| Konu: | İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 4 |
| Tarih: | 05.10.2017 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, iş hukuku üzerinde bir tartışma yürütüyoruz ama gerçekten hukukumuzun, yargımızın ne aşamaya geldiğini biraz somut iki örnek üzerinden açıklamak istiyorum.
Sayın Adalet Bakanım, beni dinlerseniz size iki vakayı aktarmak istiyorum.
BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap edin Sayın Toğrul, lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Peki.
Sayın Başkan, 16/09/2015 tarihinde, Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde Tekin Yasin gözaltına alınmış, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış. Beş gün imza verilmiş. Beş gün her gün karakola gidiyor, imza atıyor. Tarih ne? 16/09/2015. Defalarca savcıya dilekçe veriyor, "Benim beş gün, her gün karakola gitmem benim çalışmamam anlamına gelir, kişisel özgürlüğümün tamamen, hakikaten seyahat özgürlüğü, bir sürü özgürlük hakkımın gasbı anlamına gelir." diyor, ancak, maalesef, hakkında hâlâ bir dava dosyası oluşturulamamış. Yani gözaltına alınmış, serbest bırakılmış ama beş gün sürekli karakola gitmek zorunda.
Bu arkadaşımız tekstil fabrikasında çalışıyormuş o zaman, ayrılmak durumunda kalmış, çünkü ikamet ettiği yer ile karakol arasında -Pazarcık küçük bir ilçe- 5 kilometre mesafe var, taşıma yok, yürüyerek gidip gelmek zorunda.
Sayın Başkan, bu kadar uzun bir süre, bir insanın, beş gün boyunca sürekli karakola gitmesi ve hâlâ hakkındaki olayın bir kovuşturmaya dönüştürülmemesi, mahkeme önüne çıkarılmaması sizce hukuka uygun mudur?
Size ikinci bir örnek daha vermek istiyorum. Yine Pazarcık değerli arkadaşlar. Bizim Pazarcık ilçe başkanı, Halkların Demokratik Partisi Pazarcık ilçe başkanı. Almanya'da bir trafik kazası geçirmiş, malulen emekli olmuş, Türkiye'ye dönmüş, memleketine dönmüş ve Halkların Demokratik Partisi ilçe başkanı olmuş. İki ayağı sakat, tekerlekli sandalyeye mahkûm. Tekerlekli sandalyede kendi yaşamın ancak başka zamanlarda 2 kişinin yardımıyla faaliyetlerini yürütebilir. Gözaltına alınıyor. Gözaltındayken tekerlekli sandalyeden düşüyor, kalçasını kırıyor değerli arkadaşlar ve bunun üzerine serbest bırakılıyor ama iki gün denetimli serbestlik ve bu arkadaşımız yurt dışından emekli olduğu için tedavi masraflarını kendi cebinden ödüyor. Ancak bunu Almanya'ya giderse oradan tahsil edebilecek, yurt dışı yasağı var ve biliyorsunuz ki belirli dönemlerle o ülkeye giriş-çıkış yapması gerekiyor.
Defaatle biz dilekçeyle başvurduk, dedik ki "Bu vatandaş bu hakkından mahrum olmasın. Tedavi masraflarını bile ödeyemiyor ve bir yol bulunur, kefaletle, dönme garantisiyle bir şekilde bu insan bu hakkından mahrum edilmez." Ama, değerli arkadaşlar, şu ana kadar biz yol alamadık.
Sayın Bakan bu kişilerin isimlerini sizlere arada iletmek isterim. Lütfen bununla ilgilenin. Bu hukuk bu şekilde adalet dağıtmaz; bu hukuk, bu yargı bu şekilde ihtiyaçlarımızı karşılamaz.
Değerli arkadaşlar, bir diğer konu, cezaevlerinde feryat yükseliyor. Cezaevlerinde son dönemde... Bülent Turan biraz önce dedi ki: "İşkenceye sıfır tolerans." Çok önemli ama cezaevlerinden işkence sesleri geliyor değerli arkadaşlar. En son Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevinde kötü muamele ve işkenceye dair tanık ifadeleri var; çocukların babaları için, evlatları için ve kardeşleri için verilmiş tanık ifadeleri var. İçeride işkence olduğu söyleniyor, haklarının gasbedildiği, süngerli odaya götürülüp dayak çekildiği söyleniyor. İddiadır ama bunlar ciddi iddialardır Sayın Bakan. Bunlarla ilgilenmeniz gerekir. Eğer bunlarla ilgilenemezsek, bunları rutin gibi görürsek maalesef, gerçekten çok daha fena şeyler yaşayabiliriz.
Bir diğer konu, cezaevlerinde bu tek tip dayatması şu veya bu şekilde başlamış ve tutuklulara işkenceye dönüştürülmeye başlanmış. Elbiseler alınmamaya başlıyor, ortak alanlara çıkarılmıyor, spor hakları gasbediliyor. Bunları da bilginize sunmak istiyorum Sayın Bakan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Sayın Bakan, belirttiğim 2 şahısla ilgili de sizlere özellikle bilgi vermek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)