| Konu: | 497 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın Anayasa'ya aykırı maddeler içerdiği ve bu nedenle Komisyona iade edilmesi gerekip gerekmediği hakkında usul görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 18.10.2017 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Meclisin ortalama bir zeka düzeyine sahip olduğu doğru olabilir ama ortalama bir vicdan düzeyine sahip olup olmadığından gerçekten emin değilim. Çünkü, bu yasa en fazla kadınları ilgilendiriyor ama bu tartışma nasıl gene bu noktalara geldi, nasıl bir erkek atışmasına dönüştü gerçekten bunu da anlayabilmiş değilim. Ve ben esas olarak aslında, o genç yaşta zorla evlendirilen kadınların seslerine ses olmak istiyorum ve bu nedenle Anayasa'ya aykırılık iddialarını ifade etmek istiyorum.
Şimdi, müftülüklere nikâh kıyma yetkisi veren bu olağanüstü kanun teklifi, olağanüstü hâl koşullarında bu şekilde halktan kaçırılarak yasalaştırılamaz. Kadınların medeni haklarını tehlikeye atan, çocuk yaşta evlilikleri bırakın azaltmayı, denetimsizliğe yol açarak, artıracak bir yasayı her türlü muhalefetin en sert biçimde bastırıldığı bir dönemde getirmek yasama yetkisini millet adına Meclise veren Anayasa'nın 7'nci maddesine aykırıdır. Siz kadınlara sormadan, onların seslerine kulaklarınızı tıkayarak, bir de bu itirazlarını basın açıklamasıyla dile getiren kadınlara saldırarak, onları üstelik gözaltına alarak bu yasayı çıkarma hakkına sahip değilsiniz. Tahakkümünüzle çıkartabilirsiniz ama bu daha önceki pek çok yasanın meşru olmadığı gibi meşru olmayacaktır.
Anayasa'nın 10'uncu maddesine göre, herkes dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Şimdi ne yapılıyor? Müslüman vatandaşlar, Hristiyan vatandaşlar, inananlar, inanmayanlar bizzat devlet eliyle ayrıştırılıyor. Oysa AİHM'in de belirttiği gibi, bu kanunla getirilen din ve inançlarına göre bireyler arasında muamele farklılığı hem ayrımcılığı yasaklayan Anayasa'ya hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır. Bu kanun medeni hukuku ve Anayasa'nın Türkiye Cumhuriyeti'ni laik bir hukuk devleti olarak tanımlayan 2'nci maddesini de ihlal eder. Müftü öyle söylenildiği gibi herhangi bir memur değildir, Diyaneti temsil eden bir din görevlisidir, Diyaneti temsil eden bir din görevlisidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Refah Partisinin başvurusu sonrasında çok hukukluluğun yani Alevilere, Nusayrilere, Hristiyanlara, Yahudilere, Bahailere ayrı hukuk kuralı getirmenin insan hakları sözleşmesine aykırı olacağını ifade etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, ben de süre istiyorum.
BAŞKAN - Şimdi, bir dakika süre... Biz daha önce böyle, bu konuda bir mutabakat, birer... Bu usul tartışmasına mahsus yalnız, bundan sonra süre uzatımları olmayacak.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Çok hukukluluk, devletin hak ve özgürlükleri koruma görevinin Diyanet gibi kadınlar aleyhinde pek çok ayrımcı açıklama yapmış kurumlara devredilmesine yol açar. Bakın, bugün, daha 3 yaşında çocukları sübyan mekteplerine göndermeye varan bir anlayış topluma dayatılıyor. İmamlara nikâh yetkisi toplumu AKP'nin kendi anlayışına göre dizayn etme projesinin önemli bir aşamasıdır. Toplumu dindar, dindar olmayan ayrıştırmasına sürüklemeye hiç çalışmayın. Halkın inancını, dinini özgürce yaşamasının güvencesi devletin elini vatandaşın dininden çekmesidir.
Evet, Anayasa madde 41 de devletin çocukları koruması için gerekli tedbirleri almaktan söz ediyor ama bugün Türkiye'de "çocuk yaşta evlilik" gibi çok ciddi bir sorun var ve ne yazık ki bizzat resmî imamlar 18 yaş altı kız çocuklara imam nikâhı kıyıyorlar.
Biz, kadınların boşanma, miras, mal paylaşımı gibi haklarını tehdit eden, çocukları istismara açık hâle getiren bu yasanın Anayasa'ya aykırı olduğunu ve bugün oylanmaması gerektiğini söylüyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)