GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:16
Tarih:01.11.2017

AYCAN İRMEZ (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime ilk önce bütün dünya insanlarının desteklediği ve Orta Doğu halklarının devrimi 1 Kasım dünya Kobani gününü kutlayarak başlamak istiyorum. Ayrıca, Kobani direnişinin zaferinde rol alanları da buradan saygıyla selamlıyorum.

Hakikaten bu ülkede sanki her şey güllük gülistanlık ve tüm sorunlar çözüme kavuşmuş gibi, maalesef, bir iktidarla karşı karşıyayız. Ne yazık ki şunu bir kez daha anladık ki iktidar yolsuzluk oranlarının had safhada olduğu bir dönemde böylesi bir tasarıyı yani böylesi bir kurumu gündeme getirerek... Asıl burada amaçladıkları şey, kendi yapmış oldukları yolsuzlukların üstü kapatılmak istenmektedir.

Asıl olan, sorunları aslında burada dile getirmek gerekiyor ve o sorunlara çözüm bulmak gerekiyor. Bu sorunların başında, hepiniz biliyorsunuz ki 4 Kasıma üç gün kala... Yani partimiz üzerinden yürütülen demokratik siyaseti işlevsizleştirme sürecinin bir parçası olarak, 4 Kasım 2016 tarihinde, parti eş başkanlarımız, grup başkan vekilimiz ve milletvekillerimize yönelik beş ilde gece yarısı eş zamanlı olarak operasyon gerçekleştirildi. Bu operasyon tek merkezden ve hukuksuzca yürütülen bir operasyondu. Öyle ki eş başkanlarımızın, milletvekillerimizin gidecekleri cezaevleri bile önceden ayarlanmış, süreç ne yazık ki önceden başlatılmıştı.

Türkiye siyasi tarihine damga vuran ve demokratik siyasete yönelik gerçekleştirilen bu müdahale, Türkiye siyaset tarihine "4 Kasım siyasi darbesi" olarak geçmiştir. Bu operasyonların dayanak noktasını oluşturan fezlekelerde, ne yazık ki, cuma namazına katılmanın örgüt propagandası olarak ifade edilmesinden Yüksekdağ'ın seçim broşüründeki fotoğrafının suç unsuru sayılmasına kadar, hukuk, ahlak ve hatta akıl dışı suçlamalar mevcuttur. Bu durum tutuklamaların siyasi karar doğrultusunda gerçekleştirildiğinin en önemli kanıtlarındandır aslında.

Eş genel başkanlarımız ve milletvekillerimiz bir yıldır rehin alınmış durumdalar ve bulundukları cezaevlerinde ne yazık ki tecrit altındalar. Bu bir yıl içerisinde 5 arkadaşımızın vekilliği gayrihukuki bir şekilde düşürüldü ve bundan sonra da bu yönteme devam edecekleri görülüyor. 9 arkadaşımız hâlâ cezaevinde rehin tutulmakta ve savunma hakları da ne yazık ki engellenmekte. Anayasa Mahkemesinin vekillerin yasama faaliyetlerinin engellenemeyeceğine dair emsal kararları olmasına rağmen mahkeme heyetlerinin adil değil, tamamen siyasi davranmalarından ötürü arkadaşlarımız cezaevinde tutulmaya devam ediliyor.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin demokratikleşmesinde kilit noktada bulunan ve toplumsal barışın tesis edilmesinde demokratik siyaseti çözüm gücü hâline getirebilecek önemli bir aktör olan Sayın Abdullah Öcalan da İmralı sistemi içerisinde ağır ve mutlak tecrit koşullarında bulunmaktadır. Sayın Öcalan, on sekiz yıldır, hiçbir evrensel hukuk normunda karşılığı bulunmayan keyfî ve insanlık dışı uygulamalarla karşı karşıyadır, 5 Nisan 2015 tarihinden beri derinleştirilmiş tecrit koşullarındadır. En son on dört ay önce aile üyelerinden birisiyle görüşmesine izin verilen Sayın Öcalan'dan on dört aydır hiçbir şekilde haber alınamamaktadır. Sağlık ve güvenlik durumunun açıklığa kavuşturulması için ailesi ve avukatlarının yaptığı başvurular sonuçsuz kalmakta ve geçiştirilmektedir. Bu durum Türkiye toplumsal yaşamının ve barışının altını dinamitleme çabasından başka bir şey değildir.

Bu konuyla ilgili Barış Annelerimiz bir hafta önce İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu'ndan bir randevu talebinde bulunmuştu. Mustafa Yeneroğlu bir hafta öncesinde bu talebimize "Evet." demesine rağmen ne yazık ki bugün annelerimizi yani Barış Annelerimizi kapısından geri çevirmiştir. Bu hak hiçbir şekilde sizin hakkınız değildir. Yani kalkıp Barış Annelerine bir hafta öncesinde randevu veriliyor, bugün annelerimiz gelip bu konuyu Türkiye'nin barışı için ve demokrasisi için ve Türkiye'nin bir daha kaos yaşamaması için bu konuyla ilgili kendileriyle görüşmek istiyor ama ne yazık ki bu talep daha önce kendisine iletilmiş olmasına rağmen kendisi bu talebi kabul etmiyor. Her şeyde talimatvari bir şekilde çalışıldığını burada da gördük bir kez daha maalesef.

Sayın Başkan, bir dakika daha alabilir miyiz?

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, bir dakika daha veriyorum.

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Yani aslında Sayın Yeneroğlu'nun buradaki korkusu neyin nesidir? Hatta benimle bizzat telefonda görüştü. Kendisine bu hukuksuzluğu iletmemize rağmen ne yazık ki kendisini ilgilendirmediğini... Evet, sizi bizzat ilgilendiriyor çünkü eğer bugün bu Meclis çatısı altında İnsan Hakları Komisyonunun Başkanı iseniz bu hukuksuzluk bizzat sizi ilgilendiriyor ve üzerinize düşen görevi bir an evvel yerine getirmek zorundasınız.

Ayrıca, tarihsel...

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Sayın Yeneroğlu kendisine dürüst davranmadığınızı söylüyor. Filiz Hanım'a sorun.

BAŞKAN - Sayın Yaşar, lütfen...

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Hayır, bizzat dilekçemiz...

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Dürüst davranmadığınızı söylüyor.

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Şu an telefonum yanımda değil.

BAŞKAN - Sayın Yaşar, müdahale etmeyin lütfen.

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Bizzat dilekçemiz de mevcuttur.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Sayın Yeneroğlu aldatıldığını söylüyor.

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Hangi konuyla ilgili olarak kendisiyle bizzat görüşeceğimize dair dilekçemiz şu an yanımızda. Telefon yanımda olmadığı için şu an size gösteremiyoruz.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Dürüst davranmadığınızı söylüyor.

BAŞKAN - Sayın Yaşar...

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Biz herkese karşı da gayet dürüst davranıyoruz.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Sayın Yeneroğlu burada yok Sayın Başkanım.

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Sizin gibi yalan söylemiyoruz hiç kimseye, bunu da buradan belirtmek istiyorum.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Çok net yalan söylüyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın İrmez, siz de itham etmeyin lütfen kimseyi.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Yalanı bir politika olarak devam ettiriyorsunuz. Çok ayıp.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bunun için mi geldiniz, oturdunuz oraya ya?

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Siz ona devam ediyorsunuz, sürdürmeye de devam ediyorsunuz.