GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:113
Tarih:18.07.2017

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 490 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz almış bulunmaktayım. Ekranı başında bizleri izleyen tüm halkımı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün, AKP iktidarı tarafından katledilen adalet sistemi üzerine konuşuyoruz. İyileştirmek yerine daha da kötüleştiren, dostlar alışverişte görsün misali bir kanun tasarısı üzerinde konuşuyoruz. Burada ne kadar yapıcı eleştiriler yapsak da önergeler versek de iktidar sayısal üstünlüğüyle kendi istediği yasayı Meclisten alelacele geçirmektedir; olmadı, OHAL'le, kanun hükmünde kararnamelerle bunları yapmaktadır. Yargıya güven gittikçe azalmakta, adalet arayışları, haykırışları her gün yükselmektedir.

Ana muhalefet partisinin yaptığı Adalet Yürüyüşü'ne destek amacıyla partimizin oluşturduğu heyette Sayın Ahmet Türk de yer almıştı. Sembolik de olsa beş dakika boyunca yürüyüşe eşlik etti. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bunu günlerce diline doladı; sağa çattı, sola çattı, Adalet Bakanına çattı, Sayın Ahmet Türk'ü resmen hedef gösterdi; tüm dünya buna şahittir. "Ya, hani bu adam hastaydı, nasıl yürüyor? Sağlık raporu var mı?" dedi. Hastanelere çattı, doktorlara çattı; kendini hâkim yaptı, savcı yaptı, Adalet Bakanı yaptı, yetmedi, bir de doktor yaptı. Yargıya resmen müdahale edip yön verdi. Yarın Ahmet Türk tekrar tutuklanırsa emin olun ki Cumhurbaşkanının bu söylemlerinden dolayı olacaktır.

Bu arada merak edenler varsa -ki herkes biliyor Ahmet Türk'ün durumunu- Ahmet Türk ağabeyimiz 75 yaşında, ciddi kalp rahatsızlığı olan, kalp piliyle yaşamını idame ettiren, ömrünü Türk-Kürt kardeşliğine adayan, "Türkiye'ye barış gelsin, beni Taksim'de assınlar." diyebilecek kadar yürekli, barışsever, çok değerli bir siyasetçidir.

Aynı şekilde şu anda cezaevinde Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş'a "terörist" deme gafletine düşmüştür Sayın Cumhurbaşkanı. Bu söylemi şiddetle kınıyorum. Sözüm ona yargı süreci devam ederken yargıyı etkileyecek bu sözü Türkiye halkları kabul etmedi, kabul etmeyecektir. Ve bu sözleri ne zaman söylüyor biliyor musunuz -onun için ben sinirine veriyorum- Almanya'da yapılan G20 Zirvesi'nden sonra söylüyor. Dünya liderleri kendisiyle doğru dürüst konuşmuyor, yalnızlaşmış, Almanya'da bir tek toplantı yapamıyor, G20 Zirvesi'nde âdeta kovulurcasına tavırların olduğu bir günde basın toplantısında Eş Genel Başkanımızla ilgili bir soru üzerine bu talihsiz yanıtı veriyor. Ben bunu sinirine veriyorum; normalde böyle bir cevap, böyle bir "terörist" lafını kullanmaması gerekir.

Orijinali Kürtçe olan bir deyim vardır. Doğada bir şahin ya da baykuş türü var, bütün kuşlar bu kuşa işkence yapıyor, o da gelip yuvasındaki yavrularına işkence yapıyor, aynı misal. G20'de görmediği ilginin, itibarın, yalnızlaşmanın acısını kendi ülkesinde kendisi gibi düşünmeyen kesimden yani bizlerden çıkarıyor. Dışarıda dayak yiyor, gelip hıncını bizlerden, halkımızdan çıkarıyor.

Sayın Eş Genel Başkanımız bugüne kadar 2 defa barış ödülü almış, yine geçen hafta Avrupa Parlamentosunda barış ödülüne aday gösterilmiştir. Suçlandığı 6-8 Ekim olaylarının meydana gelmesinde en ufak bir suçu yoktur. 6-8 Ekim tarihlerinde halkın sokağa çıkmasında etkili olan AKP iktidarı ve "Kobani düştü, düşecek." söylemidir. Ben şahsen bu söz üzerine sokağa çıkıp demokratik tepkimi dile getirdim, halkımla birlikte yürüdüm. Adıyaman'da tek bir kişinin bile burnu kanamadı. Üstelik 6-8 Ekim olaylarının araştırılması için yoğun çabalarımıza rağmen iktidar daima bunun üstünü örtmeye çalıştı. Bu ölen insanların çoğu bizim partiliydi. Kim tarafından katledildiler? Tekrar söylüyorum, araştırılsın, kimin terörist olduğu ortaya çıksın. "Bu olaylar araştırılsın." dediğimizde hep üstü örtüldü. Buna herkes şahittir, Yüce Rabb'im de bu olaya şahittir.

Sekiz buçuk aydır mahkemeye bile çıkarılmayan Eş Genel Başkanımıza "terörist" demek hangi vicdana, hangi izana sığar? Bu, yargıya müdahale etmek değil midir? Peşinen hüküm veriliyor. Sarayın bu sözlerine soruşturma açabilecek yürekli bir savcı var mı bu ülkede? Tam tersi, bu söylemi emir telakki edecek bir yargı sistemiyle karşı karşıyayız.

Bu nedenle diyoruz ki: Meclis boş yere oyalanıyor, saray ne derse o oluyor, yargı yok, adalet yok ama ilahî adalet vardır arkadaşlar ve bir gün mutlaka tecelli edecek ve bu zulüm bitecek diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.