GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:22
Tarih:14.11.2017

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına görüşülmekte olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 54'üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, 54'üncü madde mera alanlarının talanıdır, sermayenin doğayı katletmesinin fermanıdır. İktidarın her hazırladığı torba yasa bir öncekine rahmet okutacak duruma gelmiştir.

Daha önce, ikinci yasama yılının sonuna doğru görüşülen sanayi torba tasarısının görüşmeleri sırasında gündeme gelen fakat kamuoyu baskısıyla geri çekilen mera alanlarının organize sanayi bölgelerinin kullanımına açılmasına neden olacak konu tekrar bu torba yasayla gündeme gelmiştir. Meralar ıslah edilip bölgenin hayvancılık alanında gelişmesini sağlamak yerine, meraların bu şekilde sanayiye açılması ileride bölgede hayvancılığın bitmesi gibi telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır.

Çok gariptir, iktidar bir yandan kendi meralarımızı, tarım arazilerimizi inşaat alanına açarken diğer yandan yurt dışında mera kiralamaya başladı. Yani, kendi meralarımızı asıl amaçlarından çıkarırken, yurt dışında hayvancılığımızı ve tarımımızı devam ettireceğiz diye mera kiralamaktadır. Meralar değil, aynı zamanda insanların geçim kaynakları ellerinden alınıyor. Ağaca bakıp odun görenler, meraya bakıp sanayi bölgesi görüyor.

Değerli milletvekilleri, daha geçen hafta Bingöl, Muş, Bitlis'i ziyaret ettim. Bu yörenin son elli yılını çok iyi bilirim. Elli yıl, yarım asırdır. Meralarını, otlaklarını çok iyi bilirim. Bu alanlarda son elli yıldır bilimsel ve teknolojik hiçbir çalışma yapılmadığı açıkça ortadadır.

Bir topoğrafyayı ıslah etmek isterseniz yapacağınız ilk iş o sahanın drenaj sistemini ıslah etmeniz, daha sonra da sulama sistemi getirmenizdir. Bilahare de toprak analizleriyle iklime uygun tarım yapılması kararlaştırılır. Muş Ovası, hayvancılık için büyük bir potansiyele sahiptir. Bilim, teknoloji ve akıl kullanılmadan bu potansiyel aktif hâle getirilemez.

Bir Bakan çıkıp bu kürsüden Adnan Menderes'in bir seyahatinde -olmayan havaalanına nasıl gitmişse- uçakta Muş'u ilkbaharda görünce "Burası dünyanın cenneti." ifadesini kullandığından bahsetmişti. Tabiat olarak hakikaten güzel bir yerdir ama biz bunu ekonomik olarak bir cazibe merkezi hâline getirmezsek sadece ilkbaharda kırmızı laleleri seyredip hayal kurarsınız. Hayal de ne yazık ki sadece karnı tok insanların fantezisidir.

Sayın Bakana şunu tavsiye edeceğim: Bir dahaki seyahatinizde Muş Ovası'na inerken veya oradan havalanınca havaya, bulutlara bakacağınıza aşağıda topoğrafyaya bakın, yüzey sularının kendi mecrasını nasıl aştığını ve bu mevsimden sonra bazı tarlaların tamamen su gölü hâline geldiğini görürsünüz.

İşinize gelmeyince Hollanda'yı "kürdan cebimiz" gibi yakıştırmalarla küçümsüyorsunuz. Hollanda'nın denizi doldurarak toprak elde etmesine, kanal sistemleriyle drenaj sistemi geliştirmesine, daha doğrusu yoktan var etmesine karşılık bizler var olanı geliştirememişiz ve yok olmasına göz yumuyoruz.

Buradan Sayın Tarım ve Hayvancılık Bakanına da bir sorum var: Muş Ovası'nda drenaj ve sulamayla ilgili herhangi bir çalışmanız var mı? En azından araştırma veya proje aşamasında bile olsa 40-50 veya 100 hayvanlı küçük aile işletmeleri yapmayı tasarlıyor musunuz? Bunlara uygun olarak arazi birleştirmelerini düşünüyor musunuz? Gerçi arazi bölünmesini önleyen bir yasa var ama uygulanmıyor. Yoksa gene böyle bir torba yasayla kanunlaştı da torba delikti de yere mi düştü? Yoksa torba yasalaştıktan sonra işinize gelenleri uygulayıp diğerlerini torbaya kapatıp içine mi hapsettiniz? Biz sizlerden mera ıslahı ve toprak ıslahı beklerken sizler her zaman olduğu gibi yağmayı ve talanı planlıyorsunuz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)