GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:20
Tarih:09.11.2017

HDP GRUBU ADINA ERDAL ATAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin en önemli sorunlarından bir tanesi işçi ve emekçilere yönelik uygulanan politikalardır. Özellikle özelleştirme ve buna bağlantılı olarak taşeronlaştırma politikaları da ülkemizde iş güvenliğini önemli oranda ortadan kaldırmış, yoksullaşmayı derinleştirmiş, işsizliği artırmış, örgütlenmelerin önündeki engelleri de güçlendirmiş durumdadır. OHAL süreciyle birlikte, bu mesele daha fazla derinleştirilmiş, 150 bin emekçi işten çıkarılmış, yeni özelleştirmeler gündeme getirilmiş -bu torba yasada olduğu gibi- grev ve hak arama faaliyetlerinin hepsi de durdurulmuş durumdadır. Özellikle özelleştirmeler ve taşeronlaştırmayla birlikte, son on beş yıl içerisinde 125 tane büyük işletme olmak üzere birçok küçük işletmeyle birlikte kamusal kaynakların hepsi özel şirketlere satılmış durumdadır. 62 milyar dolar gelir elde edilmiş fakat bu gelir özel şirketlere yine kredi olarak sunulmuş durumdadır. Kâr eden bütün bu kamusal kaynakların özel şirketlerce alınması aynı zamanda, eş zamanlı olarak buralarda taşeronlaşma, redevans sistemi ve bütün emekçilere yönelik de iş güvenliği ve örgütlenme haklarının kısıtlanması olarak gelişmiş durumdadır. O dönemde yani bu Hükûmet iktidara geldiği süreçten bu yana yani bu on beş yıllık süreç içerisinde, kamu da dâhil olmak üzere 400 bin civarında olan taşeron işçi sayısı, 750 bini kamuda olmak üzere 2 milyon taşeron işçiye ulaşmış durumda. Bu, emek sömürüsünü yüzde 500 artırmış, yine aynı şekilde yoksullaşmayı da yüzde 500 oranında artırmış durumdadır. İşçi ve emekçiler, ucuz iş gücü, güvencesiz çalışma ve benzeri noktalarda önemli oranda sorunlarla karşı karşıya kalmış durumdadır. Taşeronlaştırmayla birlikte kontroller azaltılmış, işçi sağlığı, güvencesi önemli oranda -dediğimiz gibi- işlevsiz hâle getirilmiş, işsizlik 6 milyon düzeyine ulaşmış durumda, yine iş cinayetleri de önemli oranda artmış durumda. Denetimlerin azalması işçi ve emekçilere yönelik cinayetleri de artırmış durumda. On beş yıllık iktidar süreci içerisinde 20 bin işçi iş cinayetine kurban gitmiş durumdadır. Son bir yıl içerisinde yani bu 2017 süreci içerisinde de şu ana kadar 600'e yakın işçimiz ve emekçimiz maalesef, iş cinayetine kurban gitmiş durumdadır.

Maden alanlarında yitirdiğimiz... Kozlu, Soma, Şırnak, bunların hepsi bizim belleklerimizde kalın çizgiler olarak duran maden cinayetlerinin bir bölümüdür. Tüm bu sorunlara karşın, getirilen bu torba yasanın 51'inci maddesiyle, maalesef, Türkiye'deki Türkiye Taşkömürü Kurumu kurumlarının sorumluluğundaki kömür işletmeleri, kömür alanları bir bütünüyle özel şirketlere açılacak biçimde yasal düzenlemeyle önümüze getirilmiş durumda. Bütün bu politikaların kabul edilmesi hâlinde önemli oranda iş cinayetlerinin ve yoksullaşmanın artacağı açıktır.

Zonguldak maden işçileri de doğal olarak kendi yaşamlarına, iş güvencelerine, gelirlerine ve çalışma koşullarına yönelik yapılan bu saldırıya karşı elbette sessiz kalamazlardı. Onlar da 6 Kasım'da 3 bin işçiyle greve gittiler. Ama Hükûmet -işçilerin bütün bu sorunlarını bilmesine rağmen- grev karşısında geri adım atarak bu maddeyi işçilerin istediği biçimde düzenleyeceğini ifade etti. 8 Kasımda işçiler artık "Hükûmet bu noktada bir söz verdi, biz de rahat rahat işimize dönebiliriz." biçiminde iş yerine gittiklerinde, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü imzalı bir duyuruyla karşı karşıya kaldılar. Bu duyuruda şöyle bir şey yazıyordu: "Grevi örgütleyenlere 6.760 TL, greve katılanlara ise 944 TL ceza kesilecektir." biçiminde bir açıklamayla, bir ilanla karşı karşıya kaldılar. ILO sözleşmelerine göre, işçilerin kendi haklarına yönelik, örgütlenmelerine yönelik, yine bütün bu grev ve diğer haklarını almaya yönelik sürdürdükleri bu mücadelenin bu biçimde durdurulması asla kabul edilir değildir.

Zonguldak maden işçilerinin, Hükûmetin verdiği bütün bu söze karşın ve onlara yönelik bütün bu kamuoyu desteğine rağmen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Size de tamamlamanız için bir dakika verelim ama bir dakikaları keseceğiz herhâlde daha sonra.

Buyurun.

ERDAL ATAŞ (Devamla) - ...hayatlarını tehdit eden, çalışma koşullarını zorlaştıran bu maddeye itiraz etmeleri, greve gitmeleri gayet anlaşılırdır. Ama maalesef, bütün bu hak alma mücadeleleri Hükûmetin verdiği söze karşın bir tehditle karşı karşıyadır, buradaki işçiler de ağır baskı altındadır.

Biz, HDP olarak maden alanında uygulanan bu redevans, özelleştirme, taşeron ve güvencesiz çalıştırmalara yönelik getirilen politikaların tümünün durdurulmasını istiyoruz ve aynı zamanda, tarafların dâhil olduğu yeni bir yol haritasının hazırlanması için, maden emekçilerinin de dâhil olduğu, onların sorunlarını çözebilecek bir Meclis araştırmasının açılmasını talep ediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)