Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 11 |
Tarih: | 19.10.2017 |
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bu yasa tasarısı hakkında yine konuşuyoruz ve bu yasa tasarısıyla da yeni rejimin inşasının neredeyse finaline doğru gitmekteyiz. Bu rejimin inşasında, 20 Mayısta dokunulmazlıklarımızın kaldırılmasına onay vererek eş başkanlarımızın, milletvekili arkadaşlarımızın cezaevine girmesinde rol alan siyasi aktörlerin sorumluluğunu da hatırlatarak konuma geçmek istiyorum. Eğer bugün bunu eleştiriyorsak 20 Mayısta bizim dokunulmazlıklarımızı kaldırıp cezaevine girilmesine sebep olan bütün buradaki aktörler oturup önce bir öz eleştirisini versinler. Durup dururken bu cinsiyetçi yasa gelmedi. Bu cinsiyetçi yasanın geliş noktasının, hikâyenin en yakın zamanlarından biri de 20 Mayıs.
Şimdi, Fetullah Gülen üzerinden sürekli bir tartışma yürütülüyor, "Ben Fetullah Gülen'i lanetliyorum, ben değilim, benim geçmişimde yok, o var, bu var." diye tartışmalar yürütülüyor. Sormak istiyorum: Umut Kitabevini hatırlarsınız hepiniz, 1 Kasım 2005'te bombalanmıştı ve 1 insan yaşamını yitirmişti o dönemde. O dönem hukukçuları ve yargı mekanizması dokuz ila yirmi beş yıl hüküm vermişti ve o insanlar cezaevlerinde kaldılar. Sonrasında bu dosya Yargıtaya gitti ve Yargıtayda bozuldu. Gerekçesi ne? O dönemin görevli olan savcı ve hâkimlerinin FETÖ'cü olduğuna dair bir düşünceden dolayı bu davayı bozdular ve bu davayı bozduktan sonra o dönemde Umut Kitabevini bombalayan kişiler tahliye oldu. Soruyorum: Bu insanların cezaevine girmesine sebep olan yargı mekanizmasının mensupları FETÖ'cü oldukları için o insanlar tahliye oldu; peki, neden Kürtlerin... O zaman KCK davaları oldu, bizim arkadaşlarımız, siyasi kimlikte olan arkadaşlarımız, on binin üzerinde insan tutuklandı. Siyasi yasaklar geldi, belediye başkanlarımız tutuklandı ve onu da Fetullah Gülen'in cemaatinin üyelerinin yaptığı söylendi. Neden bizim davalarımız söz konusu olduğunda "FETÖ'cü" denmiyor da sizinle ilgili olumsuz bir şey olduğunda "FETÖ'cü" deniyor ben bunu anlayamıyorum. Mesele sizinle ilgili bir mesele olduğunda hemen "cemaatçi, FETÖ'cü" deniyor ama Kürtler üzerinde yapılan bütün yargılamalarda buna karşı sahip çıkılıyor. O zaman şunu söylemek daha doğru olur: FETÖ'nün ya da Fetullah Gülen teşkilatının Kürtler üzerinde yapmış olduğu bütün yargılama, tutuklama, haksız hukuksuz bütün yaklaşımları sahiplenme olur. Bu neye denk geliyor? Onun mirasına sahip çıkmaya denk geliyor. Kürtler üzerinde yaratmış olduğu, Kürtler üzerinde yapmış olduğu baskının hepsine sahip çıkmak demektir ve şuna da gelir: Dolayısıyla, Fetullah Gülen üzerindeki bir savaşın olduğunun kesinlikle sahici bir karşılığı olmadığı anlamına gelir. Eğer gerçekten Fetullah Gülen üzerinde bir mücadele yürütmüş olsaydınız KCK davaları üzerinden de aynı işlemi yapardınız. Nedense Kürt olduğunda bu sizin aklınıza gelmiyor.
Bugün buraya her çıkan insan -bizim partimiz dışında- bu müftülük yasası üzerinde -muhalefet üzerinden söylüyorum- eleştirisini getiriyor. Günaydın yani. 20 Mayısta burada yeni bir rejim inşası yapılıyordu. Yeni rejimin inşası dokunulmazlıklarımız kaldırıldığı zaman oldu ve biz dokunulmazlıklarımız kaldırıldığında "Bakın, bu gidişat, gidişat değil." dediğimiz de bir şekilde herkes kendine göre bir gerekçe oluşturdu. Bakın, o gerekçeler bizi nerelere kadar getirdi. Bugün insanlar sokakta artık yürüyemez hâle geldi, kadınlar yürüyemez hâle geldi. Her kadının potansiyel olarak saldırıya uğrama zemini oluştu ve kendince, cezasızlık zırhı üzerinden bir iktidar siyaseti izleniyor ve bu iktidar siyasetine karşı, buradaki aktörler, sırf Kürt, anasını görmesinden gömmemesine kadar götürdü. Sayın Aysel Tuğluk'un annesi mezarlıktan çıkarıldığında... Bakın, Sayın Bakan burada, ben soruyorum: Kendisiyle fotoğraf çektirildi ve düşünüyorum yani ben milletvekili olarak rahatlıkla karakola gidemem, gidip orada Sayın Bakanla fotoğraf çektiremem, yapamam böyle bir şeyi. Nasıl gideyim, niye çektireyim, bu ayrı bir mesele ama orada bulunduğu bir vakitte gidip onunla fotoğraf çektirebilmesi ayrı bir mesele ve o insanlar on dokuz gün sonra tahliye oldular. Muhammet ve Furkan'ın Silopi'de evine "Bir gece ansızın gidebiliriz." dediğiniz, o sözü sürekli kullandığınız... "Bir gece ansızın gidebilirim." Bunun tezahürü güvenlik, kolluk güçlerine gitti işte. Onun pratik ayağı bir gece ansızın Silopi'de Muhammet ve Furkan'ın evine giderek katletti, o insanlar da ilk mahkemede tahliye oldu. Eğer vicdanlardan bahsedeceksek, buyurun buradan başlayalım konuşmaya. FETÖ'den bahsedeceksek "FETÖ Kürtlere bunu yaptı." demekten başlayalım o zaman, Kürt siyasetine ne kadar saldırdığından bahsedelim o zaman.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - O zaman ben sizin gerçekten FETÖ'yle mücadele ettiğinize inanacağım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)