Konu: | İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 4 |
Tarih: | 05.10.2017 |
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarının 3'üncü maddesiyle ilgili grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Bu maddeyle, kanun tasarısının kalbi olarak görülebilecek ara buluculuk kurumuna başvuru zorunlu hâle getirilmektedir. Öncelikle, ara buluculuk sistemi gönüllülük esasına dayanmalıdır. Her iki taraf da bu süreçte eşit haklara ve imkânlara sahip olduklarını bilmeliler. Oysa işçi ile işverenin hiçbir anlamda eşit olmadığı açıktır.
İş hukukunun temel ilkesi, işçinin korunması ve işçi lehine yorumdur. Ancak, bu düzenlemeyle, işçilerin alacakları ara bulucular yoluyla engellenmek istenmektedir. Bu yüzden, ara buluculuk sisteminin zorunlu hâle getirilmesi, işçi sömürüsünün yasal hâle getirilmesi anlamına gelmektedir. Bu sistem, bu anlamda, işçiyi ölümü göstererek sıtmaya razı etmekten başka bir şey değildir.
Tasarının bu maddesiyle emekçilerin Anayasa'da güvence altına alınmış hak arama özgürlüklerine bir darbe vurulmaktadır. İşveren sendikalarının tasarıya tam destek vermelerinin nedeni de budur. Fakat işçi sendikaları da yayınladıkları bildirilerde ve açıkladıkları görüşlerde tasarıya karşı olduklarını açıklamışlardır, tasarının işçi aleyhinde bir düzenleme olduğunu da açıkça ifade etmişlerdir. Ayrıca, Anayasa ve ILO'nun ruhuna aykırıdır. Sendikalar işlevsizleştirilmeye çalışmakta, iş hukukunun temel felsefesi olan işçiyi koruma ilkesini zedelemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uyuşmazlık türleri arasından sadece iş uyuşmazlıklarında ara buluculuğun zorunlu olması da ayrıca manidardır. Maddenin (9)'uncu fıkrasında düzenlenen ara buluculuk bürosunun yetkisine itiraz ve benzeri yöntemlerle üç haftalık sürenin aşılması mümkündür. Tasarı, birçok dava türünde temyiz hakkını ortadan kaldırarak da işçilerin anayasal hak arama özgürlüğünü daraltmaktadır.
Maddenin (10)'uncu fıkrasına göre, üç dört hafta gibi kısa sürede taraflar arasında sulh yoluna gitmenin imkânı yoktur. İş mahkemelerinde hak ettiğini alabilecek olan bir işçiye yıllarca sürecek olan bir dava süreci ara bulucu tarafından hatırlatılacak ve davadan vazgeçmesi önerilecektir. Şu ana kadarki uygulamalarda, işçinin hak ettiğinden çok daha az miktarlara ikna edildiği görülmektedir. Özellikle taşra kentleri gibi küçük yerleşim yerleri ve büyük şirketlerin davalarında ara bulucunun işveren baskısı altında olacağı da öngörülmelidir. İşçi hem sosyal bir baskıyla hem de hantal yargı sistemiyle tehdit edilmektedir. Yargının hantallığının faturası işçiye, emekçiye kesilmektedir.
Yine, maddenin 12'nci fıkrası hak arama özgürlüğüne doğrudan müdahaledir. Bu fıkrayı (1)'inci fıkrayla ve diğer fıkralarla birlikte düşündüğümüzde, irade değil, zorunlu bir dava şartıyla iradeye müdahale vardır. (15)'inci fıkrasında sadece işe iade talebiyle ara bulucuya başvurma hâli düzenlenmiş, işçilik alacakları ve tazminatı için durumun ne olacağı açıkça belirtilmemiştir.
3'üncü maddenin tüm fıkralarında belirtilen ifadeler ile iş hukukunda geçerli olan hâkimin takdir yetkisi de ihlal edilmektedir. Somut belge ve bilgilerden oluşan ve tamamen hukuki olan bir alan, işçi aleyhine riskler barındıran bir pazarlık sürecine dönüştürülmüştür. Bu durum da ileride gerçekten çok riskli durumların ortaya çıkmasına neden olabilecektir.
Son olarak, tüm bunlardan dolayı bu tasarıya karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Buradan Eş Genel Başkanlarım Sayın Selahattin Demirtaş'a, Sayın Figen Yüksekdağ'a, diğer milletvekili arkadaşlarıma, büyükşehir belediye başkanlarıma, alt kademe belediye başkanlarıma, cezaevinde olan bütün siyasi tutsaklara saygılar ve sevgiler sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)