GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:18.10.2017

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Halkların Demokratik Partisinin bir milletvekili olduğum için de az önce yine kendimle gurur duydum. Özellikle, erkek milletvekili arkadaşlarımızın, toplumda bu kadar cinsiyetçiliğin, eril zihniyetin ve her gün erkek şiddetinin, cinayetlerin olduğu bir anda, bir iklimde erkek zihniyetini aşıp, cinsiyetçi temellerin dışına çıkıp ortak ve gerçekten, bizim paradigmamızı hayatına geçirmiş bir vekille beraber çalışmak ayrıca beni çok mutlu etti. Bunu da söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Az önce burada bir tartışma olmuştu Sayın Başkan, siz buranın Meclis olduğunu ve aynı zamanda, buranın yargılama makamı olmadığını ve ne olursa olsun, dedikodulardan yola çıkarak birilerini zan altında bırakacak, suç isnadı şeklindeki ithamları asla ve asla kabul etmediğinizi söylediniz. Yine, "Bir mahkeme kararı olmadan buradan birilerinin bu şekilde itham edilmesine... Şu ya da bu şekilde, sadece bunlar için demiyorum, bakın, kaç gündür bunlar var." deyip yine bu konudaki sözünüzü ve itirazını yaptınız. Yine, bu minvalde, burada tamamen yasama faaliyetlerinin olduğunun ve milletvekillerine saygı duyulması gerektiğinin, asla ve asla itham edilmemesi gerektiğinin ısrarla altını çizdiniz. Bu şimdiye kadar gayet iyi, güzel; peki, size şunu sormak isterim: Güçlü olma haklılığı değil, haklı olmanın getirdiği bir güçlülük üzerinden bakmanız gerekirdi. Taraf olabilirsiniz -ki nitekim tarafsınız- lakin, aynı zamanda, burayı adil ve vicdanlı bir şekilde yönetmek gibi bir sorumluluğa da sahipsiniz. Bakın, bizim Eş Genel Başkanımız tam 259 gündür, on gün sonra yaklaşık bir yılı dolacak, tutuklandığı davadan henüz mahkeme önüne çıkmış değil. Peki, soruyorum: Bizim milletvekillerimize -cezaevinde olmasından kaynaklı- neden aynı hassasiyeti göstermiyorsunuz? Madem, bu cümleleri sarf ettiniz, bu cümlelerin pratiğini ve sorumluluğunu yerine getirmeniz gerekmez mi? Ya da buradan söz isteme noktasına gelindiğinde, hemen yanı başınızı görüp, diğer tarafı görüp ve kendi tarafınızı görüp söz hakkı verip, bununla birlikte, eğer hoşunuza gitmeyecek bir şeyse bizim tarafı görmezden geliyorsunuz, tam bir eril zihniyetle yaklaşıyorsunuz ve tam bu eril zihniyet toplumun her tarafına sirayet etmiş durumda. Size önerim...

BAŞKAN - Ya, kanunda, bu maddede bunlar mı zikrediliyor, bunu mu konuşuyorsunuz Sayın Yiğitalp?

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Evet, bu çok önemli bir şeydir. Adalet ve vicdan bu ülkenin kanayan yarasıdır.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Önergen ne üzerine?

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bu adalet ve vicdan üzerinden cümle kurmadıkça bugün erkek cinayetlerinin, erkek şiddetinin, ayda 30 kadının öldürüldüğü bir toplumda, bir ülkede bunların önüne geçecek bir yasa yapmadığınız gibi... Asıl, birinci dereceden sorumlusu burası ve sizsiniz. Sizin pratiğinizi söylemek adına bunu söylüyorum. Bu pratikle bu topluma adalet ve vicdan getireceğinizi düşünüyorsanız bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini tekrar söyleyeyim.

Şunu söylemek için soruyorum: Peki, bu yasa geldiğinde, ayda 39 ya da 29 kadın, ortalama 32 kadın öldürülüyor, erkek cinayeti oluyor, bunu engelleyecek mi? Çocuk evliliklerini engelleyecek mi? Tırnak içinde "çocuk evlilikleri" diyorum, aslında onlar istismardır.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Bu konularda dünyadan daha öndeyiz, dünyadakilerden çok daha öndeyiz.

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Peki, Alevilerin, Müslümanların ve Müslüman olmayanların ve kendi inançları ve mezhep farklılıklarının sorunlarını çözecek mi?

Sayın Bakan az önce şöyle bir cümle kurdu, dedi ki: "Biz bürokratik işlemler azalsın diye yapıyoruz. Coğrafi şartlardan dolayı resmî nikâh yaptırılması engelleniyor, o yüzden, işte bundan dolayı böyle bir şey yapıyoruz?" Sormak istiyorum: Hangi coğrafi şartlar evliliğe engel oldu? Kaç tane evlenmek isteyen mağdur oldu da size geldi? Bunu bir söyler misiniz, çok merak ettim gerçekten. Ya da neden müftülere verildi? İllaki verilecekse Sağlık Bakanlığına verin, Millî Eğitim Bakanlığına verin, niye müftüler? Müftülerle bu işin ne alakası var? Yani her mantığın...

TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Ne mahzuru var?

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Yeni bir rejim inşa ediyorsunuz çünkü.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Senin seçildiğin bölgedeki seçmene sor ki Sağlık Bakanlığını mı istiyor, müftülüğü mü istiyor?

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bakın, az önce bizim erkek milletvekili arkadaşımız, size bir soru sordu, cevap veremediniz; hem ölçüler açısından hem yaklaşım açısından hem hayata bakış açısından, hangi yerden bakarsanız bakın anlatamamanın çaresizliğini yaşıyorsunuz.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Yok, yok... Aksine, neyi anlatmak istediğimizi anlatıyoruz, siz anlamak istemiyorsunuz.

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bunu çok güzel gördük, anlatamamanın çaresizliği var, adil olmamanın, vicdanlı yaklaşmamanın da pratiği var.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)