GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:18
Tarih:07.11.2017

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Torba kanunun geneline dair bir konuşma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Zira torba kanun olmasına rağmen ve torbanın ötesinde bir yamalı bohça olmasına rağmen bu torbanın bütünü çok genel bir ekonomik anlayışı net bir biçimde ortaya koyuyor. Esasında torbanın kendisine baktığınız zaman iki şey çok belirgin: Bir tanesi, Türkiye'yi bugün bu ekonomik sıkıntılarla baş başa bırakmış olan anlayışın devamlılığı çok açık ortaya konuyor. Bununla beraber, ikincisi, ortaya çıkmış olan yıkımın faturası da doğrudan bu yıkımın altında zaten eziliyor olan vatandaşa yükleniyor.

Esasında 127 maddelik bu kanunu 4 temel maddede özetlemek mümkün. Bu torba kanun her şeyden önce bir borçlanma kanunudur, üstelik ülke zaten son on beş yılda gittikçe artan bir borç yükünün altında ezileceği bir ekonomik düzene iktidar tarafından mahkûm edilmiş olmasına rağmen. Yani zaten borçluyken bu borçluluğu artıracak bir kanunla karşı karşıyayız. Rakamlar açık söylüyor; 2001'in ilk çeyreğinde tüketiciler, üreticiler, finans sektörü, kamu hep beraber baktığınızda millî gelirin yüzde 144'ü kadar bir borçlu ülke var; 2017'nin ikinci çeyreğinde bu borçluluk oranı yüzde 212'ye çıkmış vaziyette. Şimdi, bu kanunla bu borçlanmayı artıracaksınız.

Bu kanun, borçlanmanın ötesinde, üretene, emekçiye, tüketiciye bir vergi artışı kanunudur. Üstelik verginin yükü zaten emekçinin omzunda, verginin yükü zaten üretenin omzundayken bunu artıracak maddelerle dolu bir torba yasa getirdiniz.

Bu kanun, aynı zamanda kurumsal çöküşü derinleştirme kanunudur. Bu çöküşün maliyetinin, her gün ülke risk primini artıran sizler sayesinde artan faiz yoluyla, değer kaybeden Türk lirası yoluyla ve Türk lirasındaki değer kaybını durdurma becerisini çöktüğü için kaybetmiş kurumların telafi edilemez zararlarıyla vatandaş altında eziliyor. Sadece son bir ay içerisinde Türk lirası kurumsal çöküşün sonucunda 30 kuruş değer kaybetti, Merkez Bankasının müdahalesi 2 kuruşluk bir değer kazancına yol açtı. Şimdi, buna ek, mali disiplini de çöpe atıyorsunuz. Bu torba yasayla Türkiye'nin makroekonomik çerçevesini yok ediyorsunuz.

Bu torba yasa, aynı zamanda bir rant düzeni devam ettirme kanunudur. Üstelik bu rant düzeni Türkiye'de işsizliği, gerçek işsizliği yüzde 17'ye ulaştırmış, 6 milyon vatandaşımızı umutsuz bırakmış, işsiz bırakmışken. Yani özetle, iki şey yapıyorsunuz; bir, var olan hataların faturasını vatandaşa yüklüyorsunuz; iki, bu faturayı ortaya çıkarmış olan çarpık düzeni devam ettirecek her tür unsuru bu torba yasaya dâhil ederek gelecekte artacak bir faturayı da vatandaşın karşısına koyuyorsunuz.

Bu kanun, üreten değil, rantı besleyen ekonomik anlayışınızın -zaten hazıra dağ dayanmaz misali- çöküşünün ve o çöküşün bütçe dengelerini bozuşunun ispatının ta kendisi. Şimdi bozulan o dengeyi borçlanmayla, şimdi bozulan o dengeyi vergi artışlarıyla 80 milyona yıkıyorsunuz ve betonlaşmayı devam ettirerek aynı tahribatı doğada da devam ettiren bir yaklaşım sergiliyorsunuz. 2000'lerin başında yasal düzenlemelerle getirilmiş olan mali disiplin, 37 milyarlık ek bütçe getirmeden talep edilen ek borçlanmayla, bugün, bu torba yasayla çöpe atılıyor. Zaten 53 milyar bir borçlanma yapılmışken hiç gerekçe gösterilmeden 37 milyar daha borçlanmayı vadediyorsunuz.

Diğer yandan, ağustos ayında düşürmeyi konuştuğunuz kurumlar vergisini bu torba yasayla daha birkaç ay sonra artırıyorsunuz. Yani döviz oynaklığı yarattığınız yetmemiş gibi şimdi ülkeye bir de vergi oynaklığı dayatıyorsunuz. Bunları yaparken de var olan rant düzeninin temelini oluşturan inşaat ekonomisini sürdürmek için meraları ve kıyıları beton yığınına açıyorsunuz. Yani bir yandan doğayı ve bir yandan da o doğanın üzerinde yaşam mücadelesi veren 80 milyonu, bugüne kadar kurduğunuz rant düzeninin altında ezildikleri yetmiyormuş gibi, şimdi bu düzeni pekiştirmek için ortaya koyduğunuz tabloyla daha da eziyorsunuz. Tercih açık: Tercihiniz Türkiye değil, tercihiniz saray; tercihiniz emek değil, tercihiniz rant.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)