GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:114
Tarih:19.07.2017

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde yüce Meclisi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Evet, adalet hepimiz için önemli, kıymetli. Adalet iş mahkemeleri için gerekli, idari mahkemeler için gerekli, bütün insanlarımız için gerekli, adliyede çalışan hâkimler, savcılar için gerekli, siyasiler için gerekli, kadınlarımız en çok, çocuklarımız için gerekli, engellilerimiz için gerekli, herkes için adalet gerekli. Biz de onun için Ankara'dan İstanbul'a kadar yürüdük ve "hak, hukuk, adalet" dedik. İnşallah ülkemizde adalet tesis edilene kadar da biz adaletin peşinde gerekirse yollarda, sokaklarda, caddelerde dolaşmaya devam edeceğiz.

Ama maalesef, son yaşanan sel olayından sonra İstanbul'un sokaklarında yaşayabilmek, dolaşabilmek çok mümkün değil. Neden? Çünkü İstanbul son yirmi üç yıldır yönetilen yönetme anlayışıyla kentleşme ve imar konularındaki yanlış politikalarıyla doğa olayını doğal afete dönüştürmüş durumda. İstanbul'daki yağış rantsal kent anlayışının bir iflasıdır. Betonla kentleşme politikası iflas etmiştir. İstanbul'un kaderi asla kentin sele teslim olması değildir. Bilimsel olmayan imar planları, şahsa özel hazırlanan imar planları... Bir yerde beş katlı bina, yanındaki bina için belediye başkanına gidiyorlar "Kaç kat yapabiliriz?" diyorlar, belediye başkanı diyor ki: "Kafanızı gökyüzüne kaldırın, betonunuz yetene kadar yapın." Böyle belediye başkanları olduğu sürece İstanbul'da böylesi sel felaketleri olacaktır.

Kaçak yapılaşmanın, yeşil alanların, su havzalarının inşaata açılması ve sağlıksız kentleşme sonucunda tüm cadde ve sokaklar Kanal İstanbul oldu. Biz "Bir tanesini bile yaptırmayalım." dedik ama siz bütün cadde ve sokakları Kanal İstanbul yaptınız. Bunun gerekçesi olarak hiç düşündünüz mü acaba, TOKİ'ye ya da yandaşlara kent büyüklüğünde büyük binalar, altyapısı olmayan binalar yapmak yerine, insanların insanca yaşayabileceği, kentsel donatı alanlarının da olduğu, rekreasyon alanlarının da olduğu, komşuluk ilişkilerinin de geliştirilebildiği bir yaşanabilir kent yaratmayı hiç düşündünüz mü acaba? Sorumlu sadece iklim değişikliği midir, yoksa dere yataklarını, tüm boş ve yeşil alanları imara açan zihniyet midir?

2013 yılında İSKİ'de bir yönetmelik değişikliği yapıldı ve dere yataklarının 100 metrelik yaklaşma sınırı 10 metreye çekildi. Çok güzel, masa başında belediye başkanı, etrafındaki heyet, İSKİ bu çalışmayı yaptı, daha önce de söylediğim gibi, bundan derelere haber vermedi ve İstanbul'da yaklaşık 400 tane dere var ve onların yataklarına yapılan, vaktiyle kol kola gezdiğiniz vakıfların okulları da oralarda şimdi sular altında kaldı. Sadece dere yataklarına inşaat mı yaptınız? Hayır. Kuzey ormanlarını yok ettiniz, arkadaşlarınıza "Tıraş yapmıyor." diye kızdığınız kuleleri yaptınız ve doğaya rağmen inşaat yaptınız. Bir toprağın taşıyabileceği bir kapasite var, bunun çok üzerine çıktınız ve doğaya rağmen inşaat yaparken atalarımızdan, ceddimizden de hiç örnek almadınız. Osmanlı ne yapıyordu? Bir ağacı kesmemek için evi eğiyordu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Yalova'da köşkü taşımıştı, köşkü bir ağacı kesmemek için. Dünyaca ünlü Frank Lloyd Wright da Şelale Evi'ni şelaleyle birlikte yaptı. Düşünsenize, şimdi öyle bir şelale olsa, siz de oraya ev yapacak olsanız herhâlde önce şelaleyi kuruturdunuz. İstanbul'da yeşil alan oranı 1,4'tü 2009 verilerine göre, şimdiki verilere göre herhâlde biraz değişmiş, sizin verdiğiniz verilerde 2,2, onu alalım, New York'ta yüzde 27. Mesela orada bir Central Park var. New York'a giden her Türk gibi hepimiz şunu düşünüyoruz: Acaba burası Türkiye'de olsaydı üzerine kaç tane alışveriş merkezi yapardınız? 222 milyar harcadınız İstanbul'da son yirmi üç yılda ve harcadığınız 222 milyarla bugün İstanbul'u getirdiğiniz durum, metrolar artık sularda ve çalışamaz hâle geldi. Neden? İstanbul'da, Büyükşehir Belediyesinde 100 oturumun yaklaşık 90'ında imar artışı konuşuyoruz. Kent yönetmek demek sadece oradan rant elde etmek demek değildir. Kenti insanların adil, hakkaniyetli, eşit yaşayabileceği hâle getirebilirsiniz. Onun için biz sizin için de, bugün bizim karşımızda olan herkes için de "hak, hukuk, adalet" diyoruz.

Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)