GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:119
Tarih:26.07.2017

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 492 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İç Tüzük Teklifi hakkında şahsım adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Tabii, kırk yıldır söylediğimiz "Hak, hukuk, adalet, Milliyetçi Hareket" sloganının genel anlamda makes bulmuş olması bizim açımızdan sevindirici bir olaydır ama doğrusu "Hak, hukuk, adalet, Milliyetçi Hareket"tir. (MHP sıralarından alkışlar)

Bilindiği üzere, 16 nisanda, Türk milleti Anayasa'nın değiştirilmesi yönünde irade beyan etmiş; yapılan Anayasa değişikliğinin öngördüğü hükûmet sistemi değişikliğinin sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için de yine Anayasa'ya eklenen hükümle, altı ay içerisinde ilgili kanunlarda ve Meclis İçtüzüğü'nde gerekli olan uyum düzenlemelerinin yapılması hükme bağlanmıştır. Görüşmekte olduğumuz İç Tüzük Değişikliği Teklifi, bu süreçte Meclis Genel Kurulunun yasama ve denetleme faaliyetlerini etkin, verimli ve huzurlu bir şekilde yerine getirmesini temin etmek üzere uygulamadan kaynaklanan sorunları gidermeyi öngörmektedir. Bu çerçevede, İç Tüzük'te bazı konuşma sürelerinin yeniden tanzimi ve çalışma saatlerinin uzatılması gibi düzenlemeler yapılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi üniter millî devletimizin teminatı, millî iradenin tecelligâhı ve emperyalizme karşı istiklal mücadelesini yürütmüş gazi bir Meclistir. Böylesine önemli bir maziyi ve hayati önemi sembolleştiren Gazi Mecliste yer almanın milletvekillerine bazı sorumluluklar yüklemesi elbette ki normaldir ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir.

Anayasa'mızın 95'inci maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarını kendi yaptığı İç Tüzük hükümlerine göre yürüteceği belirtilirken de milletvekillerinin hak ve yükümlülüklerinin kuşkusuz anayasal düzene uygun olarak tanzimi murat edilmiştir.

Unutulmamalı ki, Anayasa'mız "Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa" diye başlamaktadır. İşte, görüşülen bu değişikliklerin bir amacı da Anayasa'nın başlangıç kısmından itibaren güvence altına alınmış bulunan Türk milletinin tarihine ve ortak geçmişine, Anayasa'nın ilk 4 maddesinde çerçevesi çizilen anayasal düzene hakaret etmeyi ve sövmeyi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında Anayasa'da düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapmayı engellemeyi, bu amaçla Meclisten çıkarma cezası gerektiren fiiller arasına bu fiillerin de eklenmesini öngörmektedir.

Yine, hatırlanacağı üzere, Anayasa'mızın 81'inci maddesi milletvekillerinin göreve başlarken ant içeceklerini hükme bağlamış, İç Tüzük'ün 3'üncü maddesinde de ant içmenin Anayasa'daki metnin kürsüden yüksek sesle okunması suretiyle olacağı belirtilmiştir. Söz konusu yemin metni özetle, devletin varlığı ve bağımsızlığına, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne, milletin egemenliğine, laik ve demokratik düzene ve Anayasa'ya sadakate dair büyük Türk milleti önünde namus ve şeref üzerine söz vermekten ibarettir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde Türk milleti tarafından ve anayasal düzen çerçevesinde seçilmiş olan bir milletvekilinin, seçilmiş olduğu devletini, milletini, Anayasa'yı ve tüm millî değerleri reddeden bir yaklaşım içinde yemin metnini okumaktan imtina etmesi asla kabul edilemez. Bu nedenle, değişiklikle bu maddeye, milletvekillerinin ant içerek görevlerine başlayacakları, yemin etmekten imtina eden milletvekillerinin ise milletvekili sıfatından kaynaklanan haklardan yararlanamayacakları hükmü eklenmektedir.

