GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 9-13 Ekim 2017 tarihlerinde yapılan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Sonbahar Oturumu izlenimlerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:25.10.2017

SERAP YAŞAR (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 9-13 Ekim tarihleri arasında Avrupa Konseyi Karma Parlamenter Meclisi toplantısı vesilesiyle Strazburg'daydık. Bunun bir hafta öncesinde Fransa'nın Mulhouse şehrinde hepimizi derinden üzen ırkçı bir kundaklama olayı gerçekleşti. 3 küçük yavrumuz, 28 yaşında genç bir anne Avrupa'da yükselen yabancı düşmanlığı ve İslamofobinin kurbanı oldular.

Bu kundaklama sonucu ağır yaralanan ve ardından hayatını kaybeden genç anne Nihal Ertunç'un cenaze törenine katıldım; hayatını kaybeden 6 yaşındaki Emir, 7 yaşındaki Damla, 9 yaşındaki Sanem'in aileleriyle görüştüm, arkadaşlarının, evlerinin önünde ağladıklarına şahitlik ettim. Böylesine acı verici ve insanlık dışı bir olayın, yabancı düşmanlığı ve İslamofobinin politik dil ve medya dilinde her düzeyde yaygınlık kazanması ve kullanılması sonucu meydana geldiğini düşünüyorum.

Çok yakın bir zamanda, 3 Ekimde böylesine acı bir olay yaşanmışken amacı insan hakları, çoğulcu demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerini korumak ve güçlendirmek olan, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı sorunlarına çözüm aramak olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin Genel Kurulunda konuşma yapan bazı yüksek düzeyli devlet görevlilerinin İslam düşmanlığı içeren ifadeler kullanmaktan çekinmediklerini üzüntüyle izledim.

Genel Kurulda söz alarak bu şahsiyetlerden daha sorumlu bir dil kullanmalarını beklediğimizi; "İslam" ve "terörizm"i aynı cümlede kullanarak bunu özellikle belirtmelerinin nefret söylemini yaygınlaştırdığı ve bunun övündükleri Avrupa değerlerini tahrip ettiği konusunda uyarıda bulundum. Bu gidişe dur demeyenlerin de mevcut ve muhtemel kötü sonuçlara ortak olacaklarını belirttim. Teröristlerin mensup oldukları din, yaptıkları canice eylemleri iyi veya daha kötü yapmaz. Tek başına "terör" ve "terörist" ifadesi eylemin kötülüğünü yeterince güçlü biçimde ifade eder, fazladan başka bir tanımlamaya veya herhangi bir sıfata ihtiyaç yoktur. Hiçbir din, terör ve terörizmi desteklemez ve hiçbir din, terörizmle birlikte anılmayı da hak etmez.

Avrupa'da İslam ve yabancı karşıtı popülist siyasetçilerin güçlenip seçimleri kazanmasından sonra Avrupa'nın genelinde ortaya çıkan tablo ırkçı ve İslam karşıtı hareketler olarak AKPM'ye de yansımakta. Almanya'da son seçimlerde ırkçı, aşırı sağcı AfD Partisi 94 sandalyeyle Almanya Federal Meclisinin en kalabalık 3'üncü partisi olmuştur. Önümüzdeki dönemde bu milletvekilleri Konsey üyesi olarak AKPM çatısı altında da faaliyette bulunacaklardır yani yabancı düşmanları Konseyin en büyük gruplarından birisini oluşturacak. Bunun yol açacağı tehlikelere dikkatinizi çekmek isterim. Avrupa yakın tarihinde bugün bir utanç tarihi olarak hatırlanan ırkçılığın acı sonuçlarını bizzat yaşayarak gördük. Şimdi, göçmenlere ve yabancılara yönelik nefret söylemi, çoğulculuğuyla övünen Avrupa değerlerine zarar vermektedir.

Avrupa'da aşırı sağın yükselişi ne yazık ki Avrupa Konseyinin çalışmalarını da çok açık biçimde etkilemektedir. Konsey Genel Kurulunda son olarak "Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü" FETÖ terör örgütü üyeliğinden yargılanan ve insan hakları alanında hiçbir çalışması bulunmayan bir kişiye verildi. Sadece bu ödül konusunda yapılmış olan tercih bile yalnız o ülkenin ve o sivil toplum kuruluşunun mesuliyeti değildir, Konsey çatısı altında verildiği için Konseyin saygınlığını ve güvenilirliğini de zedelemiştir. Bir ülke demokrasisinin uğrayabileceği en ağır ve en alçakça girişime hedef olan ülkemizde bu suçun sorumlusu olarak tutuklu yargılanan bir şahsın böyle bir ödüle layık görülmesi bizim bakımımızdan kabul edilemez bir durumdur. AKPM böyle bir şahsa bu ödülü vermekle derin bir yanılgıya düşmüştür. Bu tutumunu sürdürmeye devam ederse biz ve bizim gibi ülkeleri bir daha kazanamamak üzere kaybetme riskiyle de karşı karşıyadır.

En temel insan hakkı olan yaşam hakkına kastetmiş terör zanlısını insan hakları savunucusu gibi gösteren AKPM'nin temel değerlerinden saptığını söyleyebiliriz. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin koruyucusu bir örgütün çatısı altında akıl almaz yanlışlıklar gerçekleşmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERAP YAŞAR (Devamla) - Avrupa Konseyinin bir an önce bu yanlışlıklara izin vermeyerek bir otokontrol mekanizması geliştirmesini umuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yaşar.