| Konu: | Cumhurbaşkanı Meclise gelirken uygulanan güvenlik prosedürünün normal olduğuna, "reis" kelimesini pejoratif anlamda kullanmak yerine tarihteki karşılığıyla düşünmenin daha doğru olacağına, devletin kaçak kömür ocaklarına ihtiyacı olmadığına ve terörle kararlı bir mücadele sürdürüldüğüne ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 24.10.2017 |
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız 16 Nisan referandumu çerçevesinde halkın onayladığı Anayasa mevzuatı esasında partimizle önce siyasi bağ kurmuş, sonra yapılan kongreyle Genel Başkan olmuştur. Meclise gelirken uygulanan güvenlik prosedürü normal cumhurbaşkanları için uygulanan güvenlik prosedüründen ibarettir, abartılı bir durum söz konusu değildir.
Sayın Gök "reis" kelimesine farklı anlamlar yüklüyor. Argoda, tabii, bu tür anlamları olduğunu biliyoruz ama eminim Sayın Gök de cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk'e "Reisicumhur" dendiğini tarih kitaplarından biliyordur. "Riyaseticumhuriye" yine yakın tarihimizde kullanılan ifadelerden biriydi. Buradaki "reis" kelimesini pejoratif anlamda kullanmak yerine, tarihteki karşılığıyla düşünmek hepimiz bakımından daha doğru olur.
Öte yandan, Şırnak'taki kömür ocaklarına ilişkin konudan bahsedildi. Gerçi iki parti grubunun da grup önerisi buna ilişkin, burada gerekli açıklamalar da yapılacak. Devletin her yerde açık, aleni, kontrollü kömür ocakları mevcut; kaçak göçek kömür ocaklarına devletin ihtiyacı yok. Buna göz yummak, arka taraftan "Siz de bu işleri yapın." demek diye bir durum asla söz konusu olmaz.
Terörle kararlı bir mücadele sürdürülüyor. Doğru, şehitler veriyoruz ama bu ülkenin bekası için, varlığı için ödenmesi gereken bir bedel varsa elbette bu ödenir. Önemli olan, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı ve ortak kaderi, geleceği istikametindeki sürekliliğini sağlama iradesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek sürenizi veriyorum Sayın Bostancı, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Bölgemizde yaşanan terörün esasen emperyal siyasetlerle bağı olduğunu her analitik şekilde olaylara bakanlar bilirler. 1975 yılında ASALA isimli, etnik kimlikçi terör örgütü, güya Ermeniler adına davrandığını iddia eden bu terör şekavet çetesi Paris Büyükelçimiz İsmail Erez ve şoförünü şehit etmişlerdi. Bir kez daha şehitlerimize buradan rahmet diliyorum. Bunu hatırlatmamın sebebi hem tarihen günü geldiği içindir hem de bu tür etnik kimlikçi siyasetlerin Orta Doğu coğrafyasında kazanını kaynatmak isteyen emperyal siyasetlere karşı bu coğrafyada yaşayan bütün halkların huzurunu ve selametini isteyen bütün siyasetlere yönelik bir dikkat çekme girişimidir. Bu yüzden ayrıca hatırlatma gereğini duydum.
Çok teşekkür ediyorum.