GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:20
Tarih:09.11.2017

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sevgili Selahattin Demirtaş, dün gece Twitter'da binlerce insan "Demirtaş'ı çok özledik." diye "tweet"ler attılar, "Sazını, sözünü alsın, gelsin." dediler. Bizler de sizi çok özledik, buradan size bunu iletmek istedim. (HDP sıralarından alkışlar) Siz de yoksullardan yana olduğunuz için tabii ki bu torba yasayla ilgili yine yoksullardan yana konuşmayı tercih ederdiniz. Biz de sizlerin aynı şekilde sözünüz olamasak da bunu yapmaya, gayret etmeye devam edeceğiz.

Evet, aslında bu tasarının en çok konuşulması gereken maddesi, borçlanma limitini, görülmemiş biçimde, 37 milyar lira arttıracak olan 72'nci madde. Usulsüzce 2017 yılı için borçlanılabilecek maksimum miktarın üstüne çıkılıyor çünkü eğer o maddeyi geçirmezse Hükûmet memur maaşlarını ödeyemeyecek duruma gelmiş durumda.

Şimdi, borcumuz arttıkça Hükûmet zenginden alıp kamu yararına olmayan harcamalarını kısacağına internet kullanımına, evini kiraya verene, tütün üreticisine vergi yüklüyor. Nereye harcandığı belli olmayan savunma bütçesi yaklaşık 20 milyar lira arttırılıyor. Yetmiyor, kamu kaynaklarına göz dikiliyor, "Satmadığımız ne kaldı?" diye bakılıyor çünkü tüm fabrikaları sattık ülkedeki; çimento fabrikası kalmadı, kâğıt fabrikası kalmadı, tersane kalmadı, liman kalmadı. Yatağan Termik Santrali, Devlet Demiryollarının Samsun, Bandırma Limanları, TÜRK TELEKOM, TÜPRAŞ, TEKEL, Mey; hangi birini sayalım diyoruz. Bunların hepsi halkın dişiyle, tırnağıyla biriktirdikleriydi. Evi, arabası olmayan vatandaşın da kamusal varlığıydı bunlar.

Yetmedi; torba tasarıyla memurların, işçilerin lojmanları satışa çıkarılıyor, yazın çocuğunu götürdüğü tatil kampları satılıyor. Eskiden bir memur emekli ikramiyesiyle ev alırdı -ben kendi rahmetli babamdan da biliyorum- evi olmayan lojmanda otururdu. Şimdi, bu ülkeye hizmet veren kamu personeli 4 kişilik bir aileye bakıyorsa yoksulluk sınırında.

İnsanlar markette sürekli enflasyonla karşılaşırken gözü Hükûmette ve Mecliste. Bir nebze olsun rahatlamak, iş bulmak, kendisine veya çocuğuna güvenli bir gelecek kurmak isterken yüzünü döndüğü Meclis yine karşısına zamla çıkıyor.

Neden bu kadar çok borcumuz var? Çünkü hastanelerin, yolların, tünellerin hiçbirini Hükûmet yapmamış, yabancı şirketlere yaptırmış, "Şu kadar araba geçmezse, bu kadar hasta yatmazsa üstünü sana ben vereceğim." demiş. Bu projeler için şimdi şirketlere borçlu, 2018 bütçesinde açığa çıktı; köprüleri yapan şirketlere 3,6 milyar lira, şehir hastaneleri için 2,6 milyar lira ödeyecek. Üstelik daha açılacak onlarca şehir hastanesi ve doğa katili üçüncü havalimanı var. Gelecek sene bir de onların borçları bizi bekliyor.

Neden bu kadar borcumuz var? Çünkü "Oy alamıyorum." diye bu ülkenin halklarıyla savaşa giren bir parti başkanı var. Ülkede savaşa milyarlarca lira harcanıyor.

Neden bu kadar borcumuz var? İstanbul'da yapılan 5 metro ihalesi, belirlenen bedelin arkadaşlar, tam 1,2 milyar lira üstünde teklif veren firmalara verilmiş. İşte, bunlar hepimizin vergileri.

Neden bu kadar borcumuz var? Çünkü saray harcıyor da harcıyor: 1,2 milyon lira mutfağına, alınan malzemeye 26,5 milyon lira ve daha 300 odalık yazlık saray yapılacak. Neden bu kadar borcumuz var? Çünkü sürekli patronların borcu siliniyor bu torba yasada olduğu gibi.

Şimdi, bu kaynak... Bu harcamalardan kaynaklı bütçe açığını kapatmak için. Yine halkın malını satıp halkın ödediği vergiyi artırmaktan hiç mi utanç duyulmuyor?

Şimdi, Zonguldak'ta, Amasra'da maden işçileri madenlerden çıkıp evlerine gitmek yerine kendilerini madenlere kilitlerken, günlüğü 70 lira yevmiyeyle çalışan hal işçisi kadınlar 10 lira zam için greve giderken, sağlık işçileri otuz altı saatlik nöbetlerden yalnızca fiziksel olarak değil, psikolojik olarak yorgun düşüp kendi canlarına kıyarken, doktoralı işsizler İŞKUR'a başvururken hiç mi içiniz sızlamıyor ve bu yasayı getirmekten utanç duyulmuyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, ama epeyce yaptınız bugün, ben de istiyorum, hemen toparlıyorum.

BAŞKAN - Peki, toparlayın, son olsun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Evet, içinizde hiç mi yoksulluk çeken olmadı? Bu ülkenin Başbakanının oğulları yüzde 20'lik kurumlar vergisini ödememek için, bu millete borcu olanı vermemek için şirketini vergi cennetlerine taşıyorsa bu yasayı Meclise getirenlerin tek yapması gereken, mahcup olarak, bu yasayı geri çekmektir.

Ben özellikle, hazır, Ekim Devrimi'nin 100'üncü yıl dönümündeyken ifade etmek isterim ki tarihte bütün devrimler benzer şartlarda oluşur. Köylüler, işçiler yoksullukla boğuşur, ekmek fiyatları uçar. Fransa'da aristokratlar, Haiti'de sömürgeciler, onlar derler ki: "Bunlar, baldırı çıplaklardır." İşte, saraydakiler, Türkiye'deki saraya 30 milyon harcama yapılırken de onlar derler ki: "Baldırı çıplaklar." Ya da isterlerse desinler ki: "Çapulcular." Ama, nasıl bu insanlar sizi iktidara getirdilerse götürmesini de onlar gayet iyi bilirler.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)