Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 23 |
Tarih: | 15.11.2017 |
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün 15 Kasım. Bundan tam seksen yıl önce Seyit Rıza yaşı 75'ten 57'ye indirilerek idam edilmişti. İdamdan önce son isteği sorulmuştu, "Saatimi oğluma verin." demişti. "Oğlunu da asacağız." demeleri üzerine "O zaman beni ondan önce asın." demişti fakat 17 yaşındaki oğlunun da yaşı 21'e çıkarılarak asılmıştı. İdam sehpasına giderken dahi cesaretinden tereddüt etmeyen Seyit Rıza, idamını izleyenlere "Evladı Kerbelâ'yız, bîhatayız, ayıptır, zulümdür, cinayettir." demişti. 15 Kasım 1937'de katli vacip görülen o insanları saygı ve hürmetle anıyorum öncelikle.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce görüşülen kıyılara dair düzenleme hakikaten çok büyük bir kötülük, daha doğrusu kıyıların satışına imkân sunan düzenleme, diğer düzenlemelerle beraber tam bir felaket.
On beş yıldır, kamuya ait her ne varsa özelleştiren AKP Hükûmeti şimdi gözünü kıyılara dikmiş durumdadır. Şunun çok iyi bilinmesi gerekir ve zaten Anayasa hükmüdür: Kıyılar kamunundur ve bu, 43'üncü maddesiyle Anayasa hukuku düzenlemesidir. "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır." der 43'üncü madde. "Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir." diyor. Açıkça Anayasa hükmünü de ihlal ederek getirdiğiniz düzenleme, yine ilgili geniş çevrelerden hiçbir görüş alınmadan ve bütün itirazlara rağmen geçmiştir. Eğer bir düzenleme getirilmek isteniyorsa koruma ilkelerinden vazgeçilmemeli, yerelleşme politikalarına uyumlu hareket edilmelidir. Bu ilkeyi yine göz ardı ettiniz.
Evet, vergide adaletten bahsediyoruz günlerdir. İçinde bulunduğumuz ortam itibarıyla da adaletin sağlanmadığı bu ortamda elbette, tabii ki vergi adaletinden söz etmemiz mümkün değil. Bu ülkenin yurttaşları olarak bizler yüzde 70'lere varan oranla dünyada en çok dolaylı vergi ödeyen yurttaşlarız. Vermesi gereken varlıklılardan alınamayan, daha doğrusu kaçırılan ve sonrasında affedilen vergiler arttıkça da halkın sırtına yeni vergiler yüklenmeye devam ediliyor. Bunu bu tasarıda da son birçok örnekleriyle görmekteyiz. Şirketlerin milyarları bulan vergi cezaları affedilirken halka MTV, ÖTV, Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na katkı diye çok sayıda vergi yükü bindirilmiştir. Bir yandan halk Hazine garantili projeler nedeniyle geçmediği köprülerin, yolların bedellerini öderken öte yandan devlet tahsil edemediği kaçırılan vergilerin peşine düşmüyor, yetmediği gibi bir de affediyor. Örnek vermek gerekirse Gelir İdaresi Başkanlığının geçtiğimiz ayki açıklamasına göre sadece akaryakıt firmalarının vergi kaçağı yaklaşık 4 milyar TL'yi bulmuştur. Enerji, Petrol, Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası Başkanına göre bu rakam akaryakıttaki vergi kaçağıyla ilgili buz dağının sadece görülen kısmını oluşturuyor ama biz ne yapıyoruz? Günümüzde çoğu hâllerde her aile için ihtiyaç olan araçların yakıt gereksinimi dolayısıyla herkesten eşit miktarda peşin olarak vergimizi alıyoruz, bu doğru değildir, halka bu kadar baskı yapmak yanlıştır. Bu basınç bir gün patlar sayın milletvekilleri. Elbette halkın buna bir cevabı olacaktır.
Evet, bu tasarıyla yine böyle olmaz dedik, devlet her sıkıştığında yoksul halk kesimlerinin üç kuruş parasına göz dikeceğine artık bir an önce serveti, rantı vergilendirmeli, orta sınıfın gelir vergisini artıracağına yüksek gelir grubunun vergi yükümlülüklerini artırmalıdır. Emin olun, bu tasarrufun sermaye sahiplerine gözle görülür bir etkisi bile olmayacaktır. Bunu nereden mi anlıyoruz? Gelir dağılımı eşitsizliğinde OECD ülkeleri arasında son sıra için Meksika'yla yarışırken, aslında, dolar milyarderleri sıralamasında da dünyada 12'nci sıradayız. Bu, anlaşılabilir bir şey değildir. "Ne yani, zenginimiz olmasın mı?" diyorsanız bu kadar yoksulluğun en alt sınırını gören bir ülkede bu zenginler gerekiyorsa olmasın, bunun adı servet düşmanlığı değildir, biz servetten adil bir vergi alınsın istiyoruz sayın milletvekilleri.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ertan.