Konu: | Avukatların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 20 |
Tarih: | 09.11.2017 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında ben bu konuşmayı geçen hafta yapacaktım çünkü gün geçmiyor ki avukatlara bir operasyon yapılmasın ama tabii, gündemden çok uzak değil çünkü bu hafta tekrar bir kısım avukatlara operasyon yapıldı.
En son dün, ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı gözaltına alındı. Bugün de Yüksel Caddesi direnişinin 1'inci yıldönümünde basın açıklaması yapmak isteyen İHD'lilere saldırıldı ve İHD Genel Başkanı gözaltına alındı, serbest bırakıldığını duyduk ama tabii ki bunun avukatlara yönelik genel bir yaklaşım olduğunun farkındayız. Çünkü biliyoruz ki toplumda muhalifler ne zaman sindirilmek istense, ne zaman susturulmak istense, muhaliflere ne zaman toplu bir operasyonlar silsilesi yapılsa bunun bir ayağını da avukatlara yönelik operasyonlar oluşturuyor. Bunları tarihten de biliyoruz; KCK operasyonları... KCK operasyonları döneminde, Kürtlerin birçoğu, Kürt muhalifler... Yani Türkiye'de farklı düşünenlere karşı "KCK" adı altında bir operasyon silsilesi yapıldı ve onları savunmak isteyen avukatlara da yine bir operasyon yapıldı ve yıllarca avukatlar tutuklu kaldı, tabii ki, daha sonra, her zaman olduğu gibi serbest bırakıldılar.
Yine, yakın zamanda Nuriye ve Semih, sadece işlerini istedikleri için bir açlık grevine başladılar ve onları savunan avukatlar da Türkiye'nin dört bir yanında operasyonlara maruz kaldı ve birçoğu şu anda cezaevinde.
Yine, Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ'ı savunan avukatlar, Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatları geçen haftalarda bir operasyona maruz kaldılar ve şu anda Sayın Figen Yüksekdağ'ın avukatları da cezaevinde.
Yine, Antalya'da, Van'da, İstanbul'da sürekli olarak, dediğim gibi, avukatlara, savunmaya yönelik bir saldırı politikası geliştiriliyor. Tabii, bu, Türkiye'nin içerisinde olduğu hukuk sisteminden, yargı sisteminden bağımsız olarak değerlendirilemez ya da iktidarın hukuka, yargıya, tarafsız yargıya yaklaşımından da bağımsız olarak değerlendirilemez. Çünkü biz biliyoruz ki adalet akademilerinde hâkim ve savcılara ilk öğretilen şey "Avukatlardan uzak durun, avukatlarla görüşmeyin, avukatlarla herhangi bir kişisel ilişki geliştirmeyin." Şimdi, avukatlar da, savcılar da, hâkimler de aynı hukuk fakültelerinden mezun oluyorlar ama bir taraf yani tez ve sentez kısmı devletin kendi tekelinde tutuluyor yani tezi ortaya atan savcı iddialarda bulunuyor ama bunun karşısında antitezi oluşturan yani yargının üçüncü sacayağı olan savunma makamı dışında tutuluyor. Hatta adliyelerin koridorlarında bile bunu fark edebiliyorsunuz, savcı ve hâkimlerin yanında koruma orduları, avukatlar yaklaştırılmıyor. Tam da işte, bu düşüncenin sonucu olarak bugün Türkiye'nin dört bir yanında her gün avukatlara yönelik operasyonlar yapılıyor, her gün savunma cezaevlerinde tutuluyor. Tabii, bu koşullarda, Türkiye'de bağımsız ve tarafsız bir yargının olduğundan söz edilemez değerli arkadaşlar. Eğer savunma cezaevindeyse demek ki yargı yoktur, bağımsız yargı yoktur. Peki, insanlara bir iddiada, isnatta bulunan savcıların, hâkimlerin karşısında bunun antitezini, savunmasını oluşturacak cepheyi siz koruma altına almazsanız, her gün yargı sopasıyla bir şekilde onları sindirirseniz nasıl tarafsız, bağımsız bir yargıdan söz edersiniz. Avukatlar yaka paça gözaltına alınırsa, avukatlar demokratik bir tepkilerini ortaya koymak isterken birkaç metre ötenizde yerlerde sürüklenip gözaltına alınırsa, avukatların cezaevinde işkenceye uğradığı iddia edilip kolları kırılırsa biz nasıl tarafsız, bağımsız bir yargıdan söz ederiz. İşte, o yargının bir sacayağı şu anda düşmüş vaziyette, yargı yerlerde, bağımsız, tarafsız yargı yerlerde.
Yine, bununla beraber değerli arkadaşlar, bilmiyorum, haberiniz var mı, 100 küsur avukat farklı gerekçelerle, farklı soruşturmaların olduğu iddiasıyla şu anda soruşturmalardan yasaklanmış durumda. Yani avukatlar henüz haklarında kesinleşmiş bir hüküm olmadan, henüz bir karar verilmeden kendi mesleklerini yapmaktan menediliyorlar. Kimin eliyle? İktidarın yargısı eliyle, tek merkezden verilen talimatlar eliyle.
Değerli arkadaşlar, bağımsız yargı hepimiz için lazım, adalet hepimizin ihtiyacı olan bir şey. Ben de bir hukukçuyum, savunmanın olmadığı yerde hukukun artık gerçekten işletildiğinden söz edemeyiz. Hepimizin savunmaya bir gün mutlaka ihtiyacı olur, sizlerin de olur. O açıdan, bence yargının içerisinde bulunduğu bu durumdan kurtulması için hepimizin kendi cephesinden müdahale etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu, yargıya müdahale değil, tarafsız yargının inşa edilmesi için bir müdahale olmalıdır diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)