GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:22
Tarih:14.11.2017

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 43'üncü madde üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün vergi üzerine konuşuyoruz. Vergilerin silinmesinden, büyük şirketlere verilen birtakım muafiyetlerden ve buna benzer, daha çok sermayeyi güçlendiren, yoksulu daha çok yoksullaştıran, kendi içindeki bu gelir adaletsizliğinin derinliğini büyüten, makası açan bir dönemden geçiyoruz. Öyle ki vatan sevgisi diye bahsedilir; vatanı en çok sevenler nasıl tarif edilir? İşte, vergisini veren, askerliğini yapan ve bu temelde, kurallara riayet eden insanların vatanını seven, vatanı için iyi bir yurttaş olduğunu söylerler. Peki, bu ülkeyi yöneten yürütmenin başındaki insanlar ne yapıyor? Kendi çocukları ve kendileri üzerinden olabildiği kadar kendi şahsi hanedanını, ailesini daha çok nasıl kalkındırabilirim, daha çok nasıl zengin olabilirim ve bunun vergisini de vermemek üzere nasıl bir şey yapabilirim, nasıl bir... Nasıl denir? Öyle bir şey ki dikkat etmek istiyorum ama gerçekten, buna nasıl dikkat edeceğimi, nasıl tarif edeceğimi de düşünemiyorum. Çünkü bir insan 100 liranın 60 lirasını vergi olarak öderken ve vergi vermek zorundayken bu ülkenin Başbakanı ve çocukları gemileriyle, kazandıkları parayla bir kuruşun dahi bu ülkeye girişini sağlamıyor. En büyük millî ve yerli olduğunu da kendi söylüyor, kendi dışındaki hiçbir insanı da kabul etmiyor işin ilginç tarafı. Diyelim ki bir başka partinin bir üyesi bunu yapmış olsaydı, bir HDP'nin vekili bunu yapmış olsaydı, CHP'nin vekili yapmış olsaydı ya da herhangi bir farklı düşünceden biri yapmış olsaydı çarşaf çarşaf her gün gazetelere çıkacaktı, bunun üzerinden onlarca hikâyeler oluşturulacaktı, deyim yerindeyse linç edilecekti. Ama şimdi bakıyoruz, bu kadar açık, aleni ve kendisinin de kabul ettiği ve itiraf ettiği bir durumu şimdi siz aklama çabasındasınız, bu da daha büyük bir talihsizlik.

Evet, bizim durumumuz iyi değil, ülke olarak da durumumuz iyi değil. Her açıdan sıkıntılar yaşıyoruz. Vergi açısından sıkıntı yaşıyoruz, ekonomik kriz var, ölümler var ve var da var, sorunlar çok çok büyük ama çözüme yönelik bir davranış biçimi de maalesef olmuyor. Bakın, yoksullar daha çok yoksullaşıyor. Buna dair bir çözüm... Hadi gelin, bir çözüm bulalım, bunun için ne yapabiliriz, asgari ücreti artıralım mı ya da vergiyi düşürelim mi, asgari ücretteki vergi oranını düşürelim mi desek? Buyurun çalışmasını yürütelim, buna dair bir çalışma yok. Ya da gelin, iş cinayetleri üzerinden bir çözüm bulalım, güvencesiz çalışanlara karşı bir denetim mekanizması oluşturalım, buna dair bir şey de yok. Ve o olmadığı gibi şu an Turkcell'in, Telsim'in, GSM operatörlerinin de vergisini silme üzerinden bir yasa geçiyor. Çok yazık, gerçekten çok yazık. İleride bugünler anıldığında, bugünlerin hikâyesi yazıldığında, bugünlerin belgeseli yapıldığında şunlar çok rahat söylenilecek, denecek ki: Kaçak mazot için insanlar Roboski'de katledildi. "Kaçak mazot" dediler -tırnak içinde- Roboski'de katledildiler. Bir gecede F16 vurdu geçti, paramparça etti, hayvanların üzerinde götürüldüler ama bu ülkenin Başbakanı çocuklarıyla birlikte vergi vermemek adına gidip Malta'da yatırım yapıyor. Şimdi, o Başbakan olduğu için kimse ona bir şey söylemeyecek, iktidar olduğu için herkes onun dediği şeyi sahiplenecek, meşrulaştırmaya çalışacak; bir başka yerde köylü, yoksul köylü çocukları da Roboski gibi yerlerde F16'ların bombardımanı altında can verecek. Şimdi, bu kadar eşitsizliğin olduğu bir yerde siz vergiyi kimin adına konuşuyorsunuz? Kimi kolaylaştırıyorsunuz? Kimin hayatını kolaylaştıracaksınız bunlarla? Burada kolaylaştırılacak olan bir yoksul mudur, emekçi midir, memur mudur, yoksul köylü müdür, çiftçi midir? Değildir. Tek kolaylaştırılacak olan şey, tek güçlendirilecek olan şey sermayedarlardır. Bu ülke, Malta gibi ülkelerde offshore hesapları olanları bir taraftan hem aklamak, meşrulaştırmak diğer taraftan da daha çok nasıl zenginleştirmek, onun çabası içerisindedir. Yeri geldiğinde "En büyük vatansever biziz." dersiniz ama bu vatana 1 kuruşunuzu vermemek için ta yüz binlerce kilometre ötede kendinize göre yatırımlar yaparsınız. O yüzden, size önerim ve tavsiyemdir: Kimseyi millîlik ve yerlilik üzerinden tariflemeyin, kimseyi vatanseverlik üzerinden tartıştırmayın. Size şunu söylerler ve söyleme hakkına da sahipler: Vatanseversen, yerli ve millî bir politika izliyorsan, milyarlarca lira parayı önce gel kendi vatanında bir kaynak olarak kullan, yüz binlerce insan işsiz, onlara istihdam alanı yarat. Hem bunu yapma hem de herkese kendince bir suçlama, yaftalamada bulun. Bunun artık zamanı geçti, bunun artık bir karşılığı yok, bunun kimsede -nasıl denir- pratik olarak bir karşılığı yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Son bir cümle...

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Gidin halka, gidin sokaktaki insanlara bakın, insanlar inim inim inlerken, açlıktan, yoksulluktan mahvolmuşken, biz burada bunlara dair hiçbir çözüm geliştirmediğimiz gibi bu yoksulları daha çok yoksullaştırıyoruz. Çok yazıktır ki kaçakçılık üzerinden cinayetleri meşrulaştırırken, bu ülkenin Başbakanı ve Hükûmetin en başındaki insanlar, yürütmenin en başındaki insanlar kendi kişisel hesapları ve kendi ailesini daha çok zenginleştirme gibi bir çaba içerisindedir. Çok yazık; bu ülkeye yazık, Türkiye halklarına yazık.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)