GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:14
Tarih:26.10.2017

MHP GRUBU ADINA ERKAN HABERAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her birinizi ayrı ayrı saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi bugüne kadar ne demiş, hangi öngörülerde bulunmuş, iç ve dış güvenlik sorunlarıyla ilgili yapmış olduğu tespitler ve öneriler ne kadar uygulanıp hangi sonuçları doğurmuştur?

Türkiye, geleceğini ve yarınını hedef alan tehdit, tehlike ve tuzaklarla dolu karanlık bir dönemden geçmektedir. demişiz. Etrafımızdaki husumet çemberi daralmakta, iç ve dış güvenlik sorunları ağırlaşmakta. demişiz. Millî birliğimizin, millî güvenliğimizin ve millî çıkarlarımızın tehdit altında olduğunu ifade etmişiz ve ısrarla, Türkiye'miz çok ciddi beka sorunuyla karşı karşıyadır demişiz. Vatanımızın tarihin en kanlı üç terör örgütü PKK, FETÖ ve IŞİD'e karşı amansız bir mücadele içinde olduğunu söylemişiz. Kuzey Irak'tan kaynaklanan PKK terörünün sürmekte olduğunu ve terör eylemlerine devam ettiklerini ifade etmişiz. PYD Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye karşı ikinci bir saldırı cephesi açmış demişiz. Sınırımızın güneyinde bir terör koridoru oluşturulmaktadır, bölgemizdeki terör örgütleri terör seven ülkeler tarafından meşruiyet kazanmıştır demişiz. IŞİD Türkiye içinde terör eylemleri yapmaya başlamıştır vatanımız FETÖ virüsünden arındırılmaya başlanmıştır demişiz. Irak'la ilgili olarak Kuzey Irak'ta Barzani bağımsızlık aşamasına geldi, Kürt bölgesini işgalci bir politikayla adım adım genişletmekte; PKK, Kuzey Irak'tan sonra Türkmen bölgelerine, Kerkük, Musul, Sincar ve Telafer'e sızmaktadır demişiz. Türkmen coğrafyası parçalanmakta, kardeşlerimiz çaresiz ve ümitsiz bir yaşam mücadelesi vermekteler demişiz. Bölgenin Barzani'ye ve terör örgütlerine teslim edilmemesi gerektiğini ısrarla defalarca söylemişiz.

LEZGİN BOTAN (Van) - Ama şimdi Haşdi Şabi'ye teslim edildi. O konuda ne düşünüyorsunuz?

ERKAN HABERAL (Devamla) - Dediklerimiz tamamen doğru çıkmış.

LEZGİN BOTAN (Van) - Ayıp, ayıp!

ERKAN HABERAL (Devamla) - Barzani yasal olmayan bir referandumla bağımsızlık ilan etmenin derdine düşmüş, Türkiye'nin çok ısrarcı baskısı ve Irak devlet ordusunun Kerkük'e girmesiyle bölgeden kaçarak gitmiştir. Irak'taki Türkmen yurdunu referandum bahanesiyle işgal edip bayraklarını asanların Irak ordusunu görünce hiçbir şey olmamış gibi kaçmaları, Sayın Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi, kafalarımızda soru işareti doğmasına sebep olmuştur, "Acaba kamuoyundan saklanan gizli bir anlaşma mı yapıldı?" şüphesi gündeme taşınmıştır. Suriye konusundaki bütün öngörülerimiz gerçekleşmiş, bölge, terör örgütlerinin, PYD ve PKK'nın at koşturduğu bir alana dönüşmüştür. Bölgedeki üç kantonu birleştirip kesintisiz bir terör koridoru oluşturma hevesleri, ABD'yle stratejik ortak olmalarından sonra artmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi, bu durumun kabul edilemeyeceğini defalarca dile getirerek, bölgedeki Türkmenlerin varlığının ve geleceğinin tehdit altında olduğunu söyleyerek bölgeye müdahale yapılmasını istemiştir. Türk ordusu Cerablus'a ve akabinde İdlib'e girerek bölgede ağırlığını hissettirmiş, terör koridoru oluşturulmasına en azından şimdilik engel olmuştur. Şu anda İdlib saha kontrolü tamamıyla Türk askerinin kontrolü altındadır. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin önerdiği gibi, İdlib harekâtının ikinci ve üçüncü adımı olan Afrin ve Menbiç operasyonlarına gerekli lojistik ve stratejik destek sağlanmış durumdadır.

Sayın milletvekilleri, Irak, Suriye ve bölgeyle olan ilişkilerimiz pek çok defa bu kürsüden Milliyetçi Hareket Partisi tarafından dile getirildiği için, az önce konuşmamda belirttiğim PKK ve PYD'nin stratejik ortağı ABD'yle olan ilişkilerimize değinmek isterim.

Türk-Amerikan ilişkileri, yakın geçmişimizde Johnson Mektubu krizi, 1975 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası silah ambargosu, 1 Mart tezkeresinin reddinin yarattığı tepkiler, Süleymaniye'de askerimizin başına alçakça çuval geçirme olayı gibi krizler sarmalı yaşamıştır. Bugünümüzde yaşanan buhran, bunlardan daha ciddi sıkıntılar çıkaracak derecededir.

