GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:18.10.2017

SAADET BECEREKLİ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birtakım yeni düzenlemeler öngören kanun tasarısının kimi maddelerine yapılan itirazlara karşın AKP Genel Başkanının "İsteseniz de istemeseniz de Meclisten geçecek." demesi, birçok alanda yapılan uygulamalardaki dayatmalarla, Hükûmet yetkililerinin zaman zaman toplumla alay edercesine yaptıkları açıklamalarla neredeyse aynı yönde yürüyor. Yaptıkları açıklamalar neydi Hükûmet yetkililerinin? Türkiye'de çok ileri bir demokrasi var açıklamaları ve bugün bu dayatılan maddenin de aslında o çok ileri demokrasinin bir parçası olduğunu öngörüyorlar sanırım.

Tabii, bu kanun değişikliğinde özellikle müftülere verilen nikâh kıyma yetkisinin ısrarını sormak gerekiyor: Niye bu dayatmalar? Nedir bu kadar aciliyet gerektiren şey? Söylendiği gibi ne toplumsal bir talep olduğuna inanmak mümkün ne de nikâh işlemlerinde bir tıkanma çünkü öyle bir şeyle hiç karşılaşmadık, hiçbir yerde bir talebi duymadık.

Şayet öyle olsa bile her bir il ve ilçede bulunan nüfus müdürlükleri niye seçilmedi ya da niye farklı resmî bir kurum seçilmedi de özellikle müftülere bu yetki verildi? Tabii, burada çok farklı bir amaç güdüldüğünü, farklı bir amacın olduğunu, insanların kafasında soru işaretleri yarattığını da söylemek mümkün. Uyarıyoruz, bu düzenleme toplumu "dindarlar-dinsizler" diye ayrıştırma noktasına vardırabilir ki son yıllarda giderek hızla kutuplaştırılmasına, toplumsal ayrışmanın daha da derinleştirilmesine... Şimdiye kadar yadırganmadan -alışıldık biçimde kıyılan nikâhlardan- farklı inançtan insanlarımız etkilenmeden, sorunsuz yürütülen bu işlemlerde bunun toplum nezdinde yine tehlikeli bir ayrışma yaratacağını görmek gerekiyor.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de çözüm bekleyen, çözüm üretilmediği için sorunlar yumağı hâline gelen devasa sorunlara bir yenisini eklemek, doğrusu, ancak bu iktidarın yapabileceği bir maharet ister. Oysaki bu nikâh meselesi bu kadar dayatılacağına, bu kadar enerji ve zaman sarf edileceğine her geçen gün artan kadın cinayetlerinin önlenmesi için bir çaba olsaydı eğer, kimi için ana, kimi için kız kardeş, kimileri için abla, teyze, hala, yeğen olan bunca kadın belki cinayete kurban gitmeyecekti, belki bu kadınların hepsi bugün yaşıyor olacaktı. Eğer bir çözüm üretilseydi, bunun yerine çaba harcansaydı kadın cinayetlerini önlemek için, belki bugün Helin Palandöken de yaşıyor olacaktı.

Eğer bir şeyler değişme ihtiyacı gösteriyorsa ve devlet mekanizması onun günün koşullarına uymadığını, ihtiyaçları karşılamadığını öngörüyorsa onun yerine getirilecek olan şey, kanun maddesi ya da başka bir alanda farklı bir şey de olabilir, ne olursa olsun, öncelikle toplumun talepleri mutlaka dikkate alınmalı, toplumsal kırılma yaratmadan günün koşulu, önceliği ve evrensel değerler çerçevesinde değişim sağlanmalıdır. Çünkü toplumsal kırılmaların onarımı oldukça zordur, bunu bilmeniz gerekiyor.

Ayrıştırdığınız topluma taze bir örnek vermek istiyorum. Dün Meclis kapısında bir grup kadının belki de söyleyecek sözleri, bazı şeylere itirazları vardı. İçeri girmek istediler, içeri alınmadılar, darp edildiler, üzerlerine gaz sıkıldı, gözaltına alındılar. Burası halkın Meclisi değil mi? Bu ayrışmayı niye Meclise kadar getiriyorsunuz, Meclis içine kadar sokuyorsunuz? Birçok insan elini kolunu sallayarak rahatça içeri girerken kimilerinden niye bu kadar korkuyorsunuz? Çünkü bu kadınların söyleyecek sözleri vardı, itirazları vardı birçok şey için.

Türkiye devletinin altına imza koyduğu sözleşmeler var ve bunlar Türkiye'yi yükümlülük altına sokuyor. Türkiye bu yükümlülüğü yerine getirmekle sorumludur, hatta zorunludur diyebiliriz. Birkaç örnek vermek istiyorum: Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, yine kadına karşı her türlü ayrımcılığı önleyen CEDAW Sözleşmesi, yine İstanbul Protokolü. Bunların iç hukukta uygulanmasına yönelik devlet altına imza koymuş. İşte bu kadınların buradan doğan haklarının, iç hukuktan doğan haklarının uygulanması için elbette ki itiraz edeceklerini, mücadele edeceklerini ve elde ettikleri hakları ne müftülük yasasına ne de onlar aleyhine, toplum aleyhine olan hiçbir yasaya feda etmeyeceklerini belirtmek istiyorum.

Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)