Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 23 |
Tarih: | 15.11.2017 |
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 15 Kasım 2017 ve Seyit Rıza'nın katledilişinin 80'inci yıl dönümü, kendisini ve oğlunu rahmetle anıyorum ve -önünde diz çökmeyen, bu kadar zalimliğe diz çökmeyen- hâlen bu direnişi yürüten ve Dersim kültürünü yaşatan bütün Dersimlilere de saygılar sunuyorum.
Evet, burada tütüne dair bir çalışma yapılıyor, az önce onlarca madde geçti, kimi kıyı talanına ilişkindi, kimi ranta ilişkindi ve meraların tekrar sanayiye açılmasına ilişkindi. Bunlar bir araya getirildiğinde yine tek merkezden tek başına karar veren, yerelin hiçbir dengesini gözetmeyen, yerelde yaşayan insanların kararına saygı duymayan, tamamen tek merkezli karar veren ve bu kararını da onlara dayatan bir yerden şu anda bir siyaset izleniyor. Bakın, İstanbul'daki birtakım yerler yine özelleşecek, İstanbulluların bundan haberi var mı? Yok. İstanbulluların buna dair söyleyecek sözleri yok mu? Bence onlarca defa sözleri vardır. STK'ların var mı? Var. Odaların var mı? Var. Peki, bunların hiçbirisinin sözü burada geçiyor mu? Hiçbirisinin itirazı üzerine tartışma yürütülüyor mu? O da yok.
Bunun gibi, meralara gelince meralarda da aynı şey. Şu anda tütün üzerinden konuşuyoruz, "Tütün 50 kilogramdan fazla olunca kaçakçılığa girecek, olmayınca böyle olacak..." deniyor. Buna benzer, yerli üreticinin kendi kararını verdiği, hiçbir yerde, hiçbir şekilde merkezî anlamda sözü yok ve merkezî bir yapılanmanın yani bu ülkenin yönetiminin yapısal sorunlarını biz bugün bir kez daha görüyoruz. Bakın, torba kanunlar yapısal sorunların ürünleridir.
Biz yıllardır "Demokratik cumhuriyet olsun." dediğimizde, "Yerinden yönetim olsun." dediğimizde bu sorunların karşısında olduğumuz için söylemiştik. Ne demiştik? "Eğer bir yerde kıyı talanıyla, kıyıyla ilgili bir karar verecekseniz o kıyıya sahip olan, oradaki yurttaşlar karar versin, onların kararı üzerine bir tartışma açılsın." dediğimizde bizi terörize etmiştiniz ve bu, aslında, demokratik cumhuriyetin, demokratik bir ülkenin olması gereken olmazsa olmaz koşuludur. Biz, buradan, o insanların nasıl yaşayacağına, kendi yaşam alanlarının nasıl bir şekilde sunulması gerektiğine karar veriyoruz yani daha doğrusu, AKP karar veriyor ve AKP'nin ittifakları karar veriyor; itirazların hiçbirinin karşılığı yok.
Şimdi sormak istiyorum: Tütün üreticilerinin sözlerini niye tartışmıyoruz? Burada, yerli üreticinin sözünü niye tartışmıyoruz? Yerli üreticinin ısrarı konusunda, nasıl yaşaması konusunda, nasıl bir üretime sahip olması konusunda niye onların sözlerini burada tartışmıyoruz? Niye illa sizin her dediğiniz şey doğru oluyor? Eğer öyle olmuş olsaydı, bugün, bu ekonomik kriz olmayacaktı. Eğer öyle olmuş olsaydı, bugün, bu ülkede bu kadar cinayet olmamış olacaktı. Eğer öyle olmuş olsaydı, bugün, bu talan, bu yıkım, bu yağmacılık olmayacaktı. Bakın, hiçbir tanesi yok, hiçbir tanesi yok.
Şimdi, meralar da özelleşecek, sanayiye açılacak. Peki, meralara, meraya sahip, o kentin dokusuna sahip olan halkın burada bir sözü var mı? O da yok.
Şunu ısrarla söylüyoruz: Biz "demokratik cumhuriyet, yerinden yönetim" dediğimizde bunlar için söyledik. Bakın, "Isparta'dakiler kendi kararlarını kendileri versin." dedik, "Diyarbakır'dakiler, Amed'dekiler kendi kararlarını kendileri versin." dedik. Bunlar en laik, en demokratik ülkelerde ve yerinden yönetim olan ülkelerde zaten uygulanan bir şey. Bu tekçi zihniyetler çok daha geride kalmış, maalesef ömrünü bitirmiş. Kendi ülkesi içinde barışı olmayan, hem kendi iç barışını kaybetmiş hem de dışarıda sürekli savaş hâlinde olan ülkelerin dışında kimse böyle bir yaşam biçimine, kimse böyle bir ideolojik biçime sahip değil.
Yine, bunun üzerinden şunu söylemekte fayda var: Bu 80 milyon dediğimiz ama aslında 6 milyonunu dışarıda tuttuğunuz, hatta, son dönemlerde belki 30 milyonunu da dışarıda tuttuğunuz halkın gerçekliğinden uzak, ihtiyaçlarına cevap vermeyen, üretimi esas almayan, tek başına bir zümreyi zengin eden, tek başına bir zümre üzerinden karar mekanizmasına sahip olan bir yapısal iktidarın, yapısal bir ideolojinin şu anda hepimiz neler yaptığını görüyoruz ve buradan tekrar ikaz ediyoruz: Önce, tarımdan geçimini sağlayanın, hayvancılık yapanın, tütün üreticilerinin -lütfen ve lütfen- kendi talepleri üzerinden burada siyaset yapın, onların talepleri üzerinden buradan bir yasa geçsin, onların talepleri üzerinden cevaplar buradan verilsin. Başka türlü, o insanları zorlayacak, daha çok yoksulluğa, yoksunluğa zorlayacak davranışlara gerek yok. O insanların da ihtiyaçlarına cevap vermek gibi bir sorumluluğa sahipsiniz çünkü iktidarsınız ve iktidar olmaktaki sorumluluğunuz da, zorunluluğunuz da bundan geçer diyorum.
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yiğitalp.