Konu: | İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 7 |
Tarih: | 12.10.2017 |
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve içeride rehin tutulan sayın eş genel başkanlarım, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünden beri aslında özellikle Türkiye'nin gündemini etkileyen, Şemdinli davası diye Türkiye'nin önüne büyük bir komplo olarak gelen, sivil vatandaşların listelerinin askeriyenin elinde tutulduğu bir dönemde, Umut kitapevine dönük bombalama olayına iştirak eden askerlerin dün itibarıyla tahliye edilmesiyle ilgili... Seferi Yılmaz bugün içeride rehin tutulurken -bir yıla yakındır- onu öldürmeye giden, 105 tane vatandaşımızın sakıncalı ya da devreden çıkartılması gereken milis olarak adlandırılan vatandaşlara dönük ölüm listelerini hazırlayan kişilerin bugün sokaklara salınması aslında, bugün itibarıyla AKP Hükûmetinin ülkeyi nereye taşımak istediğinin en bariz örneklerinden bir tanesidir. Diğer bir şekilde, buradaki duruma ilişkin tepkisini ortaya koyan vatandaşlara dönük, orada da 1 tane sivil vatandaşın ölümünden sorumlu olan kişilerin de bugün sokağa salınmasını... Biz artık süreç itibarıyla, yaşadığımız son süreçte bunları yakından müşahede ediyoruz.
Diğer bir şey, o dönemde sivil vatandaşların listelerini elinde, arabasının bagajında taşıyan o askerlere ilişkin "Ben tanırım, onlar iyi çocuklardı." diyen dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı, o da sahip çıkmıştı. Dolayısıyla bugün yargının da onlara sahip çıkması bizi şaşırtmıyor. Bunları yargılandığı davada otuz dokuz yıl onar ay yirmi yedişer gün ceza almalarına rağmen bugün bu insanlar tahliye ediliyor ama Selahattin Demirtaş ve arkadaşları bugün cezaevinde rehine durumundadır. Yargının elinde herhangi somut bir delil var mı? Yok. Ama burada, Şemdinli davasında olanların hepsinin, yargının da iktidarın da elinde somut belgeler vardı. Somut belgeler olmasına rağmen bu insanlar bugün sokakta, insanları katledenler bizlerle birlikte sokaklarda gezebiliyorlar.
Diğer bir şey: Bakan da buradayken özellikle sormak istiyorum. Türkiye'nin her noktasında eğer OHAL ilan edilmişse niye özellikle Hakkâri'de iki noktada, Depin arama noktasında ve Yeniköprü'de yüzlerce araç konvoyu oluşuyor, vatandaş orada çok ciddi şekilde mağdur ediliyor? Hastalar gece yarısı saat on ikide bizi arıyor. Arama nedeni: Eğer OHAL Türkiye'nin her noktasında ilan edilmişse neden tek bir noktada vatandaş iki saat, üç saat bekletiliyor? Hakkâri'ye giriyorsunuz, Yüksekova'dan Hakkâri'ye geçiyorsunuz, beş saatte ancak ulaşabiliyorsunuz. Bunu özellikle... Eğer orasının da Edirne'den bir farkı yoksa bu uygulamaları neden bire indirmiyorsunuz ya da sayısını, saatini niye azaltmıyorsunuz?
Diğer bir şey: Özellikle iki soru olarak ben Bakana sormak istiyorum. Eğer bu konuda cevap verirse çok memnun kalacağımızı belirtmek istiyorum çünkü oradaki insan hastasını götürüyor, oradaki insan sınavına yetişmek istiyor, oradaki insanın Van'da da işlemleri var. Bunların hepsinde o insanın günlük yaşamından beş saatini sizler çalıyorsunuz. Yıllardır uygulanan bu yöntemlerle elde edilen sonuçlar nelerdir? Yol kontrol noktaları halka eziyet çektirmekten başka ne işe yaradı? Kontrol noktaları olağanüstü hâlden dolayı uygulanıyorsa, Türkiye'de olağanüstü hâl olmasına rağmen neden belirli bölgelerde, sadece belirli bölgelerde saatlerce uğraştıran uygulamalarla vatandaşlarımız karşı karşıya bırakılıyor? Eğer orası da bu ülkenin bir parçasıysa o uygulamalar eşit olmalı.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.