| Konu: | Başbakanlığın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21/7/2016 tarihli ve 1116 sayılı Kararı'yla ülke genelinde ilan edilen ve 18/4/2017 tarihli ve 1139 sayılı Kararı uyarınca devam etmekte olan olağanüstü hâlin, 19/7/2017 Çarşamba günü saat 01.00'den geçerli olmak üzere üç ay süreyle uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1167) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 17.07.2017 |
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 Temmuz 2016 tarihli 1116 sayılı Kararı'yla ülke genelinde ilan edilen ve devam etmekte olan olağanüstü hâlin üç ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerine AK PARTİ Grubundan şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, bugün aldığımız bir talihsiz haber: Maalesef, PKK terör örgütünün hain saldırısı sonucu Hakkâri Yüksekova'da, 4'ü ağır olmak üzere, 17 askerimiz yaralanmıştır. Ben yaralılarımıza Allah'tan acil şifalar diliyorum.
Yine, birkaç gün önce -tabii, bu terör saldırıları devam ediyor- Millî Eğitim camiamızdan Necmettin Hocamız Hakk'ın rahmetine kavuştu, şehadet şerbetini içti ve Hakk'a yürüdü, hep birlikte uğurladık. Buradan Cumhuriyet Halk Partisi Tunceli İl Başkanımız Ali Rıza Bey'e selam gönderiyorum. Gerçekten, o Demokrasi ve Millî Birlik Anma Programı dolayısıyla yaptığı konuşmada aynen diyor ki: "Bu genç bedenin, bu genç insanımızın ne günahı vardı? Annesini, babasını ziyarete giderken bu şehit edildi." Tabii, o duygu dolu konuşmasının arkasından bütün bir ekip gözyaşına boğuldu, ben selam ediyorum. Şehidimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Bu başkanımızın da davranışının hepimize, bütün siyasi partilere, Cumhuriyet Halk Partimize, Halkların Demokratik Partisine ve bütün partilerimize ve bütün insanlık âlemine, Türk insanına hassaten örnek olmasını diliyorum. Bir kez daha huzurunuzda şehidimizi saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye 15 Temmuzda en kritik süreçlerinden birini yaşamış, ülkemizin ve milletimizin göz bebeği olan Türk Silahlı Kuvvetleri içine yuvalanmış hain FETÖ terör örgütü mensupları emir komuta zincirinin dışına çıkarak ülkemizde bir işgal ve bir darbe girişimine başlamıştır. Tankları, silahları, uçaklarıyla acımasızca insanlarımıza saldıran bu Vandallar güruhu, bu saldırı, Cumhurbaşkanımız, Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine alanları dolduran milletimizin çelikten iradesi ve iman dolu yüreğiyle püskürtülmüştür.
O gece 250 insanımız şehadet şerbetini içerken 2.193 insanımız da gazi olmuştur. Yine aynı gün, hatırlarsınız, aynı gece Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmıştı. 02.30 sularında ben ve ailem -eşim ve kızım olmak üzere- ilk atılan bombayla ve yine helikopterin Türkiye Büyük Millet Meclisini hedef alan saldırısıyla, oradan çıkan, ölüm kusan mermilere hedef olarak yaralandık ve Gazi Meclisin gazi milletvekili ve ailesi olma şerefine nail oldum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Biz şunu biliyoruz: Gazilerimiz de -yaşadığı müddetçe- yaşayan şehit hükmündedir. Bir kez daha şehitlerimizi rahmetle anarken gazilerimize de acil şifalar ve ebedî saadetler diliyorum.
