Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 22 |
Tarih: | 14.11.2017 |
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sayın Başkan, bu 48'inci madde, tasarının madencilik sektörünü ilgilendiren maddelerinden bir diğeri. Esasen bu madde değiştirilerek kabul edildi ve şunu söylüyor: "Bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında ihale edilecek II. Grup (c) bendi ve IV. Grup maden sahaları, 47 nci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında ihtisaslaşmış Devlet kuruluşları ile bunların bağlı ortaklıklarına devredilen maden sahaları, bu kuruluşlar ve bunların bağlı ortaklıkları ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ihale edilecek maden sahaları için işletme izni düzenlendiği tarihten başlamak üzere, ilk on yıl süreyle 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında ağaçlandırma bedeli hariç herhangi bir bedel alınmaz." Gene devamında, IV. Grup işletme izinli maden sahaları için de gene ağaçlandırma bedeli hariç diğer bedellerin alınıp alınmayacağını belirlemeye Bakanlar Kurulunu yetkili kılıyor vesaire.
Şimdi, Türkiye'deki toplam orman arazisi 22,5 milyon hektar civarında, maden ruhsatı verilen arazilerin orman arazileri içinde kalan kısmı da 12 bin hektar civarında. Bu çerçevede, bu madde metninde ifade edildiği şekliyle herhangi bir bedel alınmaması çeşitli şirketler arasında ayrımcılık yaratan bir husus. Aynı zamanda genel olarak hukukla da çelişiyor. Birbirleriyle aynı özelliklere sahip, ikisi de ruhsat almış olan işletmelerden birinin şu arazide, birinin bu arazide olması dolayısıyla birinden bedel alınıp ötekinden bedel alınmaması da kabul edilebilir bir durum olarak gözükmüyor. Öte yandan, orman idaresinin bu süreçte gelir kaybına uğrayacağı açık. Ağaçlandırma, yangınla mücadele gibi konuların da burada bütün bu uygulamalardan etkileneceği ortada. O nedenle, bu maddenin esasen kamu yararından çok belli maden şirketlerinin, ister gözetilmiş olsunlar ister gözetilmemiş olsunlar, belli arazilerde yer alan maden şirketlerinin işletme maliyetlerinin düşürülmesine yol açmayı gözettiği, bunun dışında, bir kamu yararı buradan doğmayacağı açık olduğuna göre, bu maddenin esasen Meclis tarafından kabul görmemesi gerekir. Grubumuz bu konudaki eleştirilerini Komisyonda da ifade etti ancak bu karşılık görmedi kısmen değişmekle birlikte.
Sonuç olarak, bir kere daha, bu torba yasadan şirketlerin kazançlı çıktığı, kamunun ve doğanın zarar gördüğü, esasen Adalet ve Kalkınma Partisinin uygulayageldiği iktisat ve çevre siyasetlerinin bir ikramiye olarak topluma takdim edildiği apaçık ortada. O nedenle, hem eşitlik ilkesi uyarınca hem doğanın korunması hem kamu yararının gözetilmesi bakımından bu maddenin reddedilmesi gerekir.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)