| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 4 |
| Tarih: | 05.10.2017 |
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum) - Gazi Meclisin saygıdeğer Başkanı, değerli milletvekili arkadaşlarım; söz konusu araştırma önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, eğitimde mesafe katetmiş ülkelere baktığımızda, gerçekten, en çok dikkati çeken çok önemli bir faktör var, o da gerek müfredat gerekse uygulanan programlardaki sürekliliktir. Yani diğer bir ifadeyle, eğitimde istikrar süreklilikle kazanılır. Yani bir programa bağlılık ne kadar devam ederse... Zaman zaman, gerekirse çok ufak tefek düzeltmeler dışında radikal değişikliklerin, dönüşümlerin yapılmadığı eğitim sistemlerini uygulayan ülkelere baktığımızda çok başarılı olduklarını rahat bir şekilde görmekteyiz ama maalesef bizde ise ilköğretimden yükseköğrenime kadar uzun bir süreci kapsayan programlara baktığımızda her zaman sorunlarla, kargaşalarla ve kaotik durumlarla karşılaştığımız çok açık bir şekilde görülmektedir. İşte, yavrularımız, hepimiz o süreçten geçtik ebeveynler olarak, gerek ortaöğretimdeki LGS'yle başlayıp SBS, OKS ve TEOG'a kadar giden süreçte gerekse üniversite sınavlarındaki ÖSS'yle başlayan, bugün, YGS'ye, LYS'ye kadar giden süreçte karşılaştığımız sorunlar bunun çok açık bir delilidir.
O zaman, hem bir eğitimci tecrübesiyle hem de Komisyon üyesi olarak, partim adına çok kısa bir iki şey söylemek istiyorum: Tabii ki ilerleyen dönemlerde bunu çok net, açık bir şekilde tartışacağız, konuşacağız ama ne olur, eğer eğitimde başarılı olmak istiyorsak üç önemli ana hususa dikkat etmemiz gerekiyor. Bir, eğitim girdilerinde eşitlikçi bir tavır sergilememiz lazım yani eğitim imkânı sunarken ne bölgesel ne kitlesel ne herhangi bir ayırıma gerek duymadan bütün eğitim imkânlarını eşit sağlamak lazım, müfredatı eşit sağlamak lazım, öğretmen kalitesini eşit sunmak lazım, okul imkânlarını eşit sunmak lazım. Bunlar eğitim girdileridir. Burada, ileride söyleyecek bir lafımız olsun diye bunu eşitlikçi bir mantıkla herkese -çünkü biliyorsunuz, çok temel bir haktır eğitim hakkı- bunu sunmak zorundayız.
İkincisi, sunduğumuz bu eğitim girdilerinin ölçme değerlendirme noktasında ise adaletli, adil olmak zorundayız. Kişisel değerlendirmelere tabi tutmadan, tamamen objektif bir kriterle genel değerlendirmeye tabi tutmak zorundayız.
Üçüncüsü de -bu Türkiye için çok önemli- ne olur, biz siyasi figürler olarak, idareciler olarak -özellikle Hükûmete çok iş düşüyor- istihdam noktasında, okulların hangi istihdam alanlarında istihdam edileceği noktasında kesin bir tavır sergilememiz gerekir. Bir çocuk hangi liseye gidecekse hangi üniversiteden çıkacağını bilmeli, hangi işte istihdam edileceğini bilmeli diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)