâr edilemez. İki zincir mağazada ucuz kırmızı et satışı, taşıma suyla değirmen döndürmeye benziyor.
Üretimin artması şarttır. Bunun için ne yapılması gerektiğini düşünmemiz lazım. İhtiyacı ithalatla karşılamak çözüm değildir. Üreticiyi, hayvan gelişiminde her kilogram için yapmış olduğu masraflar yıldırmaktadır. Güney Amerika'dan buraya getirilen hayvan, bu kadar nakliye bedeliyle nasıl oluyor da yerli üretimden daha ucuza gelebiliyor? Bizim, et üretimini, canlı hayvan, et hayvanı, süt hayvanı yani hayvancılığı masaya yatırıp iyi tartışmamız lazım.
Değerli milletvekilleri, tarım ve nakliye sektörünün temel girdisi olan mazota yapılan zamla litre fiyatı ilk defa 5 liraya çıkmıştır. Bu zulme karşı milleti korumak lazım, milletin yanında olmak lazım. Gelen zamlara "fiyat ayarlaması" diyerek vatandaşı çaresiz bırakamayız. Bu artışa karşı çiftçiyi, küçük esnafı, işçiyi, memuru ve emekliyi koruyacak ne tedbirler alınmıştır? 2016 yılı verilerine göre kurumların ödediği vergi yaklaşık 43 milyar lira, ücretlilerin maaşlarından kesilen vergi yaklaşık 90 milyar lira. Son beş yılda kurumların ödediği verginin ücretlinin ödediği vergiye oranı yüzde 61'den yüzde 48'e gerilemiştir. Bir diğer ifadeyle, ücretlilerden alınan verginin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 3,18'den 3,46'ya çıkmıştır yani Türkiye'nin yükü dar gelirlilerin üzerinde yükselmektedir.
Değerli milletvekilleri, Eylül 2017 itibarıyla cari işlemler açığı 4,5 milyar dolar, on iki aylık toplam ise 39,3 milyar dolardır. Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 184 artışa tekabül etmektedir. Bir taraftan, yüzde 5,5 büyüme var, bir taraftan rakamlarda birbiriyle uyuşmayan bir durum var. Türkiye ekonomisi ya bütçe açığıyla veya cari açıkla büyüyebiliyor. İki açık birden artarsa bu durum sürdürülemez hâle geliyor. Bu yıl ikisi birden artmaya devam etmektedir.
Döviz mevduatı 15 Eylülde 167,8 milyar dolarla rekora çıktıktan sonra, 3 Kasımda 157,8 milyar dolara indi yani iki ayda 10 milyar dolar azaldı. Dolar 3,90 sınırında, euro 4,50'yi geçti. Bankalarda kaynak maliyeti artmış durumdadır. Uzun vadeli tahvilin faizi yüzde 12,40 ama kısa vadede yüzde 13,75'tir. Bankalar altı aya kadar mevduata yüzde 13 üzerinden faiz vermektedir ve bu faizlere rağmen döviz durdurulamamaktadır çünkü enflasyonumuz da yüzde 12 sınırına dayanmış bulunmaktadır. Maliyetler ve çekirdek enflasyonda rekora doğru koşmaktayız.
Değerli milletvekilleri, döviz artmış, faiz artmış, mazot artmış, enflasyon yükselmeye devam ediyor, işsizlik artmış; artmayan tek şey ücretlerdir. Millet bu ağır ekonomik yükün altından nasıl kalkacak? Bunu hep beraber düşünmemiz gerekir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)