GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:23
Tarih:15.11.2017

HDP GRUBU ADINA HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önce de bu konu hakkında Seyit Rıza, Saidi Nursi veyahut da Saidi Kürdi, Şeyh Sait ve arkadaşlarının mezar yerlerinin tespit edilmesi için defalarca bu Meclis kürsüsünde konuşuldu. Bizim partinin konu hakkında verdiği değişik soru önergeleri, araştırma önergeleri oldu fakat öyle görünüyor ki konu hakkında çok bir ilerleme kaydedemedik.

Değerli arkadaşlar, seksen yıl önce Seyit Rıza ve arkadaşları -Seyit Rıza'nın yaşı küçültülerek, oğlunun yaşı büyütülerek- idam edildiler ve kimsenin bilmediği... Arkadaşlar, ölülerden bahsediyoruz, biraz beni dinleyebilseniz. Maşallah...

BAŞKAN - Siz devam edin Sayın Özsoy.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Seksen yıl önce Seyit Rıza... Bundan birkaç ay önce de biliyorsunuz Ankara'da, burada Hatun Tuğluk'un naaşını biz defnedememiştik, çok çirkin saldırılar olmuştu. Kendisi de Dersimli. "Dersim tertelesi"nden birkaç yıl sonra doğmuş, birçoğunuzun tanıdığı Aysel Tuğluk'un annesi. Şimdi, orada öldürüyorlar, Dersim'de, mezarı yok. Ankara'da 75-80 yaşında bir yaşlı teyze ölüyor, defnedemiyoruz, "Toprağı kirletiyor." diye oradan çıkarmak zorunda kaldık. Yalan yok, iftira yok. İçişleri Bakanı doğru söylemiyor, ben kendim de oradaydım. Hayatta hiç duymadığımız çirkinlikte hakaretler duyduk orada, şoka girdik. Samimiyetle söylüyorum, konuşmuyorlardı, bağırmıyorlardı, samimiyetle söylüyorum, böğürüyorlardı ya! Küfür, hakaret, fiziki saldırılar... 30-40 milletvekili, Aysel Hanım cezaevinden çıkmış, oraya gelmiş, annesine yapılan hakareti görüyor. Neyse, çıkardık oradan, gönderdik Dersim'e; Ankara almıyorsa, bu toprak kabul etmiyorsa gönderdik Dersim toprağına. Yalnız oraya da gönderdik, orada da -işte dediğim gibi- Seyit Rıza'nın seksen yıldır kemiklerini arıyor torunları, hâlâ bulamıyorlar.

Değerli arkadaşlar, kavga olur, savaş olur, her şey olur da şu ölüye yapılan hakaretler, bu saygısızlıklar, bunlar çok eski değil; seksen, doksan yıllık bir tarihi var bunların.

Bakın, "Çağrı" filminin meşhur bir sahnesi var. Hani "Çağrı" filminde savaş oluyor ya... Bu, İslamiyet'in ilk dönemlerini anlatan "Çağrı" filminden, "The Message" filminden bahsediyorum. Orada savaş olur, birbirlerini öldürürler Müslümanlar ve onların karşısında olanlar, sonra savaşa ara verirler -görmüşsünüzdür o sahneleri- taraflar birbirlerinin ölülerini alsınlar diye zaman tanırlar, o ölülerini alırlar, götürür defnederler, sonra bir daha savaşa tutuşurlar. Savaş, tabii, olsun istemiyoruz ama kabilelerde bile baktığınız zaman -o "ilkel" deniliyor ya, "Biz kabile devleti değiliz, biz ilkel değiliz- ya, ölüye bir saygı vardır, suçu, günahı ne olursa olsun.

Defalarca konuştuk; bu mezarlar, özellikle bu 3 şahsiyetin mezar yerleri yani sadece aileleri için değil, Türkiye'de Kürtler, dindarlar, Aleviler için çok sembolik, çok kıymetli mezarlar bunlar, bunun bulunmasını istiyoruz. Şimdi niye Hatun Tuğluk'un meselesini anlattım size? Bakın, o tarihle, o kanlı tarihle hesaplaşmadığınız zaman, Seyit Rıza'nın mezarı nerede, cesedi, cenazesi nerede; bunun hesabını iyi yapıp, bunun araştırmasını yapıp bunu adil bir şekilde tesis etmediğiniz zaman, 80 yaşındaki Hatun Tuğluk da Ankara'da gömülmüyor, insanlar kendilerinde bu hakkı görüyorlar.

İçişleri Bakanına tam iki saat ulaşmaya çalıştık orada, 35-40 milletvekiliyiz; Ahmet Türk var, başka arkadaşlar var. Defnedeceğiz orada, İncek'te, vasiyeti bir de Hatun ananın, demiş ki: "Kızım cezaevinden çıkınca yakın olsun, gelsin, evimin karşısında beni ziyarete gelsin." Bak, kendisi istememiş Dersim'e gitmeyi "Ankara'da beni defnedin." demiş. Sonra İçişleri Bakanı çıktı, hepimizi yalanladı, dedi ki: "Kesinlikle küfür yok, hakaret yok, şu yok, bu yok..." Ve biz 40 vekiliz orada, bari bize bir parça saygısı olsun, desin ki... O kadar vekil arkadaş var ya, hepimiz bir ağızdan yalan söyleyecek değiliz. Sonra gitti, fotoğraflarını çekti, biliyorsunuz, meşhur o fotoğraf karesiyle filan. Bu İçişleri Bakanımız, ortada da işte, böyle hakaret gören cenazeler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Bu koşullarda bu talebimiz ne kadar karşılık bulur, bilmiyoruz ama ölülere olan bu hakareti bir sonlandırıp bu insanların, bu kıymetli insanların mezar yerlerini bulma meselesi de bugün olmasa da yarın, yarın olmasa da öbür gün bu Meclisin üzerine büyük bir sorumluluktur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özsoy.