| Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 19.10.2017 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, burada soyadıyla ilgili maddede, soyadı değişikliği bu kanunda şöyle açıklanıyor: "Yazılı talepte bulunmak kaydıyla boşandığı eşinin soyadını kullanmasına izin verilen kadının evlenmeden önceki soyadını..." Yani, bilmiyorum, erkekler farkındalar mı, kadınlar eşlerinin soyadını kullanmak zorundalar Türkiye'de. Bu soyadını kullanmanın dışında, eşinin soyadını aldıktan sonra, eğer boşandığında diyorsa ki "Ben bu soyadıyla tanındım, ne yapayım, bana kanunlar bu hakkı vermedi ve kocamın soyadıyla tanındım, o nedenle de ben bu soyadımı kullanmaya devam etmek istiyorum." Bu durumda bu kanun değişikliği diyor ki "Sadece yazılı dilekçeyle, beyanla bu olabilir." Tamam, bu, iyi bir şey.
2'nci maddede diyor ki: "Eşinin soyadıyla birlikte önceki soyadını kullanan kadın da dedi ki: 'Yok, ben eşimin soyadını kullanmak istiyorum, vazgeçtim.' Bunu da yazılı dilekçeyle yapabilir. Yani, bunlar için dava açmasına gerek yok." E, peki, kanunları yapan bu erkekler korosu, neden bizim kendi soyadımızı kullanmamıza izin vermiyor? Ben neden kendi soyadımı kullanmak için evlendikten sonra dava açmak zorunda kalayım?
Şimdi, Anayasa Mahkemesinin bununla ilgili kararı var? Anayasa Mahkemesi isim hakkını dış dünyayla iletişim kurma noktasında son derece önemli bir hak olarak tanımlıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Mayıs 2013'te sadece evlenmeden önceki soyadını taşıma talebiyle başvuran Bahar Leventoğlu'nu haklı buluyor, Türkiye'nin ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine karar veriyor. Anayasa Mahkemesinin de kararında referans verdiği üzere, AİHM ad ve soyadı konusunda aldığı kararda soyadının mesleki bağlamı yanı sıra -yani sadece meslekte tanınmak falan değil, bunun yanı sıra- bireylerin özel ve aile yaşamında diğer insanlarla sosyal, kültürel ya da diğer türden ilişkiler kurması için önemli olduğunu, onları dış dünyaya tanıtma fonksiyonunu üstlendiğini vurguluyor ve AYM aldığı kararda Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelerden doğan eşlerin evlenirken evlilik sürecinde ve evlilik sonlandığında kadın ve erkeğin eşit haklarının sağlanması için gerekli tedbir alma yükümlülüğünü de hatırlatıyor ve bu madde diyor ki -Medenî Kanun 180'inci maddede aslında farklı bir düzenlemesi var- Anayasa'nın 90'ıncı maddesi uluslararası sözleşmeler yani temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalar kanunların farklı hükümler içermesi hâlinde uyuşmazlıklarda üstündür diyor, milletlerarası anlaşmalar öne geçmelidir diyor. Şimdi şu anda yapabileceğimiz bir değişikliği talep etmemize rağmen bu değişiklik yine erkekler korosu tarafından reddedilmiş bulunuyor. Yani bu maddede aslında çok basit bir değişiklik yapabiliriz. Bu bir lüks değil arkadaşlar, bu bir kimlik. Doğduğunuzdan itibaren sizin bir isim, soyadınız var. Gerçekten Sayın Ahmet Aydın'a "Ahmet Doğan" diye hitap etmek istiyorum, Sayın Süleyman Soylu'ya "Süleyman Demir" diye hitap etmek istiyorum. Var mı böyle bir şey? Nasıl irkilirsiniz, nasıl rahatsız olursunuz, bunu kabul etmezsiniz. Kadınların niye aynı şekilde bir kimlik hakkı olduğunu, gerçekten doğduklarından itibaren aldıkları o isim ve soyadını taşıma hakkı olduğunu ve bunun için çok basit bir değişiklik gerektiğini kabul etmiyorsunuz? Ben kendim için bunu yapsaydım şu anda mahkeme benimle ilgili "Evet, Kerestecioğlu soyadını tek başına kullanabilir." diye karar vermek zorunda. Ama bunu yapmadım, idari dava açtım; suskunlar, bekliyorlar çünkü ülkenin erkekler korosundan cevap bekliyorlar, bunun için bir talimat bekliyorlar. Evet, kadınlar bunu istiyorlar. Bu yasada yaptığınız gibi, kadınları yine duymuyorsunuz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)