GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:11.10.2017

NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, tabii, içeride rehin tutulan sayın eş genel başkanlarım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu, herkes işçilerin haklarıyla söze başlarken ben kendim, bölgemde son sekiz ay içerisinde katledilen insanlara ilişkin görüşlerimi dile getirmek için buradayım.

Değerli arkadaşlar, özellikle Hükûmetin son süreçle birlikte, bölgeyi tamamen askere, polise terk ettiğini hepimizin bilmesi gerekiyor. 2016'da Yüksekova'da Jiyan Mobilya'nın önünde 4 insanımız katledildi. Katledilen insanlarımızın adı Rahmi Safalı, Necdet İşözü, Serhat Buldan, Aydın Tümen. Aradan bir yıl geçti, bunları katleden polis tahliye edildi. 4 can hayatını kaybetmiş, hesap verilmeden o polis bugün yani aynı tarihe denk gelecek şekilde, nispet yaparcasına o insan tahliye edildi.

Gene, 8 Temmuz 2017'de Yüksekova'da evine baskın yapılan Necmettin Fendik polislerce vuruluyor, hastanede hayatını kaybediyor. Buna ilişkin tek bir soruşturma açılmış değil, onu katleden polis açığa alınmış değildir.

Hakeza, gene 31 Temmuz 2017 tarihinde, Hakkâri merkeze bağlı (Talê), Oğul köyünde 4 vatandaşımız silahlı insansız hava aracıyla vuruluyor, 1'i hayatını kaybediyor. Hükûmetin yaptığı tek şey, bir anda orada algı yönetimi yaratılarak hayatını kaybedenlerin terörist olduğu... Daha sonra tekrardan bu dönüştürülüyor, "iş birlikçi"; tekrardan geriye dönülüyor, "Hayır, efendim, biz hiçbir sivili katletmedik..." Peki, Mehmet Temel, devletten ihale alan biri, devletin okullarının bugün bile tesisat ihalelerini alan bir insan. Onu siz hangi saikle... Türkiye'nin en sıkı arama noktası, Depin arama noktasından bu 4 insanın 4'ü birlikte oradan geçiyor; bu insanlar madem ki örgüt üyesi neden orada gözaltına alamadınız, neden gözaltı işlemi yapılmadı? Bunları da sormak istiyorum. Birisi zaten devletten emekli olan, iki yıl önce devletten emekli edilen bir insan.

Gene 30 Eylül tarihinde Yüksekova'da... O çatışma sürecinden sonra bütün bölgede arama tarama yapılıyor, geçen ay içerisinde orada 7 yaşında bir çocuk hayatını kaybediyor. Diyorlar ki: "Orada mühimmat kalmış." Devletin en korunaklı karakolunun olduğu yerde, bütünüyle alanın korunduğu bir yerde bu çocuğun hayatını kaybetmesini siz hangi saikle... Diyeceksiniz ki "Mühimmat..." Orada arama tarama işlemlerini sizler yaptınız, devlet yaptı; orada çocuklar mühimmat bulup ellerinde patlıyorsa bunun sorumlusu bu Hükûmettir.

Diğer bir şey: Daha dün, Şemdinli'nin bir köyü, oradan vatandaşlar kendi köyüne döndüğü sırada Durak Karakolu'nun hemen bitiminde "dur" ihtarına uymadı diye orada yine 2 kişinin içerisinde olduğu bir araç taranıyor, 1 vatandaşımız hayatını kaybediyor. Oradaki yaralı olan vatandaşın söylediği şu: "Şemdinli'den Yüksekova yönüne giderken karakol yakınından daha önce dönüş yaptığımız yerden geri döndük. Döndüğümüz esnada askerlerin bağırışlarını duyduk, sonra da arabaya ateş ettiler. Ateş ettiklerinde seyir hâlindeydik. Çetin'in vücuduna kurşunların isabet etmesi üzerine..." O insanlarımızdan 1'i hayatını kaybetti.

Şimdi şunu söylüyorum: Bakın, bölgeyle ilgili hazırladığımız raporlar var. Burada hiçbir partinin bölgeye dair yaptığı tek bir araştırması yok. Bölgede, orada yaşayan insanlar da bu ülkenin vatandaşları değil mi? Ve dolayısıyla bunların hiçbirini ilimizin hak etmediğini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİHAT AKDOĞAN (Devamla) - Buradaki Hükûmetin bir an önce bu güvenlikçi politikadan vazgeçmesi gerekiyor. Vatandaşını terörist olarak görmemeli.

Saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)