Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 22 |
Tarih: | 14.11.2017 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birkaç gündür bu torba kanun üzerinde konuşuyoruz. Bence tek bir cümle söylenebilir: Bu torba kanunun bütünen derhâl çekilmesi. Çünkü gerçekten hani, böyle "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete." gibi bir torba yasa yani ne topluma faydası var ne şu anda gerçekten toplumun beklentilerini karşılayacak bir torba yasa ve gerçekten, daha önce de zaten uzmanlarından da görüş alınmamış şekilde önümüze konan bir torba yasa.
Hazır bu kadar ekonomiden, toplumun içerisindeki o durumdan söz etmişken aslında basına çok da yansımayan bir mevzu daha var, gerçekten özel bir ilgi gerekiyor bunu öğrenmek için: Dolar şu anda 3,9'u aştı, haberlerde yok; euro 4,59'u geçti, haberlerde yok. Evet, değerli arkadaşlar, ekonomik krizlerin geri dönüşü vardır, toplumlar ekonomik krizler yaşayabilir, dediğim gibi, bunun geri dönüşünün, bunu aşmanın yolları, yöntemleri vardır. Ama yolu ve yöntemi olmayan, geri dönüşü olmayan başka şeyler vardır; o da toplumda yaratılan ayrımcılık, toplumda yaratılan bölünmüşlük, toplumda yükseltilen nefret dalgası.
Bunun bir örneğini birkaç gün önce gördük, hepimiz tanık olduk, federe Kürdistan bölgesinde ve İran'da meydana gelen depremde, özellikle sosyal medya üzerinden çok sayıda nefret söyleminin yayıldığını gördük. Evet, hastanede çalışan müdür işinden çıkarılmış bugün, çok isabetli olmuş ama bu sadece bir kişinin münferit olarak bir söylemi değil aslında, toplumun her alanına sirayet etmiş bir durum olarak aslında karşımıza çıkıyor çünkü bunu ilk defa yaşamıyoruz değerli arkadaşlar. Van depremini hatırlayın, Van depreminde "7,4 yetmedi mi?" diye yine o dönem açıklamalar yapılmıştı. Yine bununla beraber, oraya güya yardım malzemeleri diye gönderilen paketlerden taş ve sopalar çıkmıştı. Ama "Acaba toplumun bu noktaya gelmesinin temel nedeni nereden kaynaklanıyor?" denirse bence herkesin kendini biraz sorgulaması gerekiyor, en çok da siyasetçilerin kendini sorgulaması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bütçe görüşmeleri sırasında özellikle bir milletvekilinin söyleminin toplumda nasıl bir etki yaratacağını görmek gerekiyor. Bir milletvekili, barış akademisyenleriyle ilgili şu cümleyi kullanmış: "Bu bildiriye imza atan hiçbir akademisyene, siyasetçiye, gazeteciye hiçbir ülkede yaşama hakkı bile vermezler, bırak hapishaneyi, yaşama hakkı bile vermezler."
Değerli arkadaşlar, bir siyasetçi, toplumun seçerek gönderdiği, kendine vekil tayin ettiği biri bu cümleyi kullanırsa toplumdaki yarılmayı nasıl önleyeceğiz biz? Bunun toplumda nasıl bir kelebek etkisiyle yayılacağını, toplumda iç çatışmanın, toplumda huzursuzluğun nasıl yükseleceğini tahmin edemiyor muyuz acaba ya da bu çok da bizim gündemimizde yok, çok da umursamıyor muyuz? Ne demek? "Yaşam hakkı bile tanımazlar." Bu, bence bütün herkes açısından kabul edilemez ve kınanması gereken bir cümle.
Yine, bir başka olaydan söz edelim. Amerika Birleşik Devletleri'nde -hatırlarsınız, AKP Genel Başkanı gitti- korumaları oradaki insanlara saldırdı ve bir Dışişleri Bakanımız Amerika'ya gitti, saldırganlarla kahramanmışlar edasıyla fotoğraf çektirdi. Bununla ilgili önerge verdik, önergemiz iade edildi. Peki, iade gerekçesi ne? Hiç. Kişiselleştirilme meselesi. Cevap verilemiyor mu? Yani şu soruya cevap verilemiyor mu, "Kabinenizde bulunan bakanların şiddet ve nefret saikiyle hareket eden saldırganlarla fotoğraf çektirdiğinden haberdar mısınız?" sorusuna cevap verilemiyor mu, yoksa, gerçekten, aslında, oradaki kişiler bütün Hükûmet ve iktidar sıraları tarafından kahraman olarak mı görülüyor?
Değerli arkadaşlar, saldırganlığı, saldırıyı, şiddeti bu kadar normalleştirmeyin.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Bunu siz mi söylüyorsunuz? Yapma Allah aşkına!
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Toplum nezdinde bölüştürmeyi, toplum nezdinde huzursuzluğu bu kadar yaymayın. Bakın, toplumdaki etkileri çok kötü oluyor.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Bu, sanal samimiyet! Az samimiyet ya!
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bakın, yarattığınız bu dil nedeniyle bir annenin cenazesi burada, bu topraklarda mezarından çıkartıldı ve bunun geri dönüşü yok.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Bunu kimse kabul etmedi zaten. Bunu kimse savunmadı zaten.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bir gün gelecek ki ekonomik krizi, vergileri unutabiliriz ama o gün gelecek ki Van depreminde olduğu gibi, Hatun Tuğluk'ta olduğu gibi, yine...
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Ama az samimiyet lazım, az samimi olun, bu konuda az samimi olun ya, başka bir şey söylemiyorum.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - ...bugün barış akademisyenleri için söylenenler gibi, toplum tarafından unutulmayacak ve bence hepimiz açısından bir utanç vesikası olacaktır.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Toplum sizin yaptıklarınızı unutmayacak, unutmayacağız.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Siz de utanacaksınız Ayşe Hanım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)