Kısacası, İç Tüzük değişikliğiyle bir taraftan Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esasları etkinlik ve verimliliği esas alan bir anlayışla şekillendirilmekte, şeffaf ve huzurlu bir çalışma ortamı sağlanarak yasama ve denetleme faaliyetlerinin aziz milletimizin beklediği ölçüde yerine getirilmesinin temini öngörülmekte, diğer taraftan da Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini yürüten Gazi Meclisin üyelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin gazi sıfatına yaraşır ve Anayasa'mıza uygun şekilde hareket etmelerinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu düzenlemelerin yerinde olmadığının söylenmesi, kanaatimizce, İç Tüzük değişikliğinin içeriğinin asıl çerçevesinden çıkartılmasına bağlı bulunmaktadır. İç Tüzük değişikliğiyle yapılmak istenen, aslında Meclisin sorunlarla boğuşan bir yer olmaktan çıkarılıp sorunları çözen bir Meclis hâline getirilmesidir. Esasen, Meclis çalışmalarının etkinliği ve verimliliğine dair yapılan düzenlemelerin özünü, 23 ve 24'üncü Dönemde bu kabulle yola çıkılarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde oluşturulan Uzlaşma Komisyonunun sağladığı mutabakat çerçevesi oluşturmaktadır. İç Tüzük değişikliğine itiraz edenler söz hakkının kısıtlandığını iddia etmekteyse de 24'üncü Dönem çalışmalarında üzerinde durulan süreler değişikliğe konu hükümlerde öngörülen sürelere nazaran daha da kısadır. Ayrıca Genel Kurul çalışma saatleri uzatılmakta, daha etkin ve verimli çalışması temin edilen Mecliste zaman kaybına sebep olan unsurların giderilmesiyle hem muhalefetin hem de iktidarın esaslı meselelere odaklanması mümkün hâle gelmekte ve milletimizin beklediği işlerin süratle gerçekleşmesi temin edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, teklifin en çok itiraza konu olan kısmı 15'inci maddeyle yapılan düzenlemedir. Söz konusu hükümle, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Başkanına, Başkanlık Divanına, başkanlık görevini yerine getiren başkan vekiline, milletvekiline, Türk milletinin tarihine ve ortak geçmişine, Anayasa'nın ilk 4 maddesinde çerçevesi çizilen anayasal düzene hakaret etmek ve sövmek, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında Anayasa'da düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapmak Meclisten çıkarma cezası kapsamına alınmaktadır. Ancak, karşı çıkılan bu düzenlemedeki örneğin yüce Meclise sövmenin cezalandırılmasına acaba hangi gerekçelerle itiraz edilmektedir ya da cumhuriyetimizin temel ilkelerine, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret etmek, devletimizin ve milletimizin birlik ve bütünlüğüne aykırı bölücü söylemlerde bulunmak, Türk milletini soykırım yapmakla suçlamak hangi gerekçeyle bir hak olarak nitelendirilebilmektedir? Buna itiraz, acaba cumhuriyetimizin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olmasından rahatsızlık olarak mı değerlendirilmelidir, yoksa Türk milletinin ve vatanının bölünmez bütünlüğünden ve Türkiye'nin Anayasa'da çizilen idari yapısından memnuniyetsizliğe işaret olarak mı anlaşılmalıdır? Bu kutlu çatı altında bulunduğu hâlde acaba devletimizin kuruluş ilkelerini, cumhuriyetimizin temel niteliklerini, Türk devletinin üniter millî yapısını içine sindiremeyenler mi bulunmaktadır? Bize göre bu düzenleme, tarihimize ve ortak geçmişimize, devletimizin kuruluş ilkelerine, Anayasa'da tanımlanmış idari yapımıza, milletimizin birliğine ve vatanın bölünmezliğine, millî değerlerimize ve cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere emanet ettiği cumhuriyetimize sahip çıkmayı ifade etmektedir.

Değerli milletvekilleri, unutulmamalıdır ki, her hak bir de sorumluluk gerektirir. Aziz Türk milletini temsil eden bu yüce Meclisin üyesi olmak, bu ülkenin tarihine de milletin ortak değerlerine de saygıyı, anayasal düzenine sadakatle bağlı olmayı, bunlara ilişkin sorumlulukları da layıkıyla yerine getirmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu sorumluluğu kabul etmeyenler ya da gereğini yerine getirmekten kaçınanlara ilişkin müeyyidelerin milletvekillerinin tabi olacağı kuralları ve Meclisin çalışma usul ve esaslarını düzenleyen İç Tüzük'te düzenlenmesi hukukun gereğidir ve yerindedir.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken İç Tüzük değişikliğinin hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aksu.