GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaevlerinde yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:12.10.2017

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cezaevlerinde yaşanan sorunları hemen hemen her hafta bu Genel Kurulda ifade ediyoruz fakat sorunlar hiçbir şekilde duyulmuyor, çözülmüyor ve cezaevlerinde her gün artan bir şekilde ihlaller devam ediyor.

Doğrusu beş dakikada cezaevinde yaşanan sorunları anlatmak çok mümkün değil. Sadece başlıklarıyla bile söyleyecek olursak şu anda Türkiye'de Hükûmetin ve Adalet Bakanlığının temel gündemi cezaevlerindeki sorunları çözmek değil, yeni kampüs hapishaneleri yapmaktır. Türkiye'ye vaadettikleri "Cezaevlerini iyileştirelim, cezaevindeki koşulları düzeltelim." şeklinde ifade edilse de cezaevinde yaşananlar cezaevlerini tam bir işkencehaneye dönüştürmüştür.

Aralıksız cezaevlerinde mahpuslar işkenceye maruz kalıyor. Nasıl kalıyor? Hasta tutuklu ve hükümlüler cezaevlerinde ölümü bekliyor. Aileleriyle son saatlerini geçirme konusunda bütün taleplerine, doktor raporlarına rağmen Adli Tıp Kurumu bu konuda direniyor, savcılıklar "tehlikelidir" diye hasta mahpusları tahliye etmiyor ve cezaevlerinden cenazeler çıkmaya devam ediyor. Örneğin, Karayazı Belediyesi Eş Başkanı Sait Karabakan kalp hastası ve "cezaevinde kalamaz" yönünde doktor raporu var, buna rağmen Adli Tıp Kurumu hâlâ rapor vermedi ve kendisi maalesef ölüme adım adım yaklaşıyor ve son olarak eşiyle yaptığım görüşmede, on sekiz gün boyunca, kalp hastası olduğu hâlde ilaçlarının verilmediğini öğrendik. Diğer birçok hasta tutuklu ve hükümlü de maalesef aynı koşullarda ölüme terk edilmiş durumda.

Diğeri: Kalabalık koğuşlar. 8 kişilik koğuşlarda 20 kişi kaldığını, sırayla uyuduklarını avukatlar çok somut bir şekilde aktarıyorlar. Bu işkencedir. Uykuyu bile uyuyamayan bir cezaevi gerçeğini anlatıyorum. Örneğin, Konya E Tipi Kapalı Cezaevinde 18 kişilik koğuşta 51 kişi kalıyor. Banyo ve tuvaletlerin 1 tane olduğunu lütfen dikkate alın ve bu ne kadar büyük bir zulüm örneğidir, bunu hep birlikte değerlendirin.

Şimdi, bunun dışında, fazla sayıyla birlikte tedavi edilme, hastaneye götürülme de tam bir işkenceye dönüşmüş durumda. Hastalar kelepçeyle doktor huzuruna çıkarılıyor ve bu şekilde tedavileri engellendiği gibi, kesinlikle cezaevinde hasta olanlar ayrıca, ek olarak bir işkenceye maruz bırakılıyor.

Yine, çıplak arama, insan onuruna yönelik en büyük ezalardan, eziyetlerden bir tanesidir. Aralıksız bir şekilde birçok cezaevinde cezaevine girişte çıplak aramanın bir rutine dönüştüğünü de üzülerek izliyoruz, şikâyetler alıyoruz ve bu konuda Adalet Bakanlığı, çıplak aramanın "mevzuat gereği" olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir. Yine, Elâzığ Cezaevinde ve daha birçok cezaevinde avukat görüşleri saat 17.00'de bitirilmekte ve Ceza Usul Yasası askıya alınmış bulunmaktadır.

Tarsus Cezaevi her gün yeni bir skandalla gündeme gelmektedir. Orada aralıksız, yirmi dört saat boyunca tutuklu ve hükümlülere gerçekten işkence yapılıyor ve sadece size Tarsus T Tipi Cezaevi müdürünün Mahmut Çaça olduğunu hatırlatmak istiyorum. Mahmut Çaça kim mi? Mahmut Çaça, 1996 yılında 11 siyasi tutuklunun Diyarbakır E Tipi Cezaevinde öldürüldüğü Diyarbakır E Tipi Cezaevinin ikinci müdürüydü. Şimdi Tarsus'ta görev yapıyor ve aynı uygulamaları orada da devam ettiriyor. Tarsus'ta yine tutuklu ve hükümlüler ağır bir işkence altında bulunuyor.

Kameralar... İnsanların, tutuklu ve hükümlülerin banyoları, tuvaletleri ve yaşam alanları da kameralarla izlenecek kadar daraltılmış. Tümüyle, yirmi dört saat izlenen bir realite var karşımızda.

Sincan Cezaevinde kadınlar ağır bir şekilde tecrittedir. 18 kadın ağır hasta olduğu hâlde maalesef ağır tecrit altında ve bunun örneklerini veremeyeceğim.

Özetle, cezaevlerinde yaşanan sorunlara dair yüzlerce soru önergesi ve araştırma önergesi verdik. Hiçbir araştırma önergemiz kabul edilmedi burada. Soru önergelerimize yanıt alamıyoruz. Bu da şu demektir: Hükûmet ve Adalet Bakanlığı cezaevlerini işkencehaneye dönüştürme konusunda tam bir irade sahibidir. Buna izin vermememiz lazım. İçeride bulunanlar buna karşı direniş gösteriyorlar. Bizim de insanlık onuruna karşı, bu uygulamalara karşı ses vermemiz lazım diyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Danış Beştaş.