15 Temmuzda aziz milletimiz eşsiz bir destan yazmıştır. Bunun adı Kahramanlık destanıdır, ikinci kez kurtuluş destanı da diyebilirsiniz. Tabii 1453'te ülkemizde yeni çağ açıp kapayan bir düşüncenin mahsulü olan imanlı vectle geçmişteki atalarımızın, ecdadımızın yaptığı gibi, yine Dumlupınar'da yaptığı gibi, kurtuluş mücadelesinde yaptığı gibi, Çanakkale ruhunu şahlandırıp Çanakkale'de yaptığı gibi 15 Temmuzda da yekvücut, tüm millet, bütün siyasi partiler, bütün demokratik kitle örgütleri, basın, medya kuruluşları olmak üzere topyekûn birlik ve beraberlik içerisinde hareket ederek amansızca verdikleri mücadeleyle üzerimize çullanan bu FETÖ sürüsünü bertaraf etmiş, inşallah, tarih sahnesinde -bir daha kalkmamak üzere- yerle bir etmiştir. Bugün, o hainler adalet önünde hesap vermektedirler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşanan süreç olağan bir süreç değildir, olağanüstü bir süreçtir. Dünyada eşine rastlanmayan bu hain ve alçak darbe girişiminin müsebbibi FETÖ'yle mücadelede de olağanüstü tedbirler almak zaruridir, gereklidir. Dolayısıyla bu tedbirlerin en ehemmiyetlisi şüphesiz olağanüstü hâldir. Olağanüstü hâl sıkıyönetim değildir, sadece demokrasinin daha iyi işleyebilmesi için, Fetullahçı terör örgütü mensuplarını, hangi terör örgütü mensubu olursa olsun, bunları kamudan temizlemek suretiyle devletimizi etkin kılma adına başvurulan bir yöntemdir. Olağanüstü hâl PKK, IŞİD, DHKP-C, Marksist Leninist Komünist Parti, FETÖ gibi terör örgütleriyle etkin, yetkin bir şekilde, hızlı karar alma mekanizması sayesinde mücadeleyi sonuç odaklı kılan bir yöntemdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa'mızın 120 ve 121'inci maddelerinde düzenlenmiş olan OHAL, devletin ve toplumun varlığını ortadan kaldırma ihtimali olan iç savaş, ayaklanma, doğal afet ya da salgın hastalık gibi durumların ortaya çıkması hâlinde yürürlüğe giren bir hukuki işlemdir. Nitekim, bu işlemin örneklerine demokratik Batılı ülkelerde son dönemde fazlasıyla da rastlamaktayız. Fransa 2015'te, 130 kişinin ölümüne sebebiyet veren Paris saldırıları sonrasında olağanüstü hâl ilan etti ve bu OHAL Fransa'da tam beş defa uzatıldı. 12 Haziran 2016 günü Orlando'da bir gece kulübü saldırısı sonucunda, Florida eyaleti Orange County'de olağanüstü hâl ilan etti. Brüksel'deki saldırılar Avrupa'yı alarma geçirdi. Avrupa ülkelerinde görülmemiş bir şekilde olağanüstü hâl ilan edildi. Fransa, Almanya ve İngiltere başta olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri terör eylemi korkusuyla güvenlik tedbirlerini en üst seviyeye çıkardı. İşbu sebepten kaynaklı olarak bir ülkeye "Terörle mücadele etme." demek aslında "Dükkânı kapatıp git." demektir çünkü terörle mücadele etmemek terör örgütlerine teslim olmaktır veya onları hoş görmekle eş değer bir düşüncedir.
Olağanüstü hâl sürecinde temel hak ve özgürlükler noktasında asla bir kısıtlama söz konusu değildir, böyle bir şey yoktur. Varı yok sayamayız, devlet devletliğini gösterecek. Devleti ebet müddet için, devletin ayakta kalabilmesi için devlet ne gerekiyorsa onu yapmalıdır, bunun garantörü bizleriz, milletimizdir, hepimiziz.
OHAL kapsamında alınan tedbirlerle terör örgütlerine karşı yürütülen etkin mücadele yöntemi sayesinde çok daha huzurlu, güvenlikli olunacak ve aydınlık yarınlara emin adımlarla yürünecektir. En kısa süre içerisinde FETÖ'nin devletin içerisinden ayıklandığı bir sonucu elde etmek, PKK, IŞİD gibi terör örgütlerinin kökünü kazımak zorundayız. 1.200 kilometrelik sınırımızın altında devlet yok ve Suriye'de YPG gibi terör yapılanmaları bizim için bir tehdit unsurudur. Bunların varlıklarına da dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu yapılarla mücadele etmekle mükellefiz. Devlet milletinin huzur ve refahını temin etmekle mükelleftir. Bizim de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak milletin yegâne tecelligâhı olan, millet iradesinin temsil edildiği burada, yasama organı olarak da gerekli tedbirleri, gerekli hukuki altyapıyı oluşturmakla mükellefiyetimiz olduğunu söylemek istiyorum. Devletin varlık sebebi de budur. Bütün bu mücadeleler içerisinde Türkiye, demokrasisini, ekonomisini, hukuk sistemini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Türkoğlu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım, gazi milletvekilimiz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Evet efendim, iki dakika süre verelim.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Evet, gazi milletvekilimiz. Size bir dakika ek süre vereyim.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Devletin varlık sebebi de budur. Bütün bu mücadeleler içerisinde Türkiye, demokrasisini, ekonomisini hukuk sistemini dengede tutmaya çalışmakta ve bu konuda son derece muvaffak olmaktadır. Terörle mücadelemizdeki ihtiyaç ortadan kalktığında bu uygulamayı elbette sona erdireceğiz. FETÖ davaları yavaş yavaş şekillenmeye başladı. PKK'yla mücadelede de önemli bir mesafe aldık. Dolayısıyla her ne kadar çok sınırlı bir alanda uyguluyor olsak da olağanüstü hâlin çok da uzak olmayan bir gelecekte kalkması mümkündür. OHAL, sadece ve sadece demokrasiye, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaştırma amacına yöneliktir ve devletin anayasal yetkisi alanındadır.
Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle OHAL'in üç ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresinin yüce Meclisimizden onaylanmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)