GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:16
Tarih:01.11.2017

MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, öncelikle bizleri ekran başında izleyen aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Konumuz çok önemli. Konumuz eğitim, konumuz çocuklarımız, her birimizin belki doğumu itibarıyla vatana millete hayırlı olmasını temenni ettiğimiz en önemli varlıklarımız. Milliyetçi Hareket Partimizin grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Eğitim doğum itibarıyla başlar, ölüme kadar devam eder ama eğitimin en önemli ayağı aslında okullar ve öğretmenlerimiz. Buradan, konuşmama başlamadan önce, sözleşmeli öğretmenlerimizin feryatlarını kürsüden duyurmak istiyorum. Her birinin aklı çocuklarında, eşlerinde ve her biri aslında "Ertesi gün evime ekmek götürebilecek miyim, sözleşmem sona erecek mi?" kaygısıyla maalesef gününü geçirmekte ve büyük bir travma içerisinde. Bunlarla ilgili ayrım yapılmaksızın atamalarının yapılması şart. Bu konuyla ilgili özellikle olumlu bir refleksin gösterilmesi gerekmektedir.

"Eğitim" dediğimizde hepimizin beklediği, eğitimin kazanımları. Kazanımların başında millî şuur geliyor, manevi değerler geliyor. Uzun zamandan beri hepimiz aslında şunu belki bir düşünüyoruzdur: Çocuklarımızda ne eksik? Neyi alamıyoruz çocuklarımızdan veya neyi veremiyoruz? Anne baba olarak biz mi eksik yapıyoruz, eğitim sisteminde de mi eksiklikler var? Eğitim sistemine baktığımız zaman, kuşkusuz, on beş yıllık iktidarlık döneminde 7 bakan değişimi olmuş, 22 adet köklü değişiklik yapılmış, buna sınav sistemi de dâhil olmak üzere. Bu değişiklikleri yapalım ama deneme yanılma, eğitimde özellikle, çok büyük travmalara yol açıyor. Öncelikle çocuklarımızda, sonra ailelerde millî eğitim sistemine güvensizlik olarak karşılık buluyor ve devlete güvensizlik olarak sonuçlanıyor. Bizler "Eğitim sisteminde kalıcı bir reform yapalım." dedik ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde de bunu kalıcı olarak yazdık ve yönlendirmeli eğitim modeliyle birlikte sınavsız eğitim sisteminin Türk toplumu için faydalı olacağını dile getirdik.

Bu konuyla ilgili biraz daha açacak olursak, eğitim sistemi kadar eğitim müfredatı içerisinde yer alması gereken derslerin önemini hepimiz biliyoruz. Millî şuuru nasıl vermeliyiz? Eğitim müfredatında yer alan dersler ve o derslerin içerisinde kullanılan eğitim materyallerine kadar özenle seçilmelidir. Bunu yapıyor muyuz? Ben yapmadığımıza inanıyorum ya da yeteri kadar yapılmadığına inanıyorum. Eğitim müfredatını belirlerken millî şuuru nasıl verelim, manevi değerleri nasıl aktaralım, evlatlarımızdan vatana, millete hayırlı çocuklar nasıl oluşturalım, sadece not başarısı yüksek çocuklar olmasın, millî şuurunu bilsin, manevi değerlerini bilsin, bunu çok iyi düşünmemiz gerekiyor.

Bununla ilgili bir araştırma komisyonu kurulmalı ve tüm partiler hep birlikte uyum içerisinde Türkiye genelinde araştırmalar yapmalıyız. Akademisyenlerle, öğretmenlerimizle, velilerle, öğrencilerle sıkıntılar masaya yatırılmalı ve bu dersler incelenmeli. Derslerin arasında, belki hepinizin dikkatini çekecek, kanun teklifi olarak da şu anda komisyonda bekleyen adabımuaşeretle ilgili kanun teklifimiz vardır Milliyetçi Hareket Partisi olarak. "Adabımuaşeret" dediğimiz vakit görgü kuralları geliyor aklımıza. Hepimiz özlemedik mi otobüse bir büyük bindiği zaman ayağa kalkan çocukları? Hepimiz özlemedik mi sokakta elinde yemek yemeyen insanları? Hepimiz özlemedik mi biz konuşurken susan insanları? Evet, hepimiz eminim ki görgü kurallarına uygun olarak hareket eden, davranış eğitimine önem veren insanlar olsun isteriz.

Hitabet dersleri olmalı eğitim müfredatında. "Hitabet dersleri" dediğimiz vakit de yine çocuklarımızın birbirleriyle iletişim kuramadığından, bizimle konuşmadığından, iletişime geçmediğinden de şikâyetçi değil miyiz? Eminim her birimiz şikâyetçiyiz. Peki, bu şikâyetimiz varken, bizler bunu ailede mümkün olduğu kadar vermeye çalışırken, 7 yaş itibarıyla çocuklarımızı kıymetli öğretmenlerimize de "Eti senin, kemiği benim." ünlemiyle verirken beklediğimiz ne? Bizimle iletişime geçen, gününü bile anlatan çocuklar. Ama bunlar yapılıyor mu? Yapılmıyor. Demek ki eğitim müfredatında yer alması gereken derslerle ilgili, adabımuaşeret başta olmak üzere, hitabet dersleri, diksiyon dersleri...

Kelimeleri yutan çocuklarımız var. Neden acaba bunlar böyle oluyor? Küçücük bir telefonun içine dünyasını sığdırıp hiç konuşmadan kısaltma kelimelerle konuşuyor çocuklarımız. Gelin, hep birlikte... Burada iktidar partisinden ben rica ediyorum. Sayın Başkan Vekilimize de ben Danışma Kurulunda söyledim. Dedim ki gerçekten bir uzlaşma...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ARZU ERDEM (Devamla) - Rica etsem biraz...

BAŞKAN - Peki, bir dakika daha ek süre vereyim size.

Buyurun.

ARZU ERDEM (Devamla) - Bu konuyla ilgili bir uzlaşma olmalı. Tüm partilerin en büyük hassasiyeti çocukları ve evlatlarımızla alakalı eğitim sisteminden hepimiz şikâyetçiyiz. Hepimiz bu şikâyetimizi dile getirirken neden kalıcı bir eğitim reformu yapma adına birbirimizin fikirlerini alıp vermek, Türkiye genelinde araştırmalar yapmak, eğitim müfredatından, eğitim sisteminden başlamak üzere eğitim müfredatına, eğitim müfredatı içerisinde yer alması gereken derslere, bu derslerin altında kullanılması gereken kaynak kitaplarına hep birlikte karar vermeyelim ve Türk toplumunu, Türk gençliğini, Türk evlatlarını bu anlamda rahatlatmayalım?

Hepinizden bu konuyla ilgili kalıcı bir eğitim reformu yapılmak üzere bir refleksin gelmesini, bilhassa iktidar partisinin buna yaklaşım göstermesini, kamuoyunun da bu konuda beklentisinin olduğunu tekrar dile getiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)