| Konu: | Diyarbakır'da demokrasi, vicdan ve adalet nöbetinin 3'üncü gününde milletvekillerinin OHAL ve güvenlik gerekçesiyle alana alınmadığına, Cumhuriyet gazetesi davasında Ahmet Şık'ın savunmasının bir gazetecilik ve özgürlük dersi olduğuna ve bir bölümünü aktarmak istediğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 27.07.2017 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vekillerimiz "Demokrasi, Vicdan, Adalet Nöbeti"nin üçüncü günündeler Diyarbakır'da ve halkımız "Vicdan ve Adalet Nöbeti"ne üçüncü günde de OHAL ve güvenlik gerekçesiyle alınmadılar.
Etrafı yaklaşık 5 bin bariyer ve zırhlı araçla çevrilen Ekin Ceren Parkı'nın çevresinde yaklaşık 3 bin polis konuşlandırılmış durumda. Parkın tüm giriş ve sokak başlarında, yaklaşık her 100 metrede bir 2 TOMA ve zırhlı araç var ve parkın etrafında TOMA, akrep, Ford Ranger zırhlı araçlar bekletiliyor. Yani barışçıl, demokratik, sivil bir eylem için devletin seferber olmuşluğu bu durumda ve orada oturanlar da, bu nöbeti tutanlar da milletvekilleri ama bu durumun Millet Meclisinin çok da umurunda olduğunu zannetmiyorum ama bizim umurumuzda, halkımızın umurunda ve bu nöbet gerçekten Türkiye'de demokrasi gerçekleşene kadar farklı eylemliklerle devam edecek.
Dün Cumhuriyet gazetesi davasının üçüncü duruşması gerçekleşti ve gazeteci Ahmet Şık'ın savunmasını gerçekten baştan sona okumanızı tavsiye ederim. Bir gazetecilik dersiydi Ahmet Şık'ın savunması, bir özgürlük dersiydi sadece gazetecilik dersi değil ve biat etmeme dersiydi. Onun savunmasından bir bölümü sizlere aktarmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonu açalım arkadaşlar...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - "Hakikate kendimden daha fazla saygı duymaya da, inkârcı biat kadrolarına dahil olmayı reddetmeye de devam edeceğim. Bunun için bir bedel ödemek gerektiği ortada. Ama sanmayın ki bu bizi korkutuyor. Ne ben ne de dostları olmaktan onur duyduğum dışarıdaki gazeteciler, her kim olursanız olun hiç birinizden korkmuyoruz. Çünkü zorbaları en çok korkutanın cesaret olduğunu biliyoruz. Zorbalar da şunu bilsin ki, hiçbir zalimlik tarihin akışını engelleyemez. Şöyle dedi Ahmet Şık: "Bayrağın ardına gizleyecek suçum, dinin ardına gizleyecek günahım yok." Bu, gerçekten, bütün Türkiye'ye; Türkiye'deki, hakikaten, kendini ifade etmek isteyen, edemeyen herkese moral ama bunların arkasına saklananlara da ders olsun.
Teşekkürler.