Türkiye ile ABD ilişkilerinde gerginlik ve güven buhranı kaynağı olan sorunlar satır başlarıyla şunlardır: ABD'nin, Suriye'de PKK/PYD'yi stratejik ortak olarak görmesi, IŞİD'e karşı askerî harekâtlarda kara ordusu olarak kullanması ve PYD'ye ağır silah desteği vermesi; ABD'nin FETÖ elebaşı Gülen'i iade etmemesi, FETÖ'cü diğer kaçaklara sığınma imkânı tanıması; FETÖ'nün en önemli parasal kaynağı olan eğitim faaliyetlerini Amerika'da engelsiz sürdürebiliyor olması; Zarrab davası ve Halkbankasının bu hukuki sürece dâhil edilmesi.

Bu temel sorun alanlarının yanı sıra şunlar da tali derecede gerginlik unsuru olarak gündeme girmiştir: Cumhurbaşkanının korumaları hakkında ABD'de başlatılan yargı süreci; Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füzeleri alması, ABD Kongresinin Türkiye'ye ileri teknoloji ürünü bazı silah sistemlerinin satışına izin vermemesi; PKK'nın ABD'de, özellikle de Senatodaki faaliyetleri; Türkiye ile İran arasındaki yakınlaşma; Suriye ile Türkiye-Rusya iş birliği; Türk yetkililerin İsrail aleyhindeki beyanları.

ABD'nin, Türk vatandaşlarına vize verilmesini durdurması bu kriz ortamının daha da ağırlaşan son gelişmesi olmuştur. ABD, görünürde ve sözde güvenlik mülahazalarıyla Türkiye'deki ABD misyonlarında vize hizmetlerini askıya almıştır. Türkiye de ertesi gün misillemede bulunmuş, ABD vatandaşlarının sınırda vize almaları ve elektronik vize uygulamasını askıya almıştır ki bizce çok yerinde olan bir karardır. ABD, benzer vize uygulamalarını Belarus, Gine, Çad, Libya, Yemen, Suriye, İran ve Kamboçya gibi üçüncü dünya devletlerine uygulamaktadır. Ancak bu devletlere karşı uygulamalar, Türkiye'den farklı olarak, doğal afet, sivil karışıklıklar ve savaş gibi nedenlere dayandırılmıştır. ABD'nin bir NATO müttefiki olan ülkeye dostane olmayan bu kararının gerçek nedeninin güvenlik endişesi olmadığı apaçık ortadadır. Bu ileri adımın gerisinde yatan FETÖ'dür. Türkiye'nin, ABD İstanbul Başkonsolosluğunda çalışan bir Türk personeli gözaltına alarak tutuklaması bu tepkiyi davet etmiştir. Nitekim, ABD Büyükelçisi 9 Ekimde yaptığı açıklamayla bunu teyit etmiştir. 9 Ekimde ikinci bir Türk personel hakkında gözaltı kararı çıkarılmıştır. Bu 2 Türk vatandaşına isnat edilen suç fiilleri, FETÖ'cü savcı ve Emniyet müdürleriyle temas ve irtibatlarıdır. ABD, FETÖ'yle resmî bağlantısı konusunda ziyadesiyle rahatsızdır.

ABD-FETÖ bağlantısı konusunda kesin bir hükme varmamak kaydıyla şu tespitler yapılabilecektir:

FETÖ elebaşı uzun yıllardır CAI himayesinde ABD'de misafir edilmektedir.

Kumpas davalarında, şu anda kaçak ve tutuklu bulunan Emniyet görevlilerinin, soruşturma aşamasında bu konuda ABD temsilcilerine bilgi verdileri WikiLeaks belgelerine yansımıştır.

İncirlik Üssü'ndeki ABD subaylarının darbe girişimi gecesi darbeci subaylarla şaibeli ilişkileri basına yansımıştır.

FETÖ darbe girişimi sonrası ABD konsolosluğunun FETÖ'cü Adil Öksüz'le özel hattan telefonla temas kurmaya çalıştığı ortaya çıkmıştır.

Son olarak, konsolosluk görevlisi 2 Türk personelin FETÖ'cü savcı ve Emniyet müdürleriyle ilişkisi tespit edilmiştir.

Nitekim, Türkiye ile ABD arasında geçen hafta başlayan vize kriziyle ilgili olarak ABD'den gelen heyet, utanmadan "Her 2 şahısla ilgili kanıtlar verilmeli." demiştir, çalışanlarına dair soruşturmada ABD'ye bilgi verilmesini istemişlerdir, temasların ABD'nin isteğiyle uyumlu olup olmadığının sorulmasını arzu etmişlerdir.

En son olarak, NATO Askerî Komitesi Başkanı Çek General Pavel, Washington'da, Türkiye'nin S-400 Füze Savunma Sistemi almasıyla ilgili olarak "Egemenlik ilkeleri elbette savunma ekipmanlarının alımında da geçerlidir ama ülkeler her ne kadar karar vermede bağımsız olsalar da aldıkları kararın sonuçlarına katlanma konusunda da bağımsızlardır." diyerek ülkemizi tehdit etmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN HABERAL (Devamla) - Ezcümle, Türkiye millî güvenliğini tehdit eden, millî birliğini ve millî çıkarlarını hedef alan, ülkemize karşı hasmane emeller besleyen terör örgütlerine ve müttefikimiz gözükerek onları alenen destekleyen ülkelere karşı gereken önleyici ve caydırıcı tedbirleri almalı, yeni bir strateji izlemelidir diyerek her birinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)