GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:19.10.2017

HÜDA KAYA (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bugün 19 Ekim, İslam mütefekkiri, düşünür, değerli özgürlük mücadelesi insanı Aliya İzzetbegoviç'i saygı, özlem ve rahmetle anıyorum.

Bir parça ondan bahsetmek istiyorum. İktidar medyası her zamanki gibi yine güzellemeler ve belgesellerle İzzetbegoviç'i bugün sabahtan bu yana anmaya devam ediyor. Anıyorlar ama keşke o özgürlük aşığı bilge önderi hakkıyla anlayabilselerdi. O, mücadelesini acılar içinde verirken de Bosna özgürleştikten sonra da iktidarda olduğu dönemlerde de ilkesellikten, ahlakilikten, vicdandan hiç ayrılmadı. Kendisini takip edenlerin de bunlardan uzaklaşmalarına izin vermedi. Halkının kadınları düşmanın tecavüzüne uğrarken, en korkunç yöntemlerle insanlara işkenceler ve ölümler yaşatılırken asla ama asla intikamcı, kinci ve rövanşist duygularla hareket etmedi ve buna da kimseye izin vermedi. Avrupa coğrafyasında "Ben sadece Müslümanım." dedi ve "İslam Manifestosu"nu yazdı.

Bugün, AKP iktidarının, özellikle yetkililerine bir çağrıda bulunuyorum: Toplumu, din, mezhep adına nefret ve kinle ayrıştırıp da sahte, yapay kutsallıklarla gündemler oluşturacağınıza...

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) - Aynaya bak!

HÜDA KAYA (Devamla) - ...lütfen, "İslam Manifestosu"ndaki erdemliliği anlamınızı özellikle size de tavsiye ediyorum. İlkeli ve vicdani, ahlaki, medeni nasıl bir Müslüman ve nasıl bir özgürlük lideri olunurmuş anlamanız gerekiyor. İçi boş anmalarla değil, o değerleri anlayarak onların hakkını ancak ödeyebiliriz.

Dayton Anlaşması'nı imzalarken şu sözleri tarihe geçti: "Uzun hayatım boyunca pek çok iş yaptım ancak bugüne kadarki en zor iş, Dayton'daki anlaşma masasına oturmak oldu. Benim derdim, muzaffer bir komutan olarak anılmak değil, ülkeme koltuğumun altında makul bir barış anlaşmasıyla dönmekti. Sırplar sadece benim önerilerime ters düşen önerilerle değil, aynı zamanda tüm adalet ve insanlığa ters düşen önerilerle çıkıyorlardı karşıma. Böyle bir barışı kabul etmek çok zordu ama başka zor olan bir şey daha vardı, eve 'Savaşa devam ediyoruz.' cümlesiyle dönmekti."

İki dönem Cumhurbaşkanı seçildi ve kendi isteğiyle makamını bıraktı, arkasında bir aile saltanatı bırakmadı. Siyaseti bırakırken yaptığı yine o tarihî konuşmalarda "Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar, bu gerçekleri dünyaya haykırdık ama anlayan olmadı. Başlattığımız mücadelede eksikler olmasına rağmen bir yerlere geldik. Bundan sonra görev sizindir."

İzzetbegoviç'in arzuladığı insanlık, bütün farklılıkların bir arada barış içinde yaşadığı bir dünya, bir toplum özlemiydi ve ömrünü bu mücadele yolunda harcadı; kibre, saltanata asla kapılmadı.

"İktidara gelirseniz hâl ve hareketlerinize dikkat edin; kibirli olmayın, kendinizi beğenmişlik yapmayın, size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur, her iktidar geçicidir ve herkes er veya geç önce milletin ve nihayet Allah'ın önünde hesap verecektir." dedi.

Bunları, bugün içinde bulunduğumuz toplum ve yönetim hâlinde, gerçekliğinde, ne kadar da Sayın İzzetbegoviç'i anlamaya ihtiyacımız olduğunu bir kez daha özlemle ifade ediyorum. Onu anlayanların ancak erdemli toplumları, mücadeleleri gerçekleştireceklerine inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)