| Konu: | İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 11.10.2017 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, biz burada işçi açısından önemli hak kayıplarını içeren bir yasa tasarısını görüşürken bu sabah ne yazık ki TÜPRAŞ'ta 4 işçi yaşamını yitirdi. İşçilerimize rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum ve sormak istiyorum: Biz muhalefet üyeleri olarak milletimize rahmet ve başsağlığı dilemekten artık utanır hâle gelmişken siz iktidar üyeleri de aynı utancı yaşıyor musunuz? Soruyorum çünkü iş kazalarının nedeni bellidir; ihmal, tedbirsizlik ve denetim eksikliği. Önlenmesi mümkün bir durum ölüme sebebiyet veriyorsa buna kaza değil cinayet denir.
TÜPRAŞ'ta bu sabahki işçi ölümlerinin nedeni neydi peki? Yapılan açıklamaya göre bu bir iş kazasıydı ve bu iş kazasının nedeni depolama alanındaki nafta tankında gaz sıkışması sonucu gerçekleşen bir patlamaydı. Elbette soruşturmanın neticesinde ortaya çıkacaktır ancak gaz ölçümlerinde, izolasyonda veyahut gaz boşaltımında bir ihmal veya tedbirsizlik olmasaydı acaba bu patlama olacak mıydı? "Bu çağda iş kazalarının önüne neden geçilemiyor?" konusu anlaşılamaz bir hâldedir. İnsan yaşamını öncelemeyen vahşi kapitalist büyüme ve kâr etme hırsı oldukça iş cinayetleri bitmeyecektir.
Bakınız, işçi sağlığı ve iş güvenliği Meclisin 2017 yılındaki raporlarına göre, ocak ayında en az 161, şubatta 133, mart ayında 152, nisanda 151, mayısta 147, haziranda 170, temmuz ayında 207, ağustosta 217, eylül ayında 147 işçi yaşamını yitirdi ve 1 Ekimden bu yana bugün TÜPRAŞ'ta ölen 4 işçiyle birlikte hayatını kaybeden işçi sayısı 11 oldu. Toplamda bu yıl bugüne kadar en az 1.496 işçi yaşamını yitirdi.
Hatırlanacağı üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 13 Mayısta "Hedef sıfır kaza" sloganıyla bir iş güvenliği kampanyası başlatmıştı. Dört aylık kampanya -belki bir çoğunuz fark etmediniz- 12 Eylülde bitti ve "Hedef sıfır kaza" kampanyasının yürütüldüğü dört ayda toplam 753 işçi yaşamını yitirdi. Öncelikli hedefi inşaat olan kampanya sürecinde ölen inşaat işçisi sayısı da 167'dir. Her ne kadar Bakanlık güvenilir bir istatistiğe sahip olduğunu söylese de bir açıklama yapılmadığı için resmî sayıyı hâlâ bilmiyoruz ve "Hedef sıfır kaza" kampanyası sürecinde ne tür denetimler yapılmıştır, ne gibi sonuçlar elde edilmiştir, Bakanlığın bu kampanyayı sürdürme niyeti var mıdır, bunu da bilmiyoruz.
Öte yandan, eğer biz sosyal bir devlet isek, bir hukuk devleti olduğumuz iddiasında isek temel siyasetimiz işçiyi koruma yönünde olmalıdır. Oysa bugünkü uygulamalara baktığımızda, işçiyi korumama üzerine bir siyaset inşa edilmiş durumda. Bugünkü iktidar anlayışı, patron ve sermaye odaklıdır. Maalesef her geçen gün taşeronlaşan ve kendi ülkesinde patronların kölesi hâline getirilen işçiler için bu iktidarın insani ve hukuki bir çözüm niyeti yoktur. Kayıt dışı, güvencesiz ve esnek çalışma, taşeronlaşma, asgari ücrete mecbur kılma, sendikalaşmaya ket vurma ve kiralık işçilik bu iktidarın işçilere dayattığı, gerçek sorundur. Bunları çözmedikçe işçi dostu bir iktidar olarak anılmayacaksınız ve işçi dostu bir iktidar da olamayacaksınız.
Arkadaşlar, iş konusu açılmışken bugün Cumhuriyet Halk Partisi Sağlık Komisyonu üyeleriyle birlikte "İşimi geri istiyorum." diyen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'yla ilgili, Nuriye Gülmen'in sağlık durumu hakkında bilgi alabilmek için yani -siyaset dışı, sağlık- insani bir çabayla hastaneye gittik. Fakat Adalet Bakanlığından iznimiz çıkmadığı için Nuriye Gülmen'le görüşme fırsatımız olmadı, ancak oradaki doktorlarıyla görüşme fırsatımız oldu. Buradan, bu Meclis kürsüsünden tekrar son kez... Bir daha söz gelir mi bu konuda bana, bilemiyorum. Çünkü bugün çok ölümcül, kritik bir noktaya gelindi, nöropati dediğimiz bulguları başladı. Yetkililere, ilgili kurumlara da ilettik. Arkadaşlar, bu konu çok insani ve vicdani bir konu. Bu konu ayrıca sizin iktidarınızı ve ülkemizi de gelecekte çok zora düşürecek bir konu. Bu konuda bu tür inatlaşmaya gerek yok. Bir an önce insani olarak bir şeyler yapın, bir hekim olarak sizden rica ediyorum çünkü bir daha onlar için uyarı yapacağımız bir zaman kalmamış olabilir.
Teşekkür ediyorum. Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)