GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:16
Tarih:01.11.2017

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 4 Kasıma üç gün kaldı. Bu vesileyle, 4 Kasım darbesinin yıl dönümünde hâlâ eş genel başkanlarımızın ve milletvekillerimizin cezaevinde rehin tutulduğunu hatırlatarak hepsine saygı ve selamlarımı göndermek istiyorum.

İkinci olarak da 1 Kasım dünya Kobani günü. Arkadaşlarım da ifade etti, orada gerçekten özellikle kadınların etkin mücadelesiyle özgür, eşit bir yaşam oluştu. Ben onları da kutladığımı ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, helal akreditasyonla ilgili partimizin görüşlerini ifade ettik ve daha devam edeceğiz ama ben size Adana Kürkçüler Cezaevinde yaşandığı iddia edilen, intihar olduğu iddia edilen bir ölümden söz etmek istiyorum çünkü çok önemli bir şey. 29 Ekim 2017 tarihinde Kürkçüler Cezaevinde Mehmet Kil'in -25 yaşında- gece saatlerinde intihar ettiği iddia ediliyor. Ertesi gün, saat 13.00'te Batman'da oturan ablası aranarak kardeşinin cenazesini alması gerektiği söyleniyor, öldüğü söyleniyor. Ablası da "Ne oldu?" diye sorunca "İntihar etti." şeklinde bir cevap veriyorlar. Daha aileye bilgi gitmeden intihar ettiği ya da öldüğüne ilişkin -neyse olay- hemen polis bütün sokakları tutuyor ve aileyi kuşatıyor Adana'da mahallede. Ben bizzat aileyle, avukatlarla, hepsiyle görüşerek, dosyaya bakarak bu bilgileri paylaşıyorum.

Peki, nasıl olmuş intihar? İntihara ilişkin veriler ne? Dosyada, baktığım kadarıyla, 2-3 kare fotoğraf var. İntihar etme sebebi olarak şu gösteriliyor: Duş fıskiyesine kemerle kendisini astığı iddia ediliyor. Bir kere her şeyden önce, duşun o borusunu hepimiz biliriz, o boru kaç kilo kaldırır, bunu sizlerin takdirine sunmak istiyorum. Bir kere maddi olarak imkânsız bir şeyden söz ediyoruz. İkincisi, kemer, gerçekten cezaevine alınıyor mu? Nasıl alınıyor? Bir kemer o fıskiyeye bağlanabilir mi? Tabii, bunların hepsini soruşturmada ileri sürüyoruz. Üçüncüsü, asılı vaziyetteki fotoğraflarda ayaklar yerde ve dizleri bükük vaziyette, ayaklar yerden kesilmemiş vaziyette.

Değerli milletvekilleri, bu değil tabii ki sadece. Avukat, giriyor, ölüm muayenesine ve otopsiye; avukata otopsi raporu bugüne kadar da verilmedi, bugün 1 Kasım, hâlâ otopsi raporu -hiçbir şekilde gizlenemeyeceği hâlde- avukata, soruşturmada aileyi temsil eden avukata verilmedi.

İçeride kendisiyle beraber 2 kişi daha kalıyor ve bunlar o gece on ikiye kadar oturduklarını, gayet iyi olduklarını, kitap okuduklarını, Mehmet'in aşağıda kaldığını ve sabah sayımında uyandıklarını söylüyorlar. Yani o intihar olayından hiçbir şekilde haberleri yokmuş.

Şöyle bir şey var: Taziye çadırı kurulmasına izin verilmiyor. Bunlar da yan veriler. Polisler müdahale ediyor taziye çadırına, "Siz taziye çadırı kuramazsınız; ha içerideki terörist, ha dışarıdaki terörist." diye aileye ciddi hakaretler ve tazyikli suyla, TOMA'larla müdahale ediyorlar. Bu da yetmiyor; mezarlıkta halası silahla tehdit ediliyor ve -kendileri saydıklarını söylediler, onların söylemini söylüyorum- cenazeye gelenlerin kırk kamerayla mezarlıkta gözetlendiği ve hepsinin tespit edildiği söyleniyor. Bir gün önce ağabeyiyle görüşüyor, 23 Ekimde ve başgardiyanla önünde tartışıyorlar, başgardiyan ona diyor ki: "Senin ölün çıkacak buradan." Şimdi, bunlar maddi ceza hukuku açısından veriler.

Değerli milletvekilleri, biz, kesin cinayettir demiyoruz. Soruşturma makamı devam ediyor, avukat arkadaşlar ilgileniyor, aile takip ediyor ama bu verilerle, bu işin intihar olmadığı konusu çok güçlü karine olarak ortada duruyor. Çünkü her şeyden önce, ası böyle yapılmaz ve gerçekten, Kürkçüler Cezaevinin baskılarla, işkencelerle -vekili olduğum ilin- bilindiğini de ben gayet yakından biliyorum, takip ediyorum.

Biz geçen konuşmamızda, cezaevleri, hapishaneler işkencehaneye dönüştü dedik, şimdi, ölüm merkezlerine dönüşme riski var. Orada can güvenliği var mıdır? Bizce yoktur. O cezaevinde yaşayanlar, bundan sonra kendilerini nasıl özgür hissedecekler? Biz Adalet Bakanlığının da bu konuda idari soruşturma açması gerektiğini önemle söylüyoruz. Soru önergelerimizi verdik, araştırma önergemizi de yarın veriyoruz, Meclisi de bilgilendirme ihtiyacı duyduk.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)