Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 22 |
Tarih: | 14.11.2017 |
HDP GRUBU ADINA DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Uğultu var.
BAŞKAN - Evet, Genel Kurulda uğultu var. Sayın milletvekilleri, sayın hatibi dinleyelim.
Buyurunuz.
DİRAYET TAŞDEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Partimizin ve grubumuzun kadın cinayetlerinin araştırılması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Açıkçası kadınlara karşı işlenen hem siyasal hem ekonomik hem de sosyal saldırıları sadece "kadına yönelik şiddet" olarak tanımlamak bugün oldukça kapsayıcı değil, gerçekten bunu bir "şiddet" tanımı içerisinde tanımlamak oldukça güç çünkü yaşanan durumu bir kadın kırımı, bir cins kırımı olarak ifade etmek gerekiyor. Şimdi ben bu kadın kırımına ve cins kırımına yönelik gelişen bu saldırıları biraz istatistiki verilerle de paylaşmak istiyorum. Açıkçası bu verilerden de anlaşılacağı gibi kadınların aslında nasıl bir cins kırımıyla karşı karşıya kaldığını bir kez daha hep birlikte görmüş olacağız. 2017'nin ilk yedi ayında erkekler 170 kadın ve kız çocuğunu öldürmüş, 50 kadına tecavüz edilmiş, 126 kadın taciz edilmiş, 215 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunulmuş ve 237 kadına şiddet uygulanmıştır. 2009 yılında 562 cinsel suç işlenmişken 2015'te bu rakam 5.340'a çıkmış yani 10 kat artmıştır. Umut Vakfı tarafından paylaşılan 2016 yılındaki kadın cinayetleri haritasına göre, kadın cinayetlerinin yüzde 85'ini kocaları, sevgilileri, eski kocaları, ayrılmak istenen sevgilileri işledi. Türkiye'de her 2 kadından 1'i eşinden veya birlikte yaşadığı erkekten şiddet görüyor. Türkiye İstatistik Kurumuna göreyse ortalama 10 kadından 4'ü erkek şiddetine maruz kalıyor. Kadın cinayetlerinin 96'sı tüfeklerle, 90'ı tabancalarla, 8'i beylik silahlarla, 123'ü de bıçak, satır, balta, keser gibi kesici aletlerle olmak üzere, 317'si yani yüzde 80'i silahlarla işlendi. Yüzde 20'si ise yani 80 kadın ise dövülerek, boğularak, yüksekten atılarak katledildi. Türkiye nüfusunun yarısını kadınların yani 31 Aralık 2016 itibarıyla 39 milyon 771 bin 221 kadın ve kız çocuğunun oluşturduğunu düşünürsek ve bu nüfusun üçte 1'ini baz alsak bile yaklaşık en az 14 milyon kadın şiddete uğruyor hem de her yaşta, hamile olsa bile.
Türkiye, 2015 yılı Dünya Suç Endeksi'nde 147 ülke içinde 100'üncü sırada yer alıyor. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından geçen yıl yurt genelinde açılan davalardaki suç türlerine ilişkin araştırma yapıldı, illere ve coğrafi bölgelere göre Türkiye'nin suç atlası çıkarıldı. Buna göre, Türkiye'de 2011-2014 yılları arasında suç oranları yüzde 58 arttı. 2004-2014 yılları arasında şiddet, taciz ve tecavüz suçları 14 kat arttı. Son yedi yılda kadın cinayetleri yüzde 1.400 arttı. Açıkçası biz bu verileri de kadın kurumlarının, kadın örgütlerinin yoğun mücadelesiyle oluşturdukları rakamlardan aldık.
Dün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bir sunum yaptı kendi çalışmalarıyla ilgili ama maalesef kadın cinayetlerine, kadın şiddetine yönelik herhangi bir istatistiki veri paylaşmadı. Aslında rakamlarla da açığa çıktı ki kadına yönelik kırım ve cins kırımının hangi boyutlarda oluştuğunu biz bir kez daha göstermiş olduk. Dolayısıyla, bu kadına yönelik şiddette ve kırımda on beş yıllık AKP iktidarının rolü çok büyüktür. Çünkü kadına yönelik şiddet sadece evde, sokakta, cezaevlerinde değil, Meclis kürsüsüne kadar işlendi. Dolayısıyla, bu kutuplaştırıcı, bu cinsiyetçi, bu "Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum." beyanları, kadınların nasıl yaşayacağına, nasıl giyineceğine, kaç çocuk doğuracağına ilişkin telkinler kadınlara yönelik şiddeti gittikçe artırıyor. Dolayısıyla, toplumsal olarak aslında bir çürüme söz konusu. Sadece kadınlara yönelik değil, bugün, her gün sosyal medyada, gazetelerde sadece kadınların dışında çocuklara, hatta hayvanlara, doğaya, yaşlılara ciddi bir saldırı, ciddi bir şiddet furyasıyla bizler karşı karşıyayız.
AKP iktidarı kadınlara yönelik bu şiddeti önleme yerine, maalesef, kadınların kazanımlarına yönelik ciddi bir saldırı da gerçekleştirmiş durumda. Özellikle, kayyumlar eliyle kadınların açığa çıkardığı eşit temsiliyet, eş başkanlık, kadın kurumları, bu anlamda kadınların hakları gasbedildi. Kadınlara şiddete ilişkin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİRAYET TAŞDEMİR (Devamla) - Sözümü bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
DİRAYET TAŞDEMİR (Devamla) - Özellikle belediyelerde ya da kadın aktivistlerde bağımsız kadın örgütlerinin geliştirdiği dayanışma ağları, geliştirdiği şiddeti önleme danışmanlık merkezleri kapatıldı ve kadınlar aslında bugün bu dayanışma ağlarından mahrum bırakıldı.
Bugün şiddet içerisinde olan, şiddet sarmalı içerisinden kurtulmak isteyen ama herhangi bir mekanizmadan yararlanamayan kadınlardan ve şiddet görmeye devam eden kadınlardan da birinci derecede sizlerin sorumlu olduğunu da ifade etmek isterim. Dolayısıyla, bizler burada bir kez daha talep ediyoruz. Bu kadına yönelik şiddetin, kadına yönelik cinayetlerin politik ve ideolojik olduğunu bizler biliyoruz. Bunun için de Mecliste bir araştırma komisyonu kurulması gerektiğini, bu araştırma komisyonunun da kadınlardan oluşması gerektiğini düşünüyoruz ve bunu da tüm gruplara önerimiz olarak sunuyoruz. Ama, biliyoruz ki bu konuda da bir ret gelecek çünkü daha önce de kadına yönelik şiddete ilişkin bizler araştırma önergeleri istemiştik, reddedilmişti. Bunun yerine, aileyi koruma ve boşanmanın nedenlerini araştırma komisyonu, açıkçası, kadın hareketinin ve kadınların "boşanmayı önleme komisyonu" olarak ifade ettiği komisyon kuruldu. Bu komisyonda da kadınların haklarının nasıl gasbedileceği tartışıldı.
Hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)