GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:18.10.2017

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan şunu belirtmeliyim: Hiç bunu söyleyeceğim aklıma gelmezdi. Ülkemizin Cumhurbaşkanı, partinizin Genel Başkanına ben ilk kez bir konuda katılıyorum şu tabloyu gördükten sonra yani toplam 15 kişi var içeride. Demişti ki Sayın Cumhurbaşkanı: "AK PARTİ'de metal yorgunluğu var." Ben de diyorum ki: Sayın Cumhurbaşkanı, bu artık metal yorgunluğunu geçmiş, metal yorgunluğu fırtınasına dönüşmüş ya da şöyle bir direniş var, onu da çözemedim... Daha iki gün önce size "Genel Kurul çalışmalarını takip edin." demedi mi? Bir iktidar partisi grubuna yakışıyor mu? Ama ya gerçekten ciddi bir metal yorgunluğu var sizde, kullanım süresi dolmuş ya da bir direniş var. Sayın Melih Gökçek'in direniş anlayışı grubunuza dalga dalga yayılmış, Sayın Cumhurbaşkanına direniyorsunuz. Bunu anlayabilmek mümkün değil.

Sayın milletvekilleri, Komisyonda bu konudaki değerlendirmelerimizi çok açık olarak söyledik. Dedik ki: "Bu tasarı son derece lüzumsuz, toplumu kutuplaştırmak amacını güden, aynı zamanda gündemi değiştirmek için ortaya atılmış." Bu çok net.

Ya, bu tasarının 6'ncı maddesiyle ilgili değerlendirmelerimizi anlattık size Komisyonda. Komisyondaki AKP'li üyeler aslında ne dediğimizi tam olarak anladılar. Biz diyoruz ki: "Niye buna ihtiyaç duyuldu?" Niye buna ihtiyaç duyuldu? Devletin resmî nikâh kıyacak memuru mu kalmadı? Siz diyorsunuz ki: "Müftüler devlet memuru." Siz bunu bir de vatandaşa anlatın. Doğru, müftüler devlet memuru ama vatandaş nezdinde müftüler din adamı, İslam dininin Sünni mezhebini temsil eden din adamı olarak değerlendiriliyorlar ve onların kıyacağı nikâh her ne kadar "resmî nikâh" olarak anılsa bile "dinî nikâh" olarak tanımlanacak. Bakın, uyardık sizi, "Bu, toplumu böler. Artık 'belediyeye nikâh kıydıranlar' ile 'müftüye nikâh kıydıranlar' olarak toplum ikiye ayrılır." dedik. Zaten özellikle sizin belediye başkanlarınız son zamanlarda medeni hukuka uygun olmayan nikâhlar kıymaya başladı, suistimal ettiler. O nikâh akitlerinde söylediklerini hepiniz biliyorsunuz. "Yarın, bunu birilerine yaranmak isteyen müftüler çok daha farklı bir alana çekebilir." endişemizi sizinle defalarca paylaştık.

Komisyonun başında söyledik, dedik ki: "Bu tasarı açıkça Anayasa'ya aykırı, gelin, bunu Anayasa Komisyonunda görüşelim." Maalesef, bu konuda bir "ret" kararı bile verilmedi. "Bakın, başka komisyonları ilgilendiren düzenlemeler var, bunları diğer komisyonlara havale edelim, onların görüşünü alalım, Anayasa ve İç Tüzük bunu zaten bize emrediyor, bunun gereğini yapalım." dedik ancak yine maalesef, Komisyon Başkanımız bu konuda da herhangi bir adım atmaya yanaşmadı, tasarının 6'ncı maddesi üzerinde yoğunlaştı bütün tartışmalar.

