GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:18
Tarih:07.11.2017

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 502 sıra sayılı torba kanunun 8'inci maddesi üzerine grubum adına söz aldım.

Değerli arkadaşlar, yine bir torba yasayla karşı karşıyayız. Benden önceki hatiplerin de belirttiği gibi, torba yasalar yasama tekniği açısından oldukça sakıncalı ve aslında birçok kesimin kabul etmediği, eleştirdiği, itiraz ettiği düzenlemelerdir. Torba yasa mantığıyla getirilen her düzenlemenin, düzenleme yaptığı ilgili kanunu da onun bütünlüğünü de kurgusunu da bozan bir yaklaşımı vardır. Bu düzenlemede, yine bu torba yasada, yine bütün halkı ilgilendiren, 80 milyon yurttaşı ilgilendiren çok önemli düzenlemeler var ve ayrıca çok önemli itirazlar var, karşı çıkışlar var fakat görüşmeler boyunca tanık olduk ki bu itirazlar ne yazık ki dinlenmedi. Örneğin, az önce görüşülen 6'ncı maddenin, Danıştayın kararı olmasına rağmen, yargı kararına rağmen şu an yasalaştığına şahit oluyoruz. Bu düzenleme de 60 farklı yasayı ilgilendiren 130 maddelik bir tasarı bildiğiniz gibi. Dediğimiz gibi, itirazlarımızı biz Genel Kurulda da tekrar sunmak istiyoruz.

Genel olarak göze çarpan şey, getirilen vergi artışları ve Maliye Bakanına verilen yetkiler. En çok göze çarpan ve itiraz edilen kısmı bu. Anladığımız bir şey var, Hükûmet artık bütçede dikiş tutturamıyor. Ne bir yıllık mali planlamaları yapabiliyor ne de öngörülebilir bir disipline sahip. Yine, her gedik açıldığında bütçede Hükûmet dolaylı vergiler yoluyla bu işin sorumluluğunu ne yazık ki yurttaşlara yüklüyor. Serveti vergilendirmekte, rant getirisini vergilendirmekte isteksiz ve başarısız olan Hükûmet, örneğin 20 bin liralık aracı olan bir asgari ücretliden de aynı yakıt vergisini alıyor, 2 milyon liralık aracı olan sermayedardan da aynı yakıt vergisini alıyor, hatta aldığı o vergiyi daha sonra zengine iade ediyor. Şöyle ki, bir örnek vereyim: Bir şirket düşünün, şirketin patronu 4.750 liraya aldığı cep telefonunun 750 lirasını KDV'den, geri kalan 4 bin liranın dört yıl boyunca bin lirasını matrahtan düşerek vergi avantajı sağlıyor ancak o patronun yanında çalışan işçi -ki eğer alabiliyorsa tabii böyle bir telefonu- 4.750 lirayı ödüyor ve hiçbir vergi avantajından yararlanamıyor. İşte, Türkiye'de vergi yükü kimin omzundadır, bu küçük örnekten de çok rahat anlaşılabilir hâldedir.

Türkiye'de varlığı vergilendirmek yerine dolaylı vergiler yoluyla halktan para toplanıyor. Öyle ki vergi gelirinin yüzde 70'i dolaylı vergilerden oluşan Türkiye bu oranla 92 ülke içerisinde ilk sırada yer alıyor. En yakın takipçisi Meksika'nın vergi gelirlerinde dolaylı vergilerin oranı ancak yüzde 50'dir. Dünyada eşi benzeri görülmemiş oranlarla elektrikten petrole, doğal gazdan iletişime, yiyecekten giyeceğe, sigaradan içkiye tüm tüketim maddelerinin üzerine bindirilen ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergilerin yükü işçi ve emekçilerin omzundadır. Bu adaletsizlik hem yurttaşların vergiler altında ezilmesine hem de bir türlü engelleyemediğimiz kayıt dışılığın artmasına neden oluyor.

Oysa Türkiye'de de doğrudan vergilerin oranı OECD ülkelerinin ortalamasına yani yüzde 60'lar seviyesine dahi gelmiş olsa adaletsizlik ortadan kalkacak, yüksek gelir grubu vergilendirilebilecektir. Dolayısıyla temel sorun noktalarından biri budur. Bizim doğrudan vergi gelirlerini artırmaya yönelecek bir vergi politikasına, acilen, gelir vergisi reformuna ihtiyacımız vardır.

Değerli arkadaşlar, 2017 bütçesi hazırlanırken öngörülen açık 47,5 milyar liraydı ve açık hazine borçlanmasıyla karşılandı. Ayrıca yıl içerisinde Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Yasası'na göre borçlanma limitinde bir kere Bakan, ikinci kez de Bakanlar Kurulu kararıyla iki kez yüzde 5'er artırım yapıldı. Bu kanuni bir durum zaten. Ancak, toplamda 52,2 milyarlık borçlanma dahi Hükûmetin savaşa, silaha ayırdığı paraya yetmediği için bu tasarıyla Maliye Bakanı 37 milyar lira daha borçlanma hakkına kavuşmakta ve bu anlamda bu Meclisin bütçe hakkını da gasbetmektedir. Buna kesinlikle karşı çıkmalıyız hepimiz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; savaş, silahlanma, çatışma politikalarının ağır sonuçlarını bu ülkenin insanları çekiyor; evlerine gelen tabutlarla, gelirlerine gelen yeni vergilerle çekiyor. Kendi sermaye sınıfınızı yaratma hevesiniz bütçede onarılmaz gedikler açıyor. İşte kamu-özel iş birliği projelerinizin halkın parasını bu sermaye sahiplerine aktardığı göz önündedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Sayın Başkan, son bir dakika, cümleyi tamamlayayım sadece.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi ama.

BAŞKAN - Peki, hanımlara pozitif ayrımcılık da yapmış olalım hadi bugünlük.

Buyurun, bir dakikada tamamlayın.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Evet, 2016 yılında tütün ve alkoldeki ÖTV geliri tam 40 milyar olmuş ve biz bu paranın yüzde 20'sini yani 8 milyarını sadece iki kaleme yani Osmangazi Köprüsü ile Avrasya Tüneli'nin hazine garantilerine ödemişiz. Orta vadeli program açıklandığında da Hükûmet itiraf etmişti, "Silah alırken borçlanmamak için yeni vergiler salacağız." dendi.

Sürekli söylüyoruz, bu tasarı görüşmelerinde de söylemeye devam edeceğiz: Barışın maliyeti sıfırdır. Bölgemizde hemen her gün yeni bir siyasi gelişme yaşanırken mali disiplini korumak, bütçe dengesini sarsmamak istiyorsanız, 2001 krizinde olduğu gibi milyonlarca insanın bir sabah uyandığında yoksullaşmış olmasını istemiyorsanız barış politikalarına dönün, OHAL'i kaldırın diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)