Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 13 |
Tarih: | 25.10.2017 |
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; İstanbul hakkında bir Meclis araştırması aslında çok önceleri yapılmalıydı ve bugün İstanbul'un kendisi için, Türkiye için ve genel olarak Türkiye'nin toplumsal ve politik geleceği için oluşturmuş olduğu sorunların birçoğu çoktan önlenmiş olmalıydı ancak çok büyük bir meseleyle yüz yüzeyiz. Meselenin birincisi politik olandır ve ötekilerin önüne ister istemez ve belki de ne yazık ki geçiyor çünkü Türkiye'nin bütün büyük metropol belediyeleriyle birlikte İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş da biliyorsunuz on üç yıl görev yaptıktan sonra görevinden istifa ettirildi; zorla görevinden ayrılması kendisine dayatıldı, buna mecbur edildi, bunun için gönüllü değildi fakat bunun sebebini de hâlâ bilmiyoruz. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının görevden alınması ihtiyacının nereden doğduğunu, bunun sebebini bilmiyoruz; Bursa, Balıkesir, diğerleri... Eğer mesele belediyecilik meselesi ise belediyecilik meselesi bu belediye başkanlarına bırakılamayacak kadar geniş, genel, politik, hatta devlete ait bir mesele. O nedenle bu belediye başkanlarının ne yapıp da, niçin hakarete uğrayarak görevlerini bırakmak zorunda kaldıklarını belki de Cumhurbaşkanı kendisi açıklamalıdır. Çünkü aslında İstanbul Belediye Başkanını belediye başkanlığından eden bütün sorunların hepsi Tayyip Erdoğan'la birlikte tartışılmaya başlanmış olan meselelerdir. Unutmayalım Tayyip Erdoğan kendisi Başbakan olmadan, milletvekili olmadan evvel altı yıl İstanbul Belediye Başkanlığı yaptı. Bütün bu dönem boyunca İstanbul'un karşı karşıya kaldığı meseleler bugünkü meselelerle aynıydı. O nedenle Türkiye'de yaşayanlar ve İstanbul'da yaşayanlar bilmek zorundalar, İstanbul Belediye Başkanı esasen neden sorumludur? Biz biliyoruz neden sorumlu olduğunu; Tayyip Erdoğan'la ve Binali Yıldırım'la beraber, değişen bütün cumhurbaşkanları ve başbakanlarla beraber kentin kendisinin bir alım satım nesnesi hâline getirildiği ekonomik politikaların içinde görevli olarak çalışmaktan sorumludur. Ama Adalet ve Kalkınma Partisinin genel stratejisi, genel kent yaklaşımı bu değil midir? Kadir Topbaş görevinden alınmıştır ama İstanbul'un kalbinden bir bıçak yarası gibi geçecek olan Kanal İstanbul Projesi gündemdedir; İstanbul'un bütün kuzeyini yerle bir ederek gereksiz yere inşa edilmiş olan üçüncü köprü, kötü adıyla Yavuz Sultan Selim Köprüsü orada durmaktadır; üçüncü havalimanı inşaatı devam etmektedir. Bütün bunların hepsi kentin kuzey, güney yönündeki gelişmesini son derece kanserleştiren, kötüleştiren ve kenti bir bütün olarak yap-sat işlemlerine açan iktisadi yaklaşımın sonuçlarıdır. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendisi nihayet -aslında, tabii, insan ne olsa çatlar- dedi ki: "Ben de sorumluyum, hepimiz bu şehre ihanet ettik."
Şimdi, sevgili arkadaşlar, "ihanet" "aldatılmak", bu sözler çok sık ve anlamını yitirecek kadar her yerde kullanılıyor ama bu, kendisine ve herkese karşı yapılmış çok ağır bir itham, öyle değil mi? İhanet ettiyseniz ihanetin bir bedeli olmalı. "Allah affetsin..." Biz Allah değiliz, affedemeyiz, bize söylemeyeceksin onu; biz hesap soracağız. Madem ihanet ettiniz... Biz sizin niçin ihanet hâlinde olduğunuzu yıllardır söylüyoruz. Türkiye'nin bütün ekonomisini İstanbul'a yönlendirerek, Marmara Bölgesi'ne yönlendirerek, bir ülkenin nüfusunun üçte 1'ini bir şehre yığarak siz zaten bu kapıyı açtınız. Ondan sonra hangi belediye başkanını getirseniz ya kamu çıkarına aykırı hareket edecek ya planlara ihanet edecek ve hepsinden önemlisi halka, halkın esenliği için, yemin etmiş olduğu bu amaç için çalışmayarak halka ihanet etmiş olacak. Bu ihanetin bedeli mutlaka ödenmelidir, Meclis bu ihanetin hesabını sormalıdır. O yüzden bir Meclis araştırması şarttır.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.