Bizim kaygılarımız çok mu boş? Bence değil. Zaten bizim kaygılarımızın doğru olduğunu partinizin Genel Başkanı olan Sayın Cumhurbaşkanı her konuşmasında söylüyor. Zaten bu görüşmelere bile onun şu veciz sözüyle başladık: "İsteseniz de istemeseniz de geçecek." Zaten bizim endişelerimizi her konuşmasında söylüyor, artık resmî nikâhın bu düzenlemeyle birlikte dinî nikâha dönüşeceğini Sayın Cumhurbaşkanı her ortamda anlatıyor siz ne kadar bunun aksini savunsanız da. Az önce Sayın Elitaş'a dedik ki: Sayın Cumhurbaşkanı böyle demiyor. Diyor ki: "Kanunun içine bakın, ne yazıyor, buna bakın."

Sayın milletvekilleri, ben hukukçuyum. Kanunun bir lafzı vardır, bir de ruhu vardır.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bir de uygulayıcılar vardır.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bir de uygulayıcılar vardır, bravo.

Şimdi, hem ruhunu anlatıp hem de bu kanunu uygulayacak olan sizin Genel Başkanınız, uygulatacak olan da o ve bizim kaygılarımızın ne kadar doğru olduğunu aslında kendi ağzıyla defalarca söylüyor.

Siz enteresan bir iktidarsınız. Bakın, 1917 yılında şeri hukukla yönetilen Osmanlı bile bir padişahlık kararnamesiyle şeyhülislamdan alıyor bu tür işlemleri, nikâh kayıtlarının tutulması işlemlerini. Kime veriyor? Kadılıklara veriyor, mahkemelere veriyor ama siz 1917'deki Osmanlı'nın bile gerisine götürüyorsunuz, yapmayın bunu.

Bakın, milyonlarca Alevi vatandaşımız var siz görmek istemeseniz de, yüz binlerce gayrimüslim vatandaş var Hristiyan ve Musevi bu ülkede. Siz onlara nasıl böyle bir şeyi dayatma hakkını kendinizde buluyorsunuz, hiç bunu sorguladınız mı? Neden böyle bir dayatma yapıyorsunuz? Bence bu düzenleme derhâl bu tasarının içerisinden çekilmeli.

Ayrıca, az önce bir konu oldu, değerli hocam, ben de sormak istiyorum: Müslümanlıkta ruhban sınıfı var mı? Yok. Ama bu düzenleme getirilirken bize dediler ki: "Papazların nikâh kıyma yetkisi var." Ya, papazlar ruhban sınıfının üyeleri, bizim dinimizde böyle bir şey yok. Siz Avrupa'daki Hristiyan papazla Türkiye'deki müftüyü veya imamı aynı kefeye koyamazsınız. Bunu anlatmaya çalıştık ama ya anlatamadık ya anlamamazlıktan geldiniz.

Sayın milletvekilleri, bu tasarının tek tartışmalı maddesi bu değil bence, bir 28'inci maddesi var -Komisyonda Sayın Bakana iki sefer sordum, cevap alamadım- Türk vatandaşlığına geçişi kolaylaştırıyor. Neden bunu yapıyorsunuz? 3,5 milyon Suriyelinin vatandaş yapılması için mi hızlı bir şekilde yapıyorsunuz, bunu söyleyin veya böyle bir amacınız yoksa tutanaklara geçsin dedik. Ancak Sayın Bakan hiç sesini çıkartamadı, sessiz sessiz dinledi. Ben 28'inci maddeye özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.

Yine, burada bir 31'inci madde var genel ahlakla ilgili, arkadaşlarım değindi, ben de katılıyorum. Devlet ahlak bekçiliğine soyunmuş, neymiş? Yabancıyla yapılan evlilikte, o yabancının süre dolduktan sonra Türk vatandaşı olabilmesi için geçmişteki hayatının genel ahlaka uygun olması gerekiyormuş. Sayın milletvekilleri, Komisyonda da anlattım, bakın, benim 15 yaşında bir oğlum var. Dünya artık küçülüyor; benim oğlum bir Fransız veya İspanyol vatandaşı bir genç kızla tanışırsa, onu severse, o da onu severse, evlenmeye karar verirlerse hangi sıfatla devlet benim gelin adayımın genel ahlaka uygun yaşayıp yaşamadığını denetleyecek? Var mı böyle bir hakkı, var mı böyle bir yetkisi? Genel ahlakı neye göre tanımlıyorsunuz bu bile belli değil. O yüzden bu tasarının ben derhâl çekilmesini talep ediyorum.

Yine, Komisyonda çok gündeme geldi, Sayın Bakan ısrarla cevap vermedi ama Türkiye'nin güncel konusu şu belediye başkanları meselesi. İçişleri Komisyonunu da çok ilgilendiriyordu. Tuhaf bir şey başladı, belediye başkanları saraydaki Sayın Genel Başkanınız istedi diye istifa ediyor. Şimdi, bakın, il başkanlarınızı da istifa ettiriyorsunuz, o beni şahsen hiç ilgilendirmiyor; AKP delegeleri seçiyor il başkanlarını, hesabını AKP üyelerine verirsiniz. Belediye başkanlarını halk seçiyor, halk; halk seçtiği için biz de halk adına hesap soruyoruz. Niye istifa ettirtiliyor?

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Soruşturma var mı haklarında?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Nedir bunlar? FETÖ'cü mü kardeşim bunlar, FETÖ'yle iltisaklı mı? O zaman niye istifa ettirtiyorsunuz, niye suç duyurusunda bulunmuyorsunuz? Niye HDP'li belediye başkanlarına yaptığınız gibi kayyum atamıyorsunuz? Ben bunun cevabını arıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Peki, ikinci ihtimal aklıma geliyor: Yolsuzluk. Ama ben yolsuzlukla ilgili olduğunu zannetmiyorum çünkü sizin belediye başkanlarında yaygın bir yolsuzluk uygulaması olduğu belli zaten. Bu yolsuzluklar da sizi hiç rahatsız etmiyor. O zaman üçüncü bir ihtimal aklıma geliyor: Acaba reise gereken saygıyı göstermekten imtina mı ettiler, bundan dolayı mı istifaları isteniyor? Ya var mı Cumhurbaşkanımızın kanunda böyle bir yetkisi?

Ben şunu söylüyorum: Bakın, FETÖ'cüyse bunlar gereğini yapın, üzerine gidin, savcılara verin elinizdeki belgeleri; yolsuzluk yaptılarsa da gereğini yapın ama "senin kaşın üstünde gözün var, senin bakışlarını beğenmiyorum" tarzında istifa ettiriyorsanız da bu belediye başkanları direnmeli.

Bakın, bizim Bolu Belediye Başkanıyla ilgili de muhtemelen sizlerden birileri basına düşürmüş. Ben Bolu Belediye Başkanına çıktım basının önünde: Kardeşim -en büyük siyasi rakibimdir Bolu'da- eğer senin FETÖ'yle bir bağlantın yoksa, eğer senin büyük bir yolsuzluğun yoksa istifa etme, biz arkandayız ama bunlarla bir bağlantın varsa, bu FETÖ'yle, terör örgütüyle veya bir yolsuzluğun varsa git savcıya, kendin teslim ol, dedim. Böyle de olmalı. Zaten bu istifaların ben FETÖ'yle mücadeleyle ilgili alınmış bir karar olduğunu düşünmüyorum. Melih Gökçek'in istifasını isterken parsel parsel verdiklerinden dolayı istifasını istediğini de düşünmüyorum. O konuda samimi olsa, FETÖ'yle mücadele konusunda partiniz ve Sayın Cumhurbaşkanı...

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Aday yapmazlardı 2014'te.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bakın, Sayın Metiner bir konuşma yaptı burada, "15 Temmuz törenlerinde, anma törenlerinde Mecliste Sayın Cumhurbaşkanının yanında FETÖ'cü 2 eski bakan vardı." dedi. Kim dedik, cevap vermedi. Ben baktım o resimlere. O resimlerde, orada 2 eski bakan var, doğru; isimleri de biri Bülent Arınç, biri Suat Çelik.(x)

Sayın Metiner, mertseniz, sözünüzün arkasındaysanız çıkar, burada açıklarsınız. Bu isimler Bülent Arınç ve Suat Çelik miydi